ŞİİR,EDEB:




 

Ya Hu Edep

Yetmez su hava toprak ateş
Ya Hu edep illa ki edep
Çamuru pişirmeden güneş
Ya Hu edep illa ki edep


Dil ile hayvanı bağlasan
Göz ile yürekler dağlasan
Öz ile özünden çağlasan
Ya Hu edep illa ki edep


Güneşe baksan yüzü solsa
Asanı atsan yılan olsa
Deryalar avucuna dolsa
Ya Hu edep illa ki edep


Oturup Nebilerle yesen
Sen olsan gönüllerde esen
Bir olup enel-Hak' ta desen
Ya Hu edep illa ki edep


Şeytanın kast etsin dalaşsın
Varsın dört yanını dolaşsın
Anka olup dağları aşsın
Ya Hu edep illa ki edep


El uzatıp aya dokunsan
Şems'e giden yoluda bulsan
Yetmez İhsan kamilde olsan
Ya Hu edep illa ki edep
 
 
 
 
 

İhsan Ertem






 


 

 Edep

 
Edeptir insanın en güzel süsü,
Hikmetle dolmalı kişinin göğsü,
Manada yoğunlaşıp yükselmeli özü,
Hakkı yansıtmalı açık olmalı kalp gözü.

Edeple oturup edeple kalkmalı kişi,
Saygı duymalı herkese, kolay tutmalı işi,
Darıltmamalı dostu, hoş tutmalı kardeşi,
Edeple oturup edeple kalkmalı olgun kişi.

Faziletleriyle anlaşılır insanın değeri,
Yükselir makamı yükselir asıl yeri,
Böyle verdi haber nebiler serveri,
Görmeli insan bu gerçek cevheri.

Edeptir terbiyenin diğer adı,
Sevgi ve saygıyla olur hayatın tadı
Ana bağrına basar, doğurduğu evladı,
Vefasız insanın duyulur sonunda feryadı.

Edep için var oldu ezelde, asıl insanlık,
Hayasız insanların olur, sonu karanlık,
Geçici hisler ve hevesler bize anlık,
Baki değil dünyadaki insana sultanlık.

Sınırlarını tanımak demektir, edep,
Yoksa helakımıza olur sebep,
Bütün alemler bu mihval üzeredir hep,
Halikını tanır, hem de itat eder kelp.

Haddini biliyor büyük küçük cisimler,
Hem üzerinde yansıyor ilahi isimler,
İnsalığa bir derstir, bütün mevsimler,
Helak olup gitti tarihte hep,
Haddini tecavüz eden azgın kesimler.

İbrahim YAŞAR
30.12.2010 Yıldırım/Bursa
 

i

 

 

Edep Yâ Hû!

Hâl perîşan, devir şerde...
Makbûl niyâz, edep Yâ Hû!
Mahvolmadan kul mahşerde,
Fermânı yaz, edep Yâ Hû!

Lütfeyle Hakk şânın yüce;
“Ol” de yeter, sönsün gece.

Hapsolduk âh, dört duvarda.
Hayâ fakir, nefis varda...
Cümle koşar bu kulvarda;
Yok imtiyaz, edep Yâ Hû!

Sırat köprü, kıldan ince;
Defterde suç hece hece...

Ömür yolu birkaç kadem,
Âhiretin sonsuz mâdem...
Yak aşkınla, muhtaç âdem;
Dünya ayaz, edep Yâ Hû!

Zaman mâlûm, gayb bilmece;
Mağfiret kıl, ahvâl nice...

Harb edelim, îman silah;
Nefsi yenen bulur salâh.
Gülbaz kulun, ister ıslah.
Kefen beyaz, edep Yâ Hû!

Varlığında âlem cüce,
Dâim edep lâzım önce.
 
 
 
 
 
 

Uğur Benek




 

Edep Kaçkını

Ne adaba uyar, ne yasak dinler,
Utanmayı bilmez edep kaçkını.
Can, mal, makam için ney gibi inler,
Utanmayı bilmez edep kaçkını...

Örf, âdeti çiğner doğrudan sapar,
Çirkin sözler söyler, berbat iş yapar,
İltifat görmezse kıyamet kopar,
Utanmayı bilmez edep kaçkını...

Fena âleminin beleş parkında,
Keşfetmiş parayı, gücün farkında,
Dişliler kırılmış hayâ çarkında,
Utanmayı bilmez edep kaçkını...

Bütün bir maziyi karalar, siler,
Korkusuzlar özgür olmasın diler,
Vicdanı, cüzdanı güngörmez kiler,
Utanmayı bilmez edep kaçkını...

Şeytanın ücretli kalem memuru,
Riyaya bulanmış bozuk hamuru,
On parmağı hile, çalar çamuru,
Utanmayı bilmez edep kaçkını...

Yalan tezgâhında hep maval dokur,
Pazarlık da yapar, meydan da okur,
Derecesi dersen alçaktan çukur,
Utanmayı bilmez edep kaçkını...
 

Özcan İşler





 

Edep yahu!

Utanma, arlanma ayarın yok mu?
Edep yahu, insan mısın sen sahi?
Tüküren, üzdüren, güldüren hep sen
Her kılıkta dahi, kaç yüz var sahi...

Şöhrette, refahta, her tür hilede,
Kahkahana bile para filede,
Dünya özetisin şer yar illede,
Sanır gibi baki, yaşarsın sahi...

Cehennem ehline
dünya cennettir! 
İmanı paradır, yalanı tattır,
Dili on numara, haram afiyettir,
Edep yahu, insan mısın sen sahi?
 
 
 

Safet Kuramaz






 

Edep Yâ Hu

Dili söyler doğruyu,amel etmez şaşarsa
Kendini bilmeyenler,eğer haddin aşarsa
Daldan dala konarak, her yanlışa koşarsa
Edep Yâ Hu diyecek birini arıyorum.

Cahil bilmez maziyi, kendin âlim sanırsa
Kırk doğruyu görmezde,bir yanlışa kanarsa
Davam için deyipte nefsi için yanarsa
Edep Yâ Hu diyecek birini arıyorum.

Dostlarla yarenliği,eğer erdem saymazsa
Küfre kulak tıkayıp,hakikati duymazsa
Hataların farkına,varıp bundan caymazsa
Edep Yâ Hu diyecek birini arıyorum..

Söz söyleyip sözünden,döneklikte ehilse
Mert e karşı direnip,,namerde de eğilse
Üst üste gelen hata, masumane değilse
Edep Yâ Hu diyecek birini arıyorum..

Güven esas değil de,şüphe ile bakarsan
Dost meclisine girip, binbir fitne sokarsan
Abdestin tutamayıp, her demde de kokarsan
Edep Yâ Hu diyecek birini arıyorum.

Güzeli görmek için,eğer güzel bakmaz sa
Gönlünde yanan ateş, önce öze akmaz sa
Yaratan da sabır da, bitip onu yakmaz sa
Edep Yâ Hu diyecek birini arıyorum.

(19 /02 /2004 Ankara)
 

İsmail Tıkıroğlu




 

Edep haya kalmadı

“Doğru söyleme usta yedi köyden kovarlar”
Meydanlarda adam gibi adamlar kalmadı
Üç kuruş menfaate takla atar insanlar
Vicdanlar hepten soldu edep haya kalmadı

Zamane nemrutları firavunu aratır
Eline mühür alan yüce dağlar yaratır
Menfaati var ise suratını boyatır
Pıyasa dönme doldu edep haya kalmadı

“Susan diller şeytandır haksızlık karşısında”
Çok bağıran bilin ki; suçluluk telaşında
“Hatır için şey yiyen” insanlar arasında
Tencere kapak buldu edep haya kalmadı

“Yağcılık yalakalık” itibarda ileri
“Her dudağa yanaktır” bu tiplerin işleri
“Neme lazım” diyerek geçirirler günleri
Her zaman onlar güldü edep haya kalmadı

Duygular esir olmuş adab çıkmıyor öne
Çoğu fırıldak oldu dönerek her bir yöne
Suçluyu aramayın onlar bulurlar yine
İnsanlık çoktan öldü edep haya kalmadı
 

İhsan Şahin





 

Edep YAHÛ

İnsanları insan yapan,
Akıl,ilim,edep yahu.
Hayvanlardan üstün tutan,
Akıl,ilim,edep yahu.

Gerek uzak,gerek yakın,
Her tarafa dönüp bakın,
Sağlam yere iyi takın,
Akıl,ilim,edep yahu.

Cemadat’a,nebatat’a,
Hayvanat’a.insan at’a,
Şu yazılmış her sanata,
Akıl ilim,edep yahu.

Hem afakta,hem enfüs de,
Mesaj verir türlü seste,
Gönüldeki,bitmez beste,
Akıl,ilim,edep yahu.

Muhammed’in mayası ya,
Benimserim doyasıya,
Hassas nükte burası ya,
Akıl,ilim,edep yahu.

Benim deme,bende bensiz,
Senin deme,sende sensiz,
Nasıl anlar bunu “densiz”
Akıl,ilim,edep yahu.

Demedik mi “evet YÂ HÛ”
Sebeplere sebep “”YÂ HÛ”
Yaralıyım,medet “YÂ HÛ”
Akıl ilim,edep Yâ HÛ”

18.06.1997
 
 
 
 
 

Mustafa Yaralı







 

 

Edep Ya Huuu! ! !

Şaştı beşer rotayı, oldu çoğu bir nadan!
Ne inanç var ne edep, şirazeyi aşıyor!
Çağdaş(!) olmak uğruna; ilkelleşir durmadan!
Mevlasını terk edip, belasına koşuyor!

Hiç durmadan türüyor; yeni moda ilahlar(!)
Ya şarkıdır ya şiir; ellerinde silahlar!
Giyiyorlar başlara; aktör işi külahlar!
Vahye dönüp sırtını, felsefeyle coşuyor(!)

Tanrı imiş(!) kimisi, kimiside tanrıça(!)
Bu makam ve mevkii, aldı acep o kaça(!)
Biçemedim bir ceza; ben lanetlik bu suça!
Bir şairlik uğruna; od içine düşüyor!

Bazıları şiirle; utanmadan seks yapar!
Safi masum zihinler; siteden virüs kapar!
On üçünde çocuklar, fuhuş yoluna sapar!
“Tam özgürlük”(!) diyerek; tam sapıkça yaşıyor!

Reklâm eder bazısı; mezhep dışı görüşü!
Alet eder sahtekâr; görüşüne her işi!
Bir münekkit görünce; kırar hemen kirişi!
Şifa bulmuş yarayı! On tırnakla kaşıyor!

Ne ölçü var ne kıstas, ne gelirse sallıyor!
Binmiş benlik atına, zırvaları pulluyor(!)
Destek olan itleri; on puanla yallıyor!
Olmayınca bir ikaz, tam haddini aşıyor!

Kenarlarda suspuslar; ehl-i namus şairler!
İsyan eder onlara; yazdıkları şiirler!
Vicdanını kanatır; ruhlardaki şuurlar!
Mülâyemet(!) etmekle, güya dini yaşıyor(!)

Nerde Hassan sabit’im? nerde şanlı Revaha?
Bir müddetçik gelsinler, selam söylen ervah’a!
İhtiyaç var sitede; durum malum ALLAH’A!
Bu acaib duruma; ehl-i sema şaşıyor!

Kalpler senin elinde; şuur bahşet onlara!
Ruhlar güruh olmuşlar, hayat lütfet canlara!
Heyecan-ı cihad ver; şu uyuşmuş kanlara!
Hikmetine uygunsa? Islah sana düşüyor!


11.07.2007-Cihat Şahin





dodurgabeyi.tr.gg
 
Facebook beğen
 
DODURGA BELDESİ
 
İlçe [değiştir]
Dodurga - Çorum ilinin ilçesi,

Diğer (kasba, köy, mahalleler) [değiştir]
Dodurga - Ankara ili Yenimahalle ilçesinin köyü/mahallesi (2008),
Dodurga - Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesinin köyü,
Dodurga (Hacıömerler) - Balıkesir ili Dursunbey ilçesinin köyü,
Dodurga - Bartın ili Ulus ilçesinin köyü
Yeni Dodurga - Bilecik ili Bozüyük ilçesinin köyü,
Dodurga - Bilecik ili Bozüyük ilçesinin Kasabası/Nahiye Merkezi
Dodurga - Bolu ilinin merkez köyü/mahallesi (2008),
Dodurga - Bolu ili Mudurnu ilçesinin köyü
Dodurga - Çankırı ili Çerkeş ilçesinin köyü
Dodurga - Çankırı ili Orta ilçesinin Kasabası,
Dodurgalar - Denizli ili Acıpayam ilçesinin Kasabası,
Dodurga - Muğla ili Fethiye ilçesinin köyü
Dodurga - Sinop ili Boyabat ilçesinin köyü Dodurga Barajı

Tödürge - Sivas ili Zara ilçesinin köyü, Tödürge Gölü

Dodurga - Tokat ilinin köyü
0507 8179799_ Ali Beylerbeyi
 
DODURGA TARİHİ:



Dodurganın Tarihi
Orta Asyadan gelen Türk kavimlerin Oğuz Boyunu teşkil eden oymakları arasında yine Büyük Türk Hakanı olan Oğuz Kağan’ın Nizam-ül Mülk yani dünya nizamının mülki idaresini ele geçirmek için altı oğlunu görevlendirdiği hüküm yer alır. Bunları iki kola ayırmıştır. Bunlar Üçoklar ve Bozoklardır, ayrıca bu iki kolun mensup olduğu ve aynı zamanda Oğuz Kağan’ın evlatları olarak varsayılan kişilerde ikiye ayrılır bunlar Denizhan, Dağhan ve Gökhan Üçoklar koluna, Yıldızhan, Ayhan ve Günhan ise Bozoklar koluna mensupturlar. Beldemiz kısaca Oğuzların Bozoklar kolunun Ayhan sancağına teşekkül eden Dodurga oymağına mensuptur. Tarihi Osmanlı ve Selçuklu yazıtlarında hatta Moğolların Anadoluyu istilasını kaleme alan Çin’in tarihi kaynaklarında da yer alan hatta Türk tarihçilerinde desteklediği bu teoridir. Beldemizin ismi Toturga, Totruga isimlerinin gelişmesiyle mükerrer olmuş sonuç itibariyle bugünkü halini almıştır. Dodurga kelimesinin menşei ise Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-ü Lügat-it Türk” isimli eserinde Dudriaga olduğu görülmektedir. Kaşgarlıya göre bugünkü Çankırı yöresinin bulunduğu coğrafyada Dodurga beldesine verilen isim Osmanlı Padişahı II.Murad’ın hüküm sürdüğü 1451,1452 yıllarında kadı vekilliği yapmakta olan ve ulema adledilen Dudri ağa yada Bedri ağa isimli kişinin adından gelmiş olabileceği bahsedilmektedir. Yine bununla ilgili olarak ünlü Florensalı seyyah Pegalotti “La Pratica Della Mercatura” isimli eserinde Anadolu beyliklerinde olan iştiraklerinde bir Dudri Ağa’dan bahsetmektedir. Fakat Pegalotti’nin bahsettiği kişinin meskun bulunduğu coğrafi konum Kaşgarlı’nınkiyle bağdaşmamaktadır. Pegalotti’nin iki teorisi bulunmaktadır bunlardan ilki Dudri ağa’nın bugünkü Çankırı bölgesinde 1400’lü yıllarda yaşamış bir bilgin olması, ikinci teorisi ise Dudriağa olarak bilinen bir bölgenin bugünkü Sivas il sınırları içinde yer alan bir yöre adı olduğudur. Fakat tüm bu teorilere rağmen tarihçi ve birçok araştırmacının Çankırı ilinin Dodurga beldesinin ismi teşekkülünü Oğuzlardan aldığını varsaymaktadır. Bu olgu daha kuvvetlidir, çünkü büyük tarihi kaynak olarak bilinen Oğuzların Oğuzname isimli resmi belgesine göre Oğuz boy ve kolların ismi Oymakların ismi Selçukluların Anadolu’ya yerleşmesinden sonra yurt edindikleri bölgeler her oymak kendi adını vermiştir. Dolayısıyla tarihi süreçte göçebe olarak hayatlarını idame ettiren bu oymaklar çadır hayatından yerleşik hayata geçtiklerinde dolayısıyla Dodurga imside burada meskun bulunan oymağın ismi olması sebebiyle yerleşik düzende bölgenin ismi haline gelmiştir. Bunun yanı sıra Dodurga ismini taşıyan bugün çeşitli illerde 24 belde bulunmaktadır. Ayrıca 1520 ve 1566 yılları arasında hüküm sürmüş olan Kanuni Sultan Süleyman devrinde Dodurga Beldemiz Ankara’da bulunan Haymana sancağına bağlıydı fakat o devirde belde değil oymak olarak adlandırılmaktaydı. Yine bunlara ek olarak Türkolog olan İsveçli A.Vamberyan Anadolu oymaklarıyla ilgili bir liste hazırlamış bu listeye göre Dodurga beldemizin ismi Dodoung olarak yer almış yine o dönemlerde konsolosluk görevini yürüten General Petruseviç’in arşivlerinde de beldemizin ismi Doudougah olarak yer almıştır. Petruseviç’e göre Ankara’da meskun bulunan Gökmene sancağının en büyük nüfusa sahip Doudougah oymağıydı. (Dodurga hem Ankara’ya bağlı hem Haymana hem Gökmene sancaklarında bulunmaktaydı.) Petruseviç’e göre bu oymak 1880 yıllarında 4000 vergi nüfusuna sahipti. Ancak 4000 kişiyle adledilen Dodurga oymağının sadece beldemizle sınırlı olmadığı Ankara çevresinde bağlı diğer oymaklarında mensup olduğu bir teşekkül olduğu sanılmaktadır.
Dodurganın Damgası
Oğuz soyuna mensup 24 Oğuz boyunun ayrı ayrı damgaları bulunmaktaydı. Bugün nasıl ki her devlet dairesinin bir resmi mührü var ise Oğuzlarda da her boyun bir resmi mührü vardır. Dodurga beldemizin de Oğuzun yirmi dört boyundan birini teşkil etmesi sebebiyle bir mührü bulunmaktadır. (Bu mühür yukarıda verilmiştir.) Dodurganın mührü bir çok tarihçi tarafından değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bugün tarihçilerce geçerli ve doğru kabul edilen aşağıda belirttiğimiz Kartal resmini andıran kafa ve kanat kısmının ima edildiği figürdür. Zaten Dodurga oymağının işaretide Kartal olarak adlandırılan kuş simgesidir.

Bu damgalar Selçuklu ve Osmanlı hanedanlıklarında resmi idarelerde kullanılır, kadı ve oymak beylerinin halkı yönlendirmeleri ve resmi yazıt tespitlerinde bu mühürler kullanıldığı söylenmektedir. Hatta bu mühürlerin benzerlerini Osmanlı padişahları ve devlet erkanına mensup kişilerde kullanmaktaydı.

Dodurganın İşareti
Dodurga oymağı aslında Türkî coğrafyanın bir çok yerine dağılmıştır. Bu oymaklar günümüz itibariyle siyasi, iktisadi ve kültürel anlamda birbirlerinden kopmuştur. Ancak tarihinde tarihinde değişmez bir parçası olan amblemini yani işaretini kaybetmemiştir. Buna en yakın örnek olarak bizde Dodurga oymanğının işareti olan Kartal figürünü Dodurganın Sesi isimli dergimizin amblemi olarak kullanmaktayız. Bunun yanı sıra Sivasın Dodurga mezrasındaki halk, Tokat’ın Turhal ilçesine bağlı Dodurga yaylasındaki köylüler, Amasya’nın Sarı Kurşun köyündeki Dodurga oymağına mensup birkaç aileden teşekkül olan halk, Tarsus bölgesinde yaşayan ve bugün Varsak Türkmenleri olarak adlandırılan Türkmen beylerinin mensup olduğu Dodurga oymağına dahil bütün beyliklerin hemen hemen hepsi Kartal figürünü kendi işaretleri kabul etmektedirler.
Değerli hemşehrilerimiz ; Dodurga beldemizle ilgili her şeyi güzümüzün yettiğince sizlere aktaracağız lakin bu çalışmalarda büyük çabalar sarf edilmektedir. Sizlerin desteğiyle birlikte bu güçlüklerin üstesinden geleceğimize inanmaktayız. Bu nedenle destek, öneri, özeleştirilerinizi bekliyoruz.

Dodurga Kelimesinin Anlamı
Dodurga kelimesini bugün kime sorsanız beldemizin adından ibaret olduğunu ifade edecektir. Fakat Dodurga kelimesi şayet Oğuz’un 24 boyunun Dodurga oymağının mensubiyetindeyse bir çoğumuzun bildiği gibi belde ismini oluşturmaktadır. Ancak Oğuznameye göre her oymağın bir adı ve bu adın bir anlamı ayrıca her oymağın bir işareti, damgası ve sayısı bulunmaktadır. Dodurga kelimesinin anlamıda bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı kayıtları, Selçuklu arşivleri ve Türk Tarihi araştırıldığında ortak sonuç olarak Oğuz kaynaklarının nitelendirdiği anlam ortaya çıkmaktadır. Bu anlam şudur ki Dodurga demek; Ülke alan, zapt eden, Yurt tutan anlamını taşımaktadır. Tarihi kaynaklar irdelendiğinde 1040 yılında başlayan Selçuklu hanedanlığının kurulma aşamasındaki yıllarda büyük bir payeye sahip olmuşlardır. Bunun yanı sıra yine Anadolu Selçuklularının hüküm sürdüğü 1077-1308 yılları arasında Dodurga oymağı bugünün tabiriyle süvari öncü birlik olmuştur. Bu nedenle Dodurga’nın anlamı Ülke alan, Yurt edinen olarak tarihteki yerini almıştır.


 

 
Bugün 26 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol