ŞİİR,TAŞLAMA:

 

 

Aydınlar Hiciv

Aydınlar Hiciv

Duydunuzmu
haberi Baş sütündan verildi
Televizyon
destekli bizdeki şu aydınlar
Dünyanın aklı şaştı fuarlara serildi
Jenerasyon meslekli şu bizdeki aydınlar
-
Altı üstü tam ayar hemen al sana uyar
Bir güzel serinletir termostatlı tam ayar
Baba oğul torunu beş nesil yola koyar
Dekorasyon yastıklı şu düzdeki aydınlar

Sorular çanak çömlek cevaplar süzme baldır
Köpeğin yemi kemik ineğinki de yaldır
Azcık aykırı söyle ya bu ne biçim haldır
Koalisyon dostluklu şu muzdaki aydınlar

Oturuşu duruşu imajına yaslanmış
Kuş sütü badem içi havyar ile beslenmiş
Özel makyaj yapılmış bir de güzel süslenmiş
Epilasyon rastıklı şu sözdeki aydınlar
-
Yüksek görüş timsali gönülleri fethetmiş
Bulunmuyor emsali başyazarlar methetmiş
Ne şeker ne de şerbet baklavası haltetmiş
Uydurmasyon fıstıklı şu hazdaki aydınlar

Ar namus barış iffet etik metik salata
Ne KELAM okumuştur ağız açmaz selata
Frenler de patlamış hem sıyırmış balata
Transmisyon lastikli şu buzdaki aydınlar

Köpüklü banyo gibi tertemizdir sözleri
Her türlü hakikati seçivermiş gözleri
Tam ayar akar suyu serinletir bizleri
Otomasyon musluklu şu hızdaki aydınlar

Ne de güzel kıvırır müzik onla şenlenir
Büyük nutuk savurur etik ahlak yönlenir
Arada mola verir biraz çaça
dinlenir
Meditasyon mistikli şu yozdaki aydınlar

Aydınlatır bizleri en son moda tezleri
Yürümeğe hali yok bak tutmuyor dizleri
Ateşleri kararmış kurcalıyor közleri
İmitasyon gözlüklü şu güzdeki aydınlar



Aykıri- Cahit Telkök 07-11-2011
 

Cahit Telkök

 

 

 

Evet dayı buldun yetmez Torpille iş yaptıranlara bir hiciv

Meşhur olmak istiyorsan
Az yalaka olman gerek
Ben yalakayım diyorsan
Bir de dayı bulman gerek

Evet dayı buldun yetmez!
Çok şartlar var, şartlar bitmez
Yalakalık hoşa gitmez! ! !
Az daha alcalman gerek

Onun olacak her şeyin!
Elin, kalbin, hatta beyin!
Bir de semerini giyin! ! ! ! !
Sırtına da alman gerek!

Vicdan çıkar, şeref çıkar!
Sana uşak diye bakar
Seni o yaptıysa, yıkar!
Tesirinde kalman gerek!

Maşa oldun, seni tutar!
Ona gerektiğin kadar
Yan çizersen çöpe atar
Düdüğünü çalman gerek

Mikdat der ki etme hayret
Meşhur olmak ister gayret!
Dayın verince işaret
Sağa sola dalman gerek
 
 
 
 
 
 

Mikdat Bal

 

 

Sosyete Gençlik-1 (Hiciv) Dam Üstünde Saksağan

Yaşamanın tadını, çıkarmaya bakarız.
Bir yerde çok duramaz, sıkılırız,bıkarız.
Gece yarılarında, yarışlara çıkarız,

Bize derler bırakın,tembel tembel gezmeyi,
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı.


Ekmek elden su gölden, yaşıyoruz ne güzel,
Hiç engel tanımıyor, aşıyoruz ne güzel,
Her zaman eğlencede, coşuyoruz ne güzel,

Boşver şimdi laf edip, kükremeyi,kızmayı,
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı.


Birinci adresimiz, kafeler, diskotekler,
Eğlenceli geceler, canımıza can ekler,
Bak dansa kalkıyorlar, bir içim su bebekler,

Çılgınca
eğlenelim , bırakalım sızmayı,
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı.


Hep uçlarda gezeriz, bilmeyiz orta
yolu ,
Hayatı herşeyiyle, yaşarız dolu dolu,
Bazen sağcı oluruz, bazen severiz solu,

İstemeyiz üzülmek, istemeyiz üzmeyi,
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı.


Vatan,millet,sakarya, ilgilendirmez bizi,
Caddelerde gezerken, güzeller dizi dizi,
Kot pantolon ayakta, gömlekler şile bezi,

Sen de gel
katıl bize, bırak artık yazmayı,
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı.
 

Kemal Tahir Özcan

 

 

 

Lo lo..(hiciv)

Tavuklara kıran girdi ölüyor
Bir taraftan Enver emmi çalıyor
Geceleri tilki korku salıyor
Herkesin gaydası bir başka lo lo

Hatçe nine taşta yarma dövüyor
Leylek duran çöpçatana sövüyor
Hacı Hamdi iktidarı övüyor
Herkesin gaydası bir başka lo lo

Halkçı Şakir tutamıyor terezi
Börkü eğri tetiklemiş garezi
Ağır basar düzen bozuk terazi
Herkesin gaydası bir başka lo lo

Sıçan delmiş kilerdeki hararı
Karakaçan hiç bilmiyor kararı
Hep fakire Ankara’nın zararı
Herkesin gaydası bir başka lo lo

Bir orduyu uğratınca zarara
Kız ismeti subay çekmiş tımara
Askerlikten çekip gelmiş firara
Herkesin gaydası bir başka lo lo

Sarı dana samanlığı pok etmiş
Ortalığa yediğinden çok etmiş
Sahte ADAM madalyayı hak etmiş
Herkesin gaydası bir başka lo lo

Şeyhmuz tefeci ha..iş tıkırında
Haftada bir kuzu pişer fırında
Yağ bağlamış ense ile karında
Herkesin gaydası bir başka lo lo

Der ilhami cılkı çıktı düzenin
Bu düzende suyu azdı kuzenin
Adı şair üç beş satır yazanın
Herkesin gaydası bir başka lo lo
 
 
 
 
 
 

İlhami Arslantaş

 

 

Aşk malulü emekli (hiciv)

Gezdim bulamadım bir akli selim
Karşılıksız sevdim açıldı kelim
Aşkım topal kaldı horlandı elim
Aşk malulü olmuş emekliyim ben

Dil yarası yaktı yanık yüreğim
Biri kırdı sol kaburga küreğim
Otuz beşte çöktü orta direğim
Aşk malulü olmuş emekliyim ben

Kaynattılar koyup cezve içinde
Ters çevirip fal baktılar kaçında
Hepsine de mağlup oldum ucunda
Aşk malulü olmuş emekliyim ben

Sıkılmış limonum sırf kaldı posam
Ondandır ki hala bitmiyor tasam
Bir cantın üstünde yürüyor kasam
Aşk malulü olmuş emekliyim ben

Frenim bozuldu laçka tutmuyor
Periyodik bakım fayda etmiyor
Model eski trafik de katmıyor
Aşk malulü olmuş emekliyim ben

Der İlhami yoktur kötü niyetim
Velhasıl vahamet hal vaziyetim
İhraca çıkardı doktor heyetim
Aşk malulü olmuş emekliyim ben
 
 
 
 
 
 

İlhami Arslantaş

 

 

 

Kahvede Randevun Var -(Hiciv)

Saat dokuzdan önce, gelme sakın işine,
Üzüleyim deme hiç, işlerin
gidişine ,
Mesai gelir geçer, tak canını dişine,

Bırak işin ucunu, vatandaşı oyala,
Kahvede randevun var, beş buçuğa beş kala.


Nasıl olsa aybaşı, alırsın maaşını,
Yetmez diye maaşım, ağrıtma hiç başını,
Sana
yaptırana, çat şöyle bir kaşını,

Tut biraz sende baldan, parmaklarını yala,
Kahvede randevun var, beş buçuğa beş kala.


İşin sıkı zamanı, yirmi gün rapor patlat,
Şefini müdürünü, sinirlendirip çatlat,
Şimdi gelirim diye, bekleyenlari atlat,

Sıvış arka kapıdan, çaktırmadan dört nala,
Kahvede randevun var, beş buçuğa beş kala.


Bazen kazı kazan al, bazen de
spor toto,
Bazen altılı ganyan, bazen sayısal loto,
Hele birde çıkarsa, şöyle süper bir oto,

Saat beşi geçiyor, ne duruyorsun hala,
Kahvede randevun var, beş buçuğa beş kala.
 

Kemal Tahir Özcan


 

 

 

Kendime hiciv

Kendinden başla bırak,namazı,orucunu,
Emlak,su,telefonun,hiç yatırma borcunu
Bankanın,maliyenin,sil defterden harcını
Uyup hazır imama sende bir kez tak gitsin,
Bütün defterlerini birer,birer yak gitsin...

Çık dağlara,kırlara,çıkar şehri gönülden,
Dinle sevdayı gülden,şarkıları bülbülden;
Yaşamak ne güzelmiş,ekmek elden,su gölden,
Üzüntüyü,tasayı,bir yana bırak gitsin;
Bütün defterlerini birer,birer yak gitsin...

Sana ne terör varmış,trafik keşmekeşmiş,
Vatan topraklarına,yabancılar yerleşmiş.
Çok şükür Allah'ıma,nefes almak beleşmiş;
Rüzgar gibi es gitsin,bir su gibi ak gitsin;
Bütün defterlerini birer,birer yak gitsin...

Akaryakıt kat be kat,elektrik pahalı,
Bir kilim yeter bana,istemem ki ben halı,
Askerimin başına,geçirmişler çuvalı,
Senin keyfin yerinde,giderse Irak gitsin;
Bütün defterlerini birer,birer yak gitsin...

Kerkük benim değil ki,Kıbrıs'ta gider elden
Bütün sit alanlarım,yağmalanmış temelden
Yok edilmiş ormanlar,geçilmez selden
Bir tepeye otur da,çık seyrine bak gitsin
Bütün defterlerini birer,birer yak gitsin...

Dolaşırım,gezerim,bomboş viran hanlarda
Yazları çayırlarda,kışları külhanlarda
Sahte hacı hocalar,yobazlar meydanlarda
Sana ne behey sersem batıl gelsin hak gitsin
Bütün defterlerini birer,birer yak gitsin...
 

Mehmet Hanifi Aliosmanoğlu

 

 

Damat olacağım bende...Hiciv...

Terlikçiden kahverengi terlik aldım
Elbiseciden siyah takım elbise
Çorap,pabuç,kıravat da o biçim
Damat olacağım bende

Kaynana tuttu yatak odası istedi
Koltuk takımını da siz alın dedi
Televizyon,buzdolabı zaten belli
Damat olacağım hey Yarabbi

Kayınpeder kazancımı merak eder
İster kızının evinde olsun herşeyi süper
Bir avuç parayla ne yaparım,aldı beni bir keder
Damat olacağım,lakin durumlar beter

Karı bilmem kaç bilezik kolye istedi
Gömme banyomuzda illaki hilton olsun dedi
Evimizin pancurlarıda asla pembeden başka bir renk olamaz
Damat olacağım aslanlar gibi,beni kimse tutamaz

Enişte,dedi oğlan kardeşi...Ben bir motorsiklet isterim
Daha fazlasına,lüksüne gücün yetmez bilirim
Lakin markası BMW olursa çok sevinirim
Damat olunca bu kafayla bende herhal gerim gerim gerinirim

Baldız baldan tatlıdır derler,sahiden o biraz insaflı çıktı
Onun isteği de sahiden tek ve azıcıktı
Kürk manto al bana dedi üstümde ki parepare
Hey yavrum hey inşallah damat olacağım bende

Acaba silahlamı intihar edeyim
Yoksa tavan arasındamı kendimi asayım
Belki de en iyisi köprüden atlamalı
Yalnız atlamadan önce damatlığı icad eden pezevengi vurmalı

Ah be oğlum kafayı biraz çalıştırıp düşünsene
Böyle bir devirde düğün dernek senin neyine
Tut kaçır en iyisi kızı,kimsenin ruhu duymasın
Bu zamanda ancak böyle damat olursun sende.


8.Ocak.2002
izmir
 

Ali Efeoğlu


 

 

Dürdane (Hiciv)

Cilasından boyasından bezdirdi
Koca köyü ardı sıra gezdirdi
O yetmedi yetmişliği azdırdı
Anasından beter çıktı Dürdane

Sefere çıkanı yoldan eğleyip
Durmaz ise yalan yere ağlayıp
Girdiği her evi viran eyleyip
Nice haneleri yıktı Dürdane

Evlileri karısından boşattı
Yalan yere ne hayaller yaşattı
Dur diyenin kafasına taş attı
Canlarına otlar tıktı Dürdane

Kastı kavurdu koskoca yurdu
Tek kul bırakmadan kökünü vurdu
Zil taktı kalkıp çengiye durdu
Oynadı eğlendi bıktı Dürdane

Her hanede serilidir yatağı
Hiç yorulmaz her dem hazır atağı
Bazen çarşaf bazen mini eteği
Ne giyerse giysin şıktı Dürdane

Ağına düşeni kârından saydı
Yeniyi bulunca eskiden caydı
Görenin bağrına kor ateş koydu
Tuttu cayır cayır yaktı Dürdane

Kısa günde kırk bir mahalle aştı
Yerinden yekinen peşine düştü
Bu kadar rağbete kendi de şaştı
Geleni kapıya çaktı Dürdane

Hacının hocanın yendi fendini
Utanmadan yıktı ar'ın bendini
Körün yatağına attı kendini
Sonra şaşı şaşı baktı Dürdane

Zora soktu zahitlikte ustayı
Alime abid'e koydu postayı
Bırak sağı yataktaki hastayı
Kaldırdı peşine taktı Dürdane

Gözüne bakanın gövdeyi yakar
Maymun iştahlıdır çok çabuk bıkar
Oynaşların kârı kendine akar
Azı sevmez daim çoktu Dürdane

Erkek sinek bile görse şaşardı
Önce nikâhlanır sonra boşardı
Gündüz yatar geceleri yaşardı
Hiç bir düzgün işte yoktu Dürdane

İşin aslı her tarafı diriydi
Gözler ceylan döşü harman yeriydi
Hemi zilli hemde sinsi biriydi
Yılan çiyan gibi soktu Dürdane

Çibanın sebebi yaranın kurdu
Sarıklı cübbeli bir rüya gördü
Nasıl oldu ise tövbeye durdu
Çok sürmedi hemen koktu Dürdane

Ümidim bunlara değmesin değer
Yosmalık anadan mirasmış meğer
Alemin ahını alırsa eğer
Cehennem nârına haktı Dürdane
 
 
 
 
 
 

Ümit Bilgin



 

 

 

Apartmanlar...Hiciv..Sosyal..

Apartmanlar,apartmanlar
Alt katta alt kat,üst katta üst katlar
Kimisi de balkonlu olur
Bir yığın insana barınaktırlar

Apartmanlar hep daire hesabıdır
Bazı dairelerde ise iki hela vardır
Kimi alafranga kimi alaturka
Şeyini ederken dahi fiyakalıdır

Fakat merdivenleri loş ve can sıkıcıdır
Sanki minare gibi döne döne çıkarsın
İnmesi biraz daha iyi olsa da
Bilmem kaçıncı kata çıkarken canından bıkarsın

Bu büyük büyük apartmanlarda
Kocaman kocaman kabileler oturur
Kabile reiside vardır,büyücüsü de
Ara sırada ise,bazen işler bozulur

Mesela müziği birazcık fazla açtınmı
Üst kattaki hemencecik rahatsız olur
Azıcık tepinip oynarsan da
Alt kattaki anında şikayetçi olur

Daha birçok bir yığın kanunlara
Apartman hayatında uymak gerekir
Daire her ne kadar seninse de
Sen öyle san! Daireni komşular yönetir


Ali Efeoğlu
15.Ekim.2002.İzmir.
Tüm komşularıma saygılarımla
 
 
 
 
 
 

Ali Efeoğlu

 

 

 

Sinekle en son savaşım...Hiciv...

bir sinek ki ufacıktır
ağzıma burnuma konar beni huylandırır
ulan sinek kızdırma beni canını yakarım
seni acılı ezmenin yanına adana kebap yaparım

kulağıma doğru bir alçak inişe geçer ki
sanırsın düşmanın bilmem kaçıncı taarruz filosu
ittir git oğlum başka masayı zille derim
beyin yoktur anlamaz köpoğlusu

çabalarım bir yığın yakalamak için bu kanatlı eşkiyayı
her seferinde kaçar da bir başka yere konar
sanki bana inat karşımda kanatlarını parlatır ki
bir yandan da kara kaşlarının altından beni kollar

ah ulan ben senin sinek gibi eşiğini beşiğini
sende ki kanatlar bende olsa bana bu fiyakaları yapamazdın
yakalardım senin hem ölünü hemde dirini
karşıdan sırıtarak bana böyle hava atamazdın

lakin yinede seni yakalamak için kendimden umudu kesmiş değilim
şüphesiz ki senden daha çoktur bende ki akıl
acaba bir pervane yaptırıp tampon bölgeme taksam
uçup kaçabilirmi yine bu kara gözlü hınzır

bu iş mümkünü yoktur olamaz
çünkü tampon bölgemizde pervane takacak düzenek yoktur
sinek ise oralı değil,uçar gider burnuma yaptığı son seferinden
bu işe bir hal çaresi bulamazsam durumlar moktur

hah buldum,dedem zamanından kalma bir sineklik vardı
en iyisi bari hemen onu arayıpta bulayım
sonracımaulan sinek gördüğün göreceğin budurdeyip
sineklikle okkalı bir şamarı suratına patlatayım

deli gibi aranır dururum dörtbir tarafta
dedem zamanından kalma o güzelim sinekliği
yahu acaba hangi cehenneme gitmiştir
kulağımda ise neredeyse birşey kalmadı sinek yedi bitirdi

uzun uğraşlar sonunda nihayet buldum
kırmızı renkli o güzelim savaş aletini
aldım elime ki,sineğe karşı bir kaya gibi dururum
gel ulan hain sinek görürsün elmi yaman yoksa beymi

tam elimi kaldırdım sinekliği kafasına indirecektim ki
birde baktım sinek yere sırtüstü yatıverdi
öylesine kıpırdamadan durur ayakları havada
yahu galiba ben daha dokunmadan nalları dikti

ama tabii ki ben bu numaraları yutmam
kerata kurtulmak için numara yapıyordur besbelli
lakin öylecenede kıpırdamadan sırtüstü yatarda durur
acaba essahtanmı sinek cennetine gitti

durum şüphesiz ki çok şüphelidir
hain sineğin mevta olduğundan emin olmak için
hemen bir koşuda gidip bulup
eve getirip baytara göstermelidir

koşa koşa gittim baytara ki
hemen acele gelesin bizim eve
bir hain sinek vardır acaba sahiden öldümü
kontrol edipte diyesin havadisleri bize

baytar geldi sineği kontrol etti ki
dedikorkudan inme inmiş senin ki rahmetlik olmuş
neden korktu bu kadar da vefat etti anlamadım
her nasılsa işte artık kurtuldun,olanlar olmuş*

parasını verip uğurladım baytarı
sineğide aldım koydum bir kibrit kutusuna
dere kenarına gittim eşeledim taşı,toprağı
gömdüm kibrit kutusunu derenin ıslak toprağına

ey hain sinek sana karşı çok savaşlar verdim
lakin sineklikten bu kadar korkup kalpten gideceğini bilemezdim
sen yinede babam bana hakkını helal et
sinekliğide artık unut,var git öbür tarafta rahat et...


17.Temmuz.2011.İzmir
Ali Efeoğlu
 
 
 
 
 
 

Ali Efeoğlu

 

 

İrtica (Hiciv/1492)

Yalvarırım bir kez göster yüzünü
Nazını seveyim irtica senin
Göremedik baharını güzünü
Yazını seveyim irtica senin

Sönmüyor ki senin yaktığın çıra
Onlar şarap içer biz senle şıra
Yetişemiyoruz biz ardınsıra
Hızını seveyim irtica senin

Görünmezsin seni nasıl bulalım?
Sen nasılsan biz de öyle olalım
Söyle seni biz ne kadar alalım?
Dozunu seveyim irtica senin

Kamusal alanlar önünde duvar
28 Şubat seni de savar
Elinde her zaman iyi kağıt var
Kozunu seveyim irtica senin

Yolundan bir adım sapma ne olur
Ayrılma ülkünden kopma ne olur
Gel etme eyleme yapma ne olur
Gözünü seveyim irtica senin

Aşık Can'ım bitmez senin yarışın
Hiç gelmedi o toplumsal barışın
Malumlara göre sakat duruşun
Pozunu seveyim irtica senin

(21.09.2006/İstanbul)
 
 
 
 
 
 

Can Dere

 

 

 

Dosta Hiciv

Kara yanız soluk beniz
Ak saçlıdır bizim Ali.
Tatlı dilli güler yüzlü
Endam eder bizim Ali.

Hoş tatlıdır muhabbeti
Hiç tükenmez kasaveti
Yüzündeki sivilceyi
Yolar durur bizim Ali

Yaşı daha yirmidokuz
Sanırsınki ellidokuz
Milletin ağzında sakız
Çiğneniyor bizim Ali.

Dün memurdu bugün amir
Hiç kimseye vermez emir
Geçti devran döndü devir
Ağa oldu bizim Ali.
Bakmayın siz soyadına
Uzun değil biraz kısa
Varsan gitsen kapısına
Boş çevirmez bizim Ali

Ne gelse başına diyor ki hep Allah’tan
İyisine amenna da kötüsü de kullardan
Geçilmesi zor dikenli yollardan
Aldırmadan yürür gider bizim Ali

Gide gele yol ey eyledi
bankayı
Ortak etti kendisine kankayı
Kurtarır mı Seyfettin’den yakayı
Allah vekil gidiyor bizim Ali

Arsa aldı bahçe aldı bağ aldı
Vardı gitti bir ucu kabaktepeye dayandı
Ha gayret et salavana az kaldı
Fren tutmaz oldu bizim Ali

Yürümedi kader gülmedi talih
Üst başında postacı, altında polo Salih
Bunuda düştü kaydına tarih
Sattı gitti arsayı bizim Ali

Edesi var adı fıstık
Biri Memet biri Mıstık
Uslanmadı gitti artık
Süzülüyor bizim Ali

Ortağının adı Ömer
Here söver heçe söve
Yatar kalkar onu över
Bu ne iştir biizm Ali?

Cigarası marlbora,favorisi patlıcan
Basmadığı yerde varıp ona soracan
Karşısına bir cigara yakacan
Vallah susmaz artık bizim Ali

Bir oğlu var birde orgu
Bitmez oldu sual sorgu
Damdıracıya çıktı ad
Müzisyen oldu bizim Ali

Gururludur eğmez boyun kimseye
İşi zordur garibin Allah
yardım eyleye
Vermedi Mabud Mahmut neyleye
Misaline benzer bizim Ali

Kimseyle yoktur derdi
Hariçtendir Mehmet,Şevki
Mesleğine gönül verdi
Çalışkandır bizim Ali

Hayatında yoktur rahat
İçer çayı bayat bayat
Hobisidir seyehat
Gezer durur bizim Ali

Amirini hiç tınlamaz
Bildiğinden geri kalmaz
Kimseye eyvallahı olamaz
İnatçıdır bizim Ali

Akıl ermez işlerine
Fırça vurmaz dişlerine
Tomar tomar fişlerine
Bakar durur bizim Ali

Müzik dinlemeyi sever
Bazen Sezen,bazen Dilber
Dalıp uzaklara gider
Çıkarmola bizim Ali

Sağında Selahattin,solunda Kasım
Laf dinlermi düşman hasım
Azıcık aşım ağrısız başım
Demez oldu bizim Ali

Der Kasımî dinle bizi
Yaban atma doğru sözü
Kardeşliktir bunun özü
Küsme ha bizim Ali.
 

Kasım Bağcı

dodurgabeyi.tr.gg
 
Facebook beğen
 
DODURGA BELDESİ
 
İlçe [değiştir]
Dodurga - Çorum ilinin ilçesi,

Diğer (kasba, köy, mahalleler) [değiştir]
Dodurga - Ankara ili Yenimahalle ilçesinin köyü/mahallesi (2008),
Dodurga - Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesinin köyü,
Dodurga (Hacıömerler) - Balıkesir ili Dursunbey ilçesinin köyü,
Dodurga - Bartın ili Ulus ilçesinin köyü
Yeni Dodurga - Bilecik ili Bozüyük ilçesinin köyü,
Dodurga - Bilecik ili Bozüyük ilçesinin Kasabası/Nahiye Merkezi
Dodurga - Bolu ilinin merkez köyü/mahallesi (2008),
Dodurga - Bolu ili Mudurnu ilçesinin köyü
Dodurga - Çankırı ili Çerkeş ilçesinin köyü
Dodurga - Çankırı ili Orta ilçesinin Kasabası,
Dodurgalar - Denizli ili Acıpayam ilçesinin Kasabası,
Dodurga - Muğla ili Fethiye ilçesinin köyü
Dodurga - Sinop ili Boyabat ilçesinin köyü Dodurga Barajı

Tödürge - Sivas ili Zara ilçesinin köyü, Tödürge Gölü

Dodurga - Tokat ilinin köyü
0507 8179799_ Ali Beylerbeyi
 
DODURGA TARİHİ:



Dodurganın Tarihi
Orta Asyadan gelen Türk kavimlerin Oğuz Boyunu teşkil eden oymakları arasında yine Büyük Türk Hakanı olan Oğuz Kağan’ın Nizam-ül Mülk yani dünya nizamının mülki idaresini ele geçirmek için altı oğlunu görevlendirdiği hüküm yer alır. Bunları iki kola ayırmıştır. Bunlar Üçoklar ve Bozoklardır, ayrıca bu iki kolun mensup olduğu ve aynı zamanda Oğuz Kağan’ın evlatları olarak varsayılan kişilerde ikiye ayrılır bunlar Denizhan, Dağhan ve Gökhan Üçoklar koluna, Yıldızhan, Ayhan ve Günhan ise Bozoklar koluna mensupturlar. Beldemiz kısaca Oğuzların Bozoklar kolunun Ayhan sancağına teşekkül eden Dodurga oymağına mensuptur. Tarihi Osmanlı ve Selçuklu yazıtlarında hatta Moğolların Anadoluyu istilasını kaleme alan Çin’in tarihi kaynaklarında da yer alan hatta Türk tarihçilerinde desteklediği bu teoridir. Beldemizin ismi Toturga, Totruga isimlerinin gelişmesiyle mükerrer olmuş sonuç itibariyle bugünkü halini almıştır. Dodurga kelimesinin menşei ise Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-ü Lügat-it Türk” isimli eserinde Dudriaga olduğu görülmektedir. Kaşgarlıya göre bugünkü Çankırı yöresinin bulunduğu coğrafyada Dodurga beldesine verilen isim Osmanlı Padişahı II.Murad’ın hüküm sürdüğü 1451,1452 yıllarında kadı vekilliği yapmakta olan ve ulema adledilen Dudri ağa yada Bedri ağa isimli kişinin adından gelmiş olabileceği bahsedilmektedir. Yine bununla ilgili olarak ünlü Florensalı seyyah Pegalotti “La Pratica Della Mercatura” isimli eserinde Anadolu beyliklerinde olan iştiraklerinde bir Dudri Ağa’dan bahsetmektedir. Fakat Pegalotti’nin bahsettiği kişinin meskun bulunduğu coğrafi konum Kaşgarlı’nınkiyle bağdaşmamaktadır. Pegalotti’nin iki teorisi bulunmaktadır bunlardan ilki Dudri ağa’nın bugünkü Çankırı bölgesinde 1400’lü yıllarda yaşamış bir bilgin olması, ikinci teorisi ise Dudriağa olarak bilinen bir bölgenin bugünkü Sivas il sınırları içinde yer alan bir yöre adı olduğudur. Fakat tüm bu teorilere rağmen tarihçi ve birçok araştırmacının Çankırı ilinin Dodurga beldesinin ismi teşekkülünü Oğuzlardan aldığını varsaymaktadır. Bu olgu daha kuvvetlidir, çünkü büyük tarihi kaynak olarak bilinen Oğuzların Oğuzname isimli resmi belgesine göre Oğuz boy ve kolların ismi Oymakların ismi Selçukluların Anadolu’ya yerleşmesinden sonra yurt edindikleri bölgeler her oymak kendi adını vermiştir. Dolayısıyla tarihi süreçte göçebe olarak hayatlarını idame ettiren bu oymaklar çadır hayatından yerleşik hayata geçtiklerinde dolayısıyla Dodurga imside burada meskun bulunan oymağın ismi olması sebebiyle yerleşik düzende bölgenin ismi haline gelmiştir. Bunun yanı sıra Dodurga ismini taşıyan bugün çeşitli illerde 24 belde bulunmaktadır. Ayrıca 1520 ve 1566 yılları arasında hüküm sürmüş olan Kanuni Sultan Süleyman devrinde Dodurga Beldemiz Ankara’da bulunan Haymana sancağına bağlıydı fakat o devirde belde değil oymak olarak adlandırılmaktaydı. Yine bunlara ek olarak Türkolog olan İsveçli A.Vamberyan Anadolu oymaklarıyla ilgili bir liste hazırlamış bu listeye göre Dodurga beldemizin ismi Dodoung olarak yer almış yine o dönemlerde konsolosluk görevini yürüten General Petruseviç’in arşivlerinde de beldemizin ismi Doudougah olarak yer almıştır. Petruseviç’e göre Ankara’da meskun bulunan Gökmene sancağının en büyük nüfusa sahip Doudougah oymağıydı. (Dodurga hem Ankara’ya bağlı hem Haymana hem Gökmene sancaklarında bulunmaktaydı.) Petruseviç’e göre bu oymak 1880 yıllarında 4000 vergi nüfusuna sahipti. Ancak 4000 kişiyle adledilen Dodurga oymağının sadece beldemizle sınırlı olmadığı Ankara çevresinde bağlı diğer oymaklarında mensup olduğu bir teşekkül olduğu sanılmaktadır.
Dodurganın Damgası
Oğuz soyuna mensup 24 Oğuz boyunun ayrı ayrı damgaları bulunmaktaydı. Bugün nasıl ki her devlet dairesinin bir resmi mührü var ise Oğuzlarda da her boyun bir resmi mührü vardır. Dodurga beldemizin de Oğuzun yirmi dört boyundan birini teşkil etmesi sebebiyle bir mührü bulunmaktadır. (Bu mühür yukarıda verilmiştir.) Dodurganın mührü bir çok tarihçi tarafından değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bugün tarihçilerce geçerli ve doğru kabul edilen aşağıda belirttiğimiz Kartal resmini andıran kafa ve kanat kısmının ima edildiği figürdür. Zaten Dodurga oymağının işaretide Kartal olarak adlandırılan kuş simgesidir.

Bu damgalar Selçuklu ve Osmanlı hanedanlıklarında resmi idarelerde kullanılır, kadı ve oymak beylerinin halkı yönlendirmeleri ve resmi yazıt tespitlerinde bu mühürler kullanıldığı söylenmektedir. Hatta bu mühürlerin benzerlerini Osmanlı padişahları ve devlet erkanına mensup kişilerde kullanmaktaydı.

Dodurganın İşareti
Dodurga oymağı aslında Türkî coğrafyanın bir çok yerine dağılmıştır. Bu oymaklar günümüz itibariyle siyasi, iktisadi ve kültürel anlamda birbirlerinden kopmuştur. Ancak tarihinde tarihinde değişmez bir parçası olan amblemini yani işaretini kaybetmemiştir. Buna en yakın örnek olarak bizde Dodurga oymanğının işareti olan Kartal figürünü Dodurganın Sesi isimli dergimizin amblemi olarak kullanmaktayız. Bunun yanı sıra Sivasın Dodurga mezrasındaki halk, Tokat’ın Turhal ilçesine bağlı Dodurga yaylasındaki köylüler, Amasya’nın Sarı Kurşun köyündeki Dodurga oymağına mensup birkaç aileden teşekkül olan halk, Tarsus bölgesinde yaşayan ve bugün Varsak Türkmenleri olarak adlandırılan Türkmen beylerinin mensup olduğu Dodurga oymağına dahil bütün beyliklerin hemen hemen hepsi Kartal figürünü kendi işaretleri kabul etmektedirler.
Değerli hemşehrilerimiz ; Dodurga beldemizle ilgili her şeyi güzümüzün yettiğince sizlere aktaracağız lakin bu çalışmalarda büyük çabalar sarf edilmektedir. Sizlerin desteğiyle birlikte bu güçlüklerin üstesinden geleceğimize inanmaktayız. Bu nedenle destek, öneri, özeleştirilerinizi bekliyoruz.

Dodurga Kelimesinin Anlamı
Dodurga kelimesini bugün kime sorsanız beldemizin adından ibaret olduğunu ifade edecektir. Fakat Dodurga kelimesi şayet Oğuz’un 24 boyunun Dodurga oymağının mensubiyetindeyse bir çoğumuzun bildiği gibi belde ismini oluşturmaktadır. Ancak Oğuznameye göre her oymağın bir adı ve bu adın bir anlamı ayrıca her oymağın bir işareti, damgası ve sayısı bulunmaktadır. Dodurga kelimesinin anlamıda bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı kayıtları, Selçuklu arşivleri ve Türk Tarihi araştırıldığında ortak sonuç olarak Oğuz kaynaklarının nitelendirdiği anlam ortaya çıkmaktadır. Bu anlam şudur ki Dodurga demek; Ülke alan, zapt eden, Yurt tutan anlamını taşımaktadır. Tarihi kaynaklar irdelendiğinde 1040 yılında başlayan Selçuklu hanedanlığının kurulma aşamasındaki yıllarda büyük bir payeye sahip olmuşlardır. Bunun yanı sıra yine Anadolu Selçuklularının hüküm sürdüğü 1077-1308 yılları arasında Dodurga oymağı bugünün tabiriyle süvari öncü birlik olmuştur. Bu nedenle Dodurga’nın anlamı Ülke alan, Yurt edinen olarak tarihteki yerini almıştır.


 

 
Bugün 39 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol