NEFS...???

 

 

Nefs Ve Nasihata Dair

Nasihat etmek kolay zor olanı yapmaktır
Çünkü nefs fıtratında arzular yatmaktadır.

Düşünecek olursak nefs ruhun talanıdır
Ki, şeytanın şerrine en yakın olanıdır.

Nefsine hükmetmeyen hiç nasihat yapmasın
Uymadığı bir şeyi kimseye anlatmasın.

Nasihat yapan kişi önce kendi ders alır
Böylece dinleyene
güzel bir örnek olur.

Bir doktor hastasına 'İçki içme' diyorsa,
Hasta O'na inanmaz doktor da içiyorsa.

Babası evladına diyor ise 'Namaz kıl'
Kendisi kılmıyorsa alır mı çocuk akıl?

Diyecektir elbette' Sen niçin kılmıyorsun'?
Sabah
erken uyanıp abdestin almıyorsun.

'Kul hakkı yeme' deyip kul hakkını yiyenin,
Sözlerine itibar olmaz onu diyenin.

Dünya taht ve tacını terketmeyen birinin,
Ne derece tesiri olur ki sözlerinin.

Mehmet der; nasihatı yapan kendi uymalı
Söylediği sözleri ta yürekte duymalı.
 

Mehmet Şengül


Nefs

Sen düzenbaz sahtekâr, kene gibi yapışkan,
Düşe kalka kaçarım, sen şeytanla barışık.
Sana açık sineler, ya gözyaşı ya da kan
Ki anlaşsak desende, senin işin karışık.

Nesiller alev alev, dostluğundan ötürü,
Senin suçun kabarık, sen yalana alışık,
Kaç kılığa girdin sen, sen günahın her türü,
Mantık dedin tutturdun, hesapların yılışık.

Her dümenin bir başka, sana edemem gümân,
Yığınlar ve sokaklar… Kafam karmakarışık,
Beyinsizler dolaşır ne ar kaldı ne iman,
Heveslenme boşuna ben Mevla’mla barışık.

Zirvelerden ses gelir karanlığı delerek,
Ne oldu suratına neden öyle kırışık?
Hem tövbeye büründüm, gözyaşımla silerek,
Tasalanma be gardaş, şafak söktü var ışık.

28.08.06 Bursa
 

Ömer Ekinci Micingirt

EY NEFS

Ey nefs (nefis) !
Seninle muhasebe etmek gerek,
Bilirim kötülüğe açık özün.
Sen çukura çekersin isteyerek,
Seni durdurana da vardır düğün.

Ey nefs (nefis) !
Hüznü sermaye etmeye bakıver,
Doğduğunda çok oldu sevinenler,
Ölümde bırak onlar üzülsünler,
Gidişinde gülmek hakkındır gözüm.

Ey nefs (nefis) !
Dünya nimeti aldatmasın seni,
Hoş gösterme dünya nimetini,
Yarın verecekler hesap listeni,
Dikkat ediver kızarmasın yüzün.

Ey nefs (nefis) !
Sen sensin, ben de benim diyeceksin,
Ahirette suçlu göstereceksin,
Sevinçten oynayıp tepineceksin,
Sana dur diyor ilk ve son sözüm.

Ey nefs (nefis) !
Sana zulmetmek görevimdir benim,
Kabul değil dünyevi isteklerin,
Kuru ekmek olsun dünya nimetim,
Sen mutsuz iken gülecektir yüzüm.

Ey nefs (nefis) !
Gülüp oynamaya ne hakkın var senin,
Ağlayarak gelmedin mi dünyaya.
Kulluk yapmak değil mi ilk görevin,
Neden dalarsın asılsız hülyaya.

Şair: Abdullah Yaşar Erdoğan
 

 

 

Ah Şu Nefs

Zarardayım, yine tutmadı hesap
Gün geçtikçe kârı, katlıyor ziyan
Uçarı nefsimdir esas handikap
Her gün aleyhime işliyor zaman

Aklım ile dirilemez, çatışır
Nefsim her durumda kaypak güreşir
Bazen yenişemez bazen yenişir
Birbirine hasım iki pehlivan

Nefsim hem vahşidir, hem de çok kurnaz
Sincap gibi çevik bir dalda durmaz
Kazancımı tüm yer, yinede doymaz
Ah şu nefsim, ah şu nefsim pek yaman

Kimi zaman ateşimi körükler
Kimi zaman sinirime dürtükler
Adım adım uçuruma sürükler
Bu nefsin elinden, Rabbim el-aman
 
 
 
 
 

Mehmet Postallı

 

 

Nefs

Şeytanımın her lafını
Dinleyen bir nefsim varmış.

Her verişte fazlasını
İsteyen bir nefsim varmış.

Ölüm deyince somurtan,
Zevke en önde koşturan,
İhtiraslar girdabına
Düşüren bir nefsim varmış.

Gazabımı körükleyen,
Gururumu dürtükleyen,
Ahlaksızlık gayyasına
İndiren bir nefsim varmış.

Ehl-i dünya rabıtalı,
Su-i zandan sabıkalı,
Riyanın her türlüsüne
Götüren bir nefsim varmış.

“Sen sensin, ben benim,” diyen,
Rabbe benlik dava eden,
Enaniyet çıkmazına
Girdiren bir nefsim varmış.

İmanımı zayıflatan,
Ahlakımdan hayıflatan,
Amelimde ihlasımı,
Bitiren bir nefsim varmış...

(1. Mart. 1997 – İzmir)
 
 
 
 
 

Ali Oskan

 

Nefs Muhasebesi

Gerçek budur hakikat
Gördüm ölüm boynumda
Zikre dalmış mahlûkat
Bense hala oyunda

Gönül gözüm kapalı
Yıllarca yaşamışım
Beni yakan ateşi
Sırtımda taşımışım

Haydi, artık başlasın
Büyük cihadım benim
Hiç aklımdan çıkmasın
Rabbe verdiğim yemin

Gazel yaprağı gibi
Düşsün yere günahım
Varlığımın sahibi
Sensin yüce ALLAHIM.
 
 
 
 
 

İsmail Süner


 

 

 

Nefs

aynadaki genç adam
elim kolum bağlı, dedi.
özgür olmak istiyorsan
nefsine hakim olmalısın, dedim.

her dehanın bir görevi vardır
bir volkan gibi çağlar derinden
insanlar ve olaylar birikim,
deha kırbacımdır benim.

bilmediğim çözümleri aradım
bildiklerim suyun altında şimdi
uçmak istiyorum, uçmak istiyorum
yükseklerde başım dönmeyecek biliyorum.
 
 
 
 
 
 
 
 

Sedat Demirkaya


 

 

 

Nefs

Benim nefsim at gibi kişner,
O neler ister benden, neler...
Onu şimdilik dizginledim.
Daha sonrası Allah Kerim!

Bu nefs ile savaşmak gerek,
Bitmeyeceğini bilerek!
Onun için bütün müminler,
Kavuşacağı günü bekler.
 
 
 
 
 
 

Rıza Akbulut

 

Nefs

Ele güne güldürtensin.
Derman derman inletensin.
Nasıl beni üzmektesin.
Zelil zefil etmektesin.
&
Neyler seni gönül tahtım.
Doymaz senle, kalbim bahtım.
Arar durur, Hakkı ruhum.
Sustur nefsi, konuş aklım.
&
Çağla, coşan bülbül gönlüm.
Ölüp gitsin, hakir nefsim.
Susmaz, yine azar nefsim.
Ölmez, ölsün desem nefsim.
&
Ne zor, dostlar, nefsle savaş.
Gazi yoktur, şehit yoktur.
Gülle yoktur, topta yoktur.
Mezar yoktur, gömen yoktur.
&
Aman çoktur, bıkan çoktur.
Zaman azdır, yükler çoktur.
Azan çoktur, uyan çoktur.
Düşen çoktur, ahlar çoktur.
&
Güven azdır, vuran azdır.
Kalkan azdır, kovan azdır.
Zafer alan, galip azdır.
Nefse uyan, garip candır.
&
Günah artar, sevap azdır.
Sözler verir, tutmak azdır.
Sende gömsen nefsi azdır.
Sabrın varsa, mezar kazdır.

İstanbul – 26.07.2005
Çağlar Aşık – Nefs – (2+2+4=8)
 
 
 
 
 

Çağlar Aşık

 

BENİM ADIM (NEFS)
Yusuf’unu zindanlara attıran
Züleyhanın öfkesinde şer benim
Evliyayı eğri yola.saptıran
İbadete riya katan kir benim

Fitne açıp ayağını kaydıran
Söz verdiğin yemininden caydıran
Edebini yırtıp seni soyduran
Moda diye savunduğun ar benim

Ben kırmızı güllerdeki dikenim
Ben kalplere feraseti ekenim
Cehennemden gelme benim kökenim
Sizi ulv’i kanser eden ur benim

günahkar kul olmanızı yeğlerim
bunun için imanını bağlarım
iffetinle hergün gönül eğlerim
Cisminize hükmeyleyen pir benim

Sabır benim kollarımı bağlayan
Rahman aşkı ciğerimi dağlayan
Hele seher vakti yok mu! ağlayan?
Göz yaşıyla akıttığı kir benim

Şeytan ile nikahımız kıyıldı
İşretimiz tüm dünyaya yayıldı
Şerrin sesi semavattan duyuldu
Günahkarın koynundaki yar benim

Mecnunları leylalardan ayırdım
Mazlum ezip zalimleri kayırdım
İnsanları haram ile doyurdum
Vicdanını yakıp duran kor benim

Anlaşılmam damardaki demdeyim
Ahlakından hep bir adım öndeyim;
Ruhun ile aynı libas tendeyim
Kalbindedir gizlendiğim yer benim
 

Fatma Naz

 

Deniz Ve Nefs

Deniz azgın bir canavar
Sanki karada hıncı var

Almak için saldırıyor
Hiç durmadan yırtınıyor

Kükrüyor bir aslan gibi
Görünmüyor, derin dibi

Düşerse insan eline
Yazık olur, vah haline

Dalgalar sahile vurur
Rüzgâr estikçe kudurur

Oyar, demez bu taş kaya
Zaman da hep ondan yana

Herhalde ikisi birlik
Karanın köküne kibrit

Ekmek için anlaşmışlar
Hücum edip durmaktalar

İnsan nefsi de böyledir
Zayıf insan nefse köledir

Düşersen nefsin eline
Kargalar güler haline

Nefsi boş bırakmıycaksın
Ağzına gem vuracaksın

Arttıkça nefsin hücumu
Yalatırsın boş avcunu

Nefs istedikçe dünyalık
Ona her gün cefa lâyık

Nefis de deniz gibidir
İnsanoğlu bir gemidir

Akıl onun dümenidir
Fikir onun yelkenidir

Kapılmazsan nefs eline
Varırsın hak sahiline

Orda necat bulursun sen
Nasihatimi dinlersen

Remzi'nin sözü bu kadar
Tutmazsan çekersin zarar

(17 Kasım 1981 Salı)
(Sinop)
 
 
 
 
 

Remzi Zengin

 

 

 

İnsan ve nefs

Hey nefs!
Biliyorum senin her an yanımda olduğunu
Zaman, zaman aklımı uyuttuğunu
Karşıma çıkarsın ansızın
Bin bir tuzak kurarsın
Sonrada karşıma geçer,
Kahkaha atarsın
Dışın yaldızlıdır için ise çirkeftir
Tuzakların rengarenktir
Tanımazsın ne o ne bu
Kıyarsın nice cana…
İdam fermanını imzalarsın
Takarsın boynuna
Çirkinleştirirsin her güzeli
Hey nefs!
Seni nasıl öldürmeli?
Düşmansın yaratıldığımdan beri
 
 
 
 
 
 
 
 

Şükran Beşışık


 

 

 

Nefs-i Emmare

Yanlış canibe, açarsın yelken
Akamet bulacak, tüm ümitlerin.
Temelden bozuktur, ekolun ilken,
Kurtarmaz girdaptan, can simitlerin.

Bir parmak bal için, yakarsın ati,
Söylüyor kitaplar; “zararın kati”.
Göstermez şeytanın, has menfaati,
Var sende tavrı; bil samitlerin.

Sıfatın emmare, yasakta gözün,
Hissini yansıtır, dilinde sözün,
Sanırsın yalnızca, haramda hazzın,
İfratla aşılır, tüm limitlerin.

Üstadın iblis, rehberin duygu,
Emire nehiye, bulunmaz saygı.
Ebedden ukbadan, duymazsın kaygı,
Dostluğu yok senle, tüm abid lerin

Nebiler veliler, şekvacı senden,
Korkmazsın mevladan, arın yok dinden.
Ölmeden çıkmazsın, şu yaşlı tenden,
Hasmısın ey nefsim, tüm zahitlerin.

Bulunca fırsat, atarsın çelme,
Meyalsın fısk’a, var arzun zulme,
Seversin cehli, düşmansın ilme,
Oldun kâbusu, tüm muvahhitlerin.

düsturun”benlik”,yok sende “senlik”.
Umar yanlıştan, gönlün esenlik.
Düşürür esfele, seni bu benlik.
hani”beli”ler, kande ahitlerin?

Önünde bir yol var, alaya giden,
“İlliyni” bulur, o yolla giden,
Bilki gururun, seni mahfeden,
Gitmezsin yolunda, sen zahitlerin.

Şu kutsi havz’a, at o benliği!
Tespih et dilde; “biz”ve “senliği”
Vaz geç inattan, bırak hinliği!
“Nahnüler “olsun, can simitlerin.

Gençliğin geçti, bitti dinçliğin,
Hala geçmiyor, fısk’a açlığın
Ölümle geliyor, yolda hiçliğin
Sönecek kabirde, o boş ümitlerin.

karunu okudun, nasıldı sonu?
ettimi kuruş, altının tonu?
yetmezmi irşada, sana bu konu?
Gark eder belaya, bu nahoş ümitlerin

Fikret şettat ’ı, derk et nemrutu!
Felahı oldumu, bir sürü putu?
İsteme faniyse, elmas zümrüdü,
Tok olur gözleri, bil sen Hamitlerin

Gem vur arzuna, kessin ümidi,
Rızadır sırf ona, bil can simidi
Halinle dilinle, yap hep tahmidi!
Yürü ardınca, sen zahitlerin.

Bakiye teslim ol, ol sadık abd’i!
Nebiler veliler, hepside abd’di,
Ebede razı ol, terk eyle nakt’i!
Dostları ol, nur muvahhitlerin.

İhlâsla takvayla, kıl onu razı!
Razıysa kulundan, çok yazar azı.
Görürsün o zaman, ruhtaki hazzı,
Yerine gelsin, eski ahitlerin.
 
 
 
 
 
 
 

Cihat Şahin

 

Ölmeyen Nefs

Bu taşkın günah selinden
Geçem dedim geçilmiyor
Zalim nefsimin elinden
Kaçam dedim kaçılmıyor

Taşımaya gücüm yetmez
Atam dedim atılmıyor
Yükte ağır paha etmez
Satam dedim satılmıyor

İpin bağladım belime
Yoram dedim yorulmuyor
Aldım silahı elime
Vuram dedim vurulmuyor

Beni sırtımdan vuruyor
Kaçam dedim kaçamıyom
Hep dallarımı kırıyor
Açam dedim açamıyom

Sararıp soldum muhtacım
Açam dedim açtırmıyor
Rab'bim aşkındır ilacım
İçem dedim içtirmiyor
 
 
 
 
 

Emre Özcan

 

 

Nefs

Kul
Kendini anlatadursun
İhtişamını
Yaşamını
Becerisini
Aklını anlatadursun
Fikrini
Ve dahi
Üstün kabiliyetini
Sakladığı
Acizliğinden başka ne.

Benliğini anlatsa
Kariyerini
Varını yoğunu
Belki de
Firavunluğunu
Güzel sesini anlatsa
İmparatorluğunu
Ve dahi
Gönül dostluğunu
Anlatsa
Bildiği
Acizliğinden başka ne

Nefes alıp
Veremese
Gözünü kapatıp
Açamasa
Rabbını arayıp
Bulamasa
Gerçek
Acizliğinden başka ne.
 
 
 
 
 

Ahmet Otluoğlu

 

 

Ey Nefs

Ey nefs tutsak ettiğin gönüllerde demlenip,
Parmaklıklar ardından firdevslere baktırdığın yetmez mi?
Ateş çemberlerinden sirk diye geçirip,
Yangın yerlerini müebbete çevirip,
Esaretin ateşten prangalarını taktığın,
Yetmez mi türlü oyunlarla aldattığın?
Azmettiren nefs de azmeden kim bu sahnede,
Kimin gözleri görmez beyazın altındaki siyahı,
Yahut kim duymaz terennümün ardındaki belayı?
Hiç kokmaz mı gül görünen leşler!
Ya hiç sormadan harama uzanışlar,adımlar atışlar
O dil mi ki bilmez kelimelerle tatlandırılan ateşler.
Şimdi titre ki ey beden mutmain olsun ruh,
Turabtır aslın kalma güruh.
Ne esir ol nefsine nede zulmet demiş rab,
Sana sığınılınca nefs neyler ki ya rab!
 
 
 
 
 

Battal Özcan

 

 

Nefs

Şeytana maya,bize ateş günah,
Hayrı istedik,az bulduk nimeti.
Son pişmanlıklar,fayda etmez billah,
Ya gem vur sustur,kes at şu illeti.

El tavuğunu, besili kaz gördük,
Derdi bize ne,varlığı kıskandık.
Günahlar tatlı,nasihata kördük,
Aldandık eyvah,narımızla yandık…

Her canlı ruhta,binbir çeşit hayat,
Nefsine uyan,beridir akıldan…
Pespayeler var,itibarlı bayat,
Rızkı dağıtır,alemi Yaradan…

Kul ilah etmez,zevki hevasını,
Büyük cihadı,huzur verir ruhun,
Zay etmeyesin,cennet sefasını,
Doğru mu yolu,çok olan güruhun...

Nefis zelilse,din aziz öyle bil,
O senden razı,Rabbine kul oldun.
Dinine uydur, kalbten gafleti sil,
Nefse kanmadın,cennetler buldun...

Nefs,şerden yumak,en büyük düşmandır,
Yendin nefsini,yol kutlu saadete.
Sende altın tac,Müslüman adındır.
Kapılar sona dek,açılır cennete..

Rabbi bulmayan,insana acırım,
Akıl nadasta,nefisle yol alır.
Şu intizamı,görmezse şaşarım,
Utanmayı aldın,insandan ne kalır…
 
 
 
 
 

Recep Karadereli

 

 

Nefs Dedikleri

Musallat kılınmış insana, ta baştan.
Kurtulmak mümkün değil ondan.
Yürütür insanı eğri-büğrü yoldan.
Nefs dedikleri, bir koca belâ imiş!

Taşa söz geçer, nefse geçmez.
Doğruyu yanlıştan hiç seçmez.
Yaşı yüze varsa, dünyadan geçmez.
Nefs dedikleri, bir koca hevâ imiş!

Bin yaşayacak gibi, uzaklara bakar.
Önünü hiç görmez, tuzaklara basar.
Cehenneme giden kızaklara yatar.
Nefs dedikleri, bir koca hile imiş!

Dizginlemek istersen onu, Allah’a dayan.
Uyan deli gönlüm, derin uykudan uyan.
Söz dinlemezsen eğer, kalırsın yayan.
Nefs dedikleri, bir koca çile imiş!

 
 

 
 

Taha Nur


Herkes nefsi! Nefsi! Derken

Atmış yıllık koca ömür, nasıl geçti bilemedim
Hata üstüne hatalar, nasuh tevbe edemedim
Yarın düzelirim derken, günahları silemedim
Her nefes bir adım daha, yaklaştırır kabristana
mukadder olan ölümle, saracaktır toprak ana

Nasihatlar kar etmedi, her gelen gün dünden beter
Gam kederle doldu yürek, bu serkeşlik bir gün biter
O kadar zalim nefiski, hala dahi demez yeter
Esir aldı ben kulunu, Yüce Mevlam yardım eyle
Yaşantımız yaşam değil, Kudretinle nüsret eyle

Yarın Ulu Divavına, hangi yüzle çıkacağım
Settar’ınla örtmez isen, rezil rüsvay olacağım
Yer, gök Senin mülkün iken, ben nereye kaçacağım
Ğaffar ismin hürmetine, bağışla bu günahkarı
Sana asla şirk koşmadım, uzaklaştır bizden Narı

Bu alemden göçer göçmez, ilk imtihan başlayacak
Kabir denen o karanlık, sorguya mekan olacak
Rabbin kimdir? Diye başlar, peşi sıra sorulacak
Doğru cevap verilirse, Cennet’ten bir bahçe olur
Yanlış cevap verilmişse, Cehennem’den çukur olur

İnce, keskin O köprüden, selametle geçir bizi
Mahşer’inde, Mizan’ında, mahcup etme kurtar bizi
Herkes nefsi! Nefsi derken, Rahmetin kaplasın bizi
Cennet’inle, Cemal’inle, müşerref olan kullardan
Eyle bizi Ya’ İLAH’ i, BİR ve SAMED’sin Yaradan


Norveç 07.02.2012
 
 
 
 
 

Abdurrahman Yıldız

 

İtaat Et Nefs

Göğü kaplayan bulutlar edası,
Fikirler amansız ruhumu sarar;
Akıl, sensin ruhun gıdası,
Düşün! Hakk'a varıncaya kadar.

İsterse olsun parlak zekası,
Alîmi bulamayınca nereye kadar;
Ölene dek sevsin bir yarı,
Bâkîyi sevemedikçe neye yarar.

İstediğin kadar çalış, kazan;
Ganî istemezse olmaz paran,
önüne kırmızı halı serselerde inan;
Muktedir vermezse olmaz 1 liran.

İtaat et Nefs yoksa halim yaman,
Gaffâr bağışlamazsa hepimiz perişan!
Kahhâr'ın cezasında olmaz aman!
Eyvah bana Rahim affetmezse o an!

Bu Dünyadaki herşey birer imtihan,
Azîz için ağlayıp bu sınavı kazan;
Basîr herşeyi görür ondan kaçmaz hatan,
Kurtuluşa erenler doğruyu Ra'uf'ta bulan

İşte böyle nefs içimde yan!
Şeytan çıkarmasın seni yoldan!
Olsun pusulan yalnız Kur'an!
Kalbim dile gel! haykır! Ya Rahmân!
 
 
 
 
 

Emir Eryüksel

 

 

Nefis Misin, Nefs Misin?

Ölümden korksaydım
Yaşayacak cesareti bulamazdım
Korkum ne ölüm ne yaşamak
Ahiret Hakk
Mahşer Hakk
Sorgu sual Hakk
Yapmam gerekipte yapmadığım
Yapmamam gerekipte yaptığım
Yapmaya niyetlenipte nefsime
Yapmamaya niyetlenipte şeytana aldandığım
En büyük zararım
Tekrar tekrar tövbe edip
Aynı konular üzere günahım
Günahtaki ısrarım
Keşke günahtaki kadar hayırda da ısrarcı olsaydım
Ama ben ahir zaman ümmetiyim Ya Rabb

Ben nefsime malubum Ya Rabb
Sen beni nefsime ve şeytana galip eyle
Nefis olmazsa şeytan
Şeytan olmazsa nefis neyleye
İş seni bilmek değil mi
Ben seni bildikten sonra ikisi bir gelse kime ne
Ama nefis, nefis işte
Tatlı geliyor
Her türlü illete, millete
Zina, para, şan bilmem ne bilmem ne
Yeterki hırs alevlensin
Konusu önemli mi ki
Hiçte bile
Eş ne demekmiş
Eş nasıl gerekmiş
Madden geçtim
Maneviyette anladım
Hamdım piştim
Yandım da yandım
Yoklukta varlığın
Varlıkta yokluğun önemini
Her zamandan çokça kavradım
Aradım ekmek su arar gibi
Aldığım nefes kadar yakınımdaki seni
Ben yandım
Acaba bu ateşi kimden aldım
Maddi doymaz açlık verme rabbim
Manevi doyumsuz açlıkla ben rahatım
Doymadan sana yönelmektir
Aşkım
Sevdam
Amacım
O mekanlar var ya
Senin ayetlerinde yaşattığın
Oralarda secde edebilmek
Ve o secde anında
Azraili karşılayabilmek
En harikulade karşılamadır elbet
O ölüm baygınlığında
O suretle olursa ki ancak
Tereyağdaki kılım
Yoksa cehalet üzere çıkarsam vakitin sonuna
Yüzyıllık ağacın kazmayla sökülmeye çalışılması gibi
Çok çok çok zordayım
Kasabın elinde koyunun yüzülmesi gibi
Ama tek fark
Ben hala canlıyım
Ve canımı vermemekte ısrarlıyım
Can baklava mı ki
Tatlı sayayım
Nefis işte
Duy ey can
Nefis aslında hiçte nefis değil,
Sahte tatlara aldanma
Gerçek tat
Ebedi tat
Rabbin katında
Nefsini değil
Rabbinin rızasını yaşa
Her anda
Her mekanda
Bir sinek kadar değeri olmayan şu dünyanın
Rabbinin katında
Gerçek değer verdiği kullara vaat ettiği mekanları aklınca an anımsa
Nefse değil Rabbe göre hakkıyla yaşa
Kulluğun olsun yalnızca ona
Medet yoktur umulacak
Ondan başka
Olup olmamak O’nun
“Ol” deyip dememesi arasında
İlim onda
Ebediyet onda
Ey kafir nefis
Ne var şirkte ne var putta
Çok istiyosan sen var git yoluna
Ama benden yoldaşlık umma
Kefil olarak bilmesende senide benide tüm yaratılmışları yaratan yeter bana …
Nefsimle uyudum
İmanımla uyandım
Ebedi uykuya dalarkende ben
Nefsimle değil
İmanımla baş başa olmalıyım…

Bedenimle ruhum arasında
Kilometreler var
Bedenimle ruhum arsında
Nehirler, dağlar, taşlar
Öyle bir mesafe ki
Yetişemez benim diyen canlar
Uçan kuşlar
Bedenimle nefsim
Ruhumla amelim
Bir olmuş
Sen yardım eyle Ya Rabb
Bu gidişin sonu hayra ersin
Nefsim bedenime değil
Ruhum amelime
Amelim bedenime
Bedenim nefsime hükmetsin
Şu can rahmetine kavuşsun
Kendine zulmetmekten kurtulsun
Gerçek Hakk saadeti bulsun

Bedenim sözde ayakta
Nefsi eli altında
Ruhumsa;
Göbek bağıyla bağlı misali
Ezilmekte
Şerli amel karşısında
Kilometrelerce geriden
Sürüne sürüne kalkmaya çalışmakta
Dur Ey Kul
Nereye bu telaşla
Can der
Cehenneme odun olmaya

Gözümü öyle bürümüş ki nefis
Ahirete coştuğunu
Hayırda koştuğunu sanan bedenim
Cehenneme hızla yol alıyor
Sen işini bilirsin Ya Rabb
Hakk gözüm görse
Neler görür
Benim can gözüm bu kadar görüyor

Doğrular yanlışlarla bulunuyor
Kendimi kaybettim
Hükümsüzüm
Hüküm Rabb’imin
Kayıp aranıyor…
 
 
 
 
 
 

Yılmaz Toprak

 

Ah Bu Nefs! Ah Bu Hırs!

Yandı ciğerimin zarı
Nefs elinden, hırs elinden
İşittim nice azarı
Nefs elinden, hırs elinden


Gümüş, altın ve bakırım
Gitti Bağdat, gitti Kırım
Rabbim Sana sığınırım
Nefs elinden, hırs elinden


Belalara düştü başlar
Aktı gözden kanlı yaşlar
Düşman oldu arkadaşlar
Nefs elinden, hırs elinden


Niye insan almaz hisse
Kar etmiyor ne dedimse
Rahat değil hiç bir kimse
Nefs elinden, hırs elinden


Ateş düştü ocaklara
Kapanmaz yürekte yara
Hakk'a sığın derman ara
Nefs elinden, hırs elinden


Boy verdi felaket ve şer
Aciz kaldı bunca beşer
Nice başlar yere düşer
Nefs elinden, hırs elinden


Çok imanlar oldu türab
Üstüste bindi ızdırap
İnler durur Acem, Arap
Nefs elinden, hırs elinden
 
 
 
 
 

Mustafa Necati Bursalı


dodurgabeyi.tr.gg
 
Facebook beğen
 
DODURGA BELDESİ
 
İlçe [değiştir]
Dodurga - Çorum ilinin ilçesi,

Diğer (kasba, köy, mahalleler) [değiştir]
Dodurga - Ankara ili Yenimahalle ilçesinin köyü/mahallesi (2008),
Dodurga - Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesinin köyü,
Dodurga (Hacıömerler) - Balıkesir ili Dursunbey ilçesinin köyü,
Dodurga - Bartın ili Ulus ilçesinin köyü
Yeni Dodurga - Bilecik ili Bozüyük ilçesinin köyü,
Dodurga - Bilecik ili Bozüyük ilçesinin Kasabası/Nahiye Merkezi
Dodurga - Bolu ilinin merkez köyü/mahallesi (2008),
Dodurga - Bolu ili Mudurnu ilçesinin köyü
Dodurga - Çankırı ili Çerkeş ilçesinin köyü
Dodurga - Çankırı ili Orta ilçesinin Kasabası,
Dodurgalar - Denizli ili Acıpayam ilçesinin Kasabası,
Dodurga - Muğla ili Fethiye ilçesinin köyü
Dodurga - Sinop ili Boyabat ilçesinin köyü Dodurga Barajı

Tödürge - Sivas ili Zara ilçesinin köyü, Tödürge Gölü

Dodurga - Tokat ilinin köyü
0507 8179799_ Ali Beylerbeyi
 
DODURGA TARİHİ:



Dodurganın Tarihi
Orta Asyadan gelen Türk kavimlerin Oğuz Boyunu teşkil eden oymakları arasında yine Büyük Türk Hakanı olan Oğuz Kağan’ın Nizam-ül Mülk yani dünya nizamının mülki idaresini ele geçirmek için altı oğlunu görevlendirdiği hüküm yer alır. Bunları iki kola ayırmıştır. Bunlar Üçoklar ve Bozoklardır, ayrıca bu iki kolun mensup olduğu ve aynı zamanda Oğuz Kağan’ın evlatları olarak varsayılan kişilerde ikiye ayrılır bunlar Denizhan, Dağhan ve Gökhan Üçoklar koluna, Yıldızhan, Ayhan ve Günhan ise Bozoklar koluna mensupturlar. Beldemiz kısaca Oğuzların Bozoklar kolunun Ayhan sancağına teşekkül eden Dodurga oymağına mensuptur. Tarihi Osmanlı ve Selçuklu yazıtlarında hatta Moğolların Anadoluyu istilasını kaleme alan Çin’in tarihi kaynaklarında da yer alan hatta Türk tarihçilerinde desteklediği bu teoridir. Beldemizin ismi Toturga, Totruga isimlerinin gelişmesiyle mükerrer olmuş sonuç itibariyle bugünkü halini almıştır. Dodurga kelimesinin menşei ise Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-ü Lügat-it Türk” isimli eserinde Dudriaga olduğu görülmektedir. Kaşgarlıya göre bugünkü Çankırı yöresinin bulunduğu coğrafyada Dodurga beldesine verilen isim Osmanlı Padişahı II.Murad’ın hüküm sürdüğü 1451,1452 yıllarında kadı vekilliği yapmakta olan ve ulema adledilen Dudri ağa yada Bedri ağa isimli kişinin adından gelmiş olabileceği bahsedilmektedir. Yine bununla ilgili olarak ünlü Florensalı seyyah Pegalotti “La Pratica Della Mercatura” isimli eserinde Anadolu beyliklerinde olan iştiraklerinde bir Dudri Ağa’dan bahsetmektedir. Fakat Pegalotti’nin bahsettiği kişinin meskun bulunduğu coğrafi konum Kaşgarlı’nınkiyle bağdaşmamaktadır. Pegalotti’nin iki teorisi bulunmaktadır bunlardan ilki Dudri ağa’nın bugünkü Çankırı bölgesinde 1400’lü yıllarda yaşamış bir bilgin olması, ikinci teorisi ise Dudriağa olarak bilinen bir bölgenin bugünkü Sivas il sınırları içinde yer alan bir yöre adı olduğudur. Fakat tüm bu teorilere rağmen tarihçi ve birçok araştırmacının Çankırı ilinin Dodurga beldesinin ismi teşekkülünü Oğuzlardan aldığını varsaymaktadır. Bu olgu daha kuvvetlidir, çünkü büyük tarihi kaynak olarak bilinen Oğuzların Oğuzname isimli resmi belgesine göre Oğuz boy ve kolların ismi Oymakların ismi Selçukluların Anadolu’ya yerleşmesinden sonra yurt edindikleri bölgeler her oymak kendi adını vermiştir. Dolayısıyla tarihi süreçte göçebe olarak hayatlarını idame ettiren bu oymaklar çadır hayatından yerleşik hayata geçtiklerinde dolayısıyla Dodurga imside burada meskun bulunan oymağın ismi olması sebebiyle yerleşik düzende bölgenin ismi haline gelmiştir. Bunun yanı sıra Dodurga ismini taşıyan bugün çeşitli illerde 24 belde bulunmaktadır. Ayrıca 1520 ve 1566 yılları arasında hüküm sürmüş olan Kanuni Sultan Süleyman devrinde Dodurga Beldemiz Ankara’da bulunan Haymana sancağına bağlıydı fakat o devirde belde değil oymak olarak adlandırılmaktaydı. Yine bunlara ek olarak Türkolog olan İsveçli A.Vamberyan Anadolu oymaklarıyla ilgili bir liste hazırlamış bu listeye göre Dodurga beldemizin ismi Dodoung olarak yer almış yine o dönemlerde konsolosluk görevini yürüten General Petruseviç’in arşivlerinde de beldemizin ismi Doudougah olarak yer almıştır. Petruseviç’e göre Ankara’da meskun bulunan Gökmene sancağının en büyük nüfusa sahip Doudougah oymağıydı. (Dodurga hem Ankara’ya bağlı hem Haymana hem Gökmene sancaklarında bulunmaktaydı.) Petruseviç’e göre bu oymak 1880 yıllarında 4000 vergi nüfusuna sahipti. Ancak 4000 kişiyle adledilen Dodurga oymağının sadece beldemizle sınırlı olmadığı Ankara çevresinde bağlı diğer oymaklarında mensup olduğu bir teşekkül olduğu sanılmaktadır.
Dodurganın Damgası
Oğuz soyuna mensup 24 Oğuz boyunun ayrı ayrı damgaları bulunmaktaydı. Bugün nasıl ki her devlet dairesinin bir resmi mührü var ise Oğuzlarda da her boyun bir resmi mührü vardır. Dodurga beldemizin de Oğuzun yirmi dört boyundan birini teşkil etmesi sebebiyle bir mührü bulunmaktadır. (Bu mühür yukarıda verilmiştir.) Dodurganın mührü bir çok tarihçi tarafından değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bugün tarihçilerce geçerli ve doğru kabul edilen aşağıda belirttiğimiz Kartal resmini andıran kafa ve kanat kısmının ima edildiği figürdür. Zaten Dodurga oymağının işaretide Kartal olarak adlandırılan kuş simgesidir.

Bu damgalar Selçuklu ve Osmanlı hanedanlıklarında resmi idarelerde kullanılır, kadı ve oymak beylerinin halkı yönlendirmeleri ve resmi yazıt tespitlerinde bu mühürler kullanıldığı söylenmektedir. Hatta bu mühürlerin benzerlerini Osmanlı padişahları ve devlet erkanına mensup kişilerde kullanmaktaydı.

Dodurganın İşareti
Dodurga oymağı aslında Türkî coğrafyanın bir çok yerine dağılmıştır. Bu oymaklar günümüz itibariyle siyasi, iktisadi ve kültürel anlamda birbirlerinden kopmuştur. Ancak tarihinde tarihinde değişmez bir parçası olan amblemini yani işaretini kaybetmemiştir. Buna en yakın örnek olarak bizde Dodurga oymanğının işareti olan Kartal figürünü Dodurganın Sesi isimli dergimizin amblemi olarak kullanmaktayız. Bunun yanı sıra Sivasın Dodurga mezrasındaki halk, Tokat’ın Turhal ilçesine bağlı Dodurga yaylasındaki köylüler, Amasya’nın Sarı Kurşun köyündeki Dodurga oymağına mensup birkaç aileden teşekkül olan halk, Tarsus bölgesinde yaşayan ve bugün Varsak Türkmenleri olarak adlandırılan Türkmen beylerinin mensup olduğu Dodurga oymağına dahil bütün beyliklerin hemen hemen hepsi Kartal figürünü kendi işaretleri kabul etmektedirler.
Değerli hemşehrilerimiz ; Dodurga beldemizle ilgili her şeyi güzümüzün yettiğince sizlere aktaracağız lakin bu çalışmalarda büyük çabalar sarf edilmektedir. Sizlerin desteğiyle birlikte bu güçlüklerin üstesinden geleceğimize inanmaktayız. Bu nedenle destek, öneri, özeleştirilerinizi bekliyoruz.

Dodurga Kelimesinin Anlamı
Dodurga kelimesini bugün kime sorsanız beldemizin adından ibaret olduğunu ifade edecektir. Fakat Dodurga kelimesi şayet Oğuz’un 24 boyunun Dodurga oymağının mensubiyetindeyse bir çoğumuzun bildiği gibi belde ismini oluşturmaktadır. Ancak Oğuznameye göre her oymağın bir adı ve bu adın bir anlamı ayrıca her oymağın bir işareti, damgası ve sayısı bulunmaktadır. Dodurga kelimesinin anlamıda bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı kayıtları, Selçuklu arşivleri ve Türk Tarihi araştırıldığında ortak sonuç olarak Oğuz kaynaklarının nitelendirdiği anlam ortaya çıkmaktadır. Bu anlam şudur ki Dodurga demek; Ülke alan, zapt eden, Yurt tutan anlamını taşımaktadır. Tarihi kaynaklar irdelendiğinde 1040 yılında başlayan Selçuklu hanedanlığının kurulma aşamasındaki yıllarda büyük bir payeye sahip olmuşlardır. Bunun yanı sıra yine Anadolu Selçuklularının hüküm sürdüğü 1077-1308 yılları arasında Dodurga oymağı bugünün tabiriyle süvari öncü birlik olmuştur. Bu nedenle Dodurga’nın anlamı Ülke alan, Yurt edinen olarak tarihteki yerini almıştır.


 

 
Bugün 100 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol