ŞİİR,KORKUVEUMUT:

 

Artık Korkmuyorum

Yıllarca uğraşıp durdum,
Sonunda sen benim oldun,
Ama içimde hep bir korku vardı,
Birgün kaybedersem seni diye.
Sana birşeyler öğrettim belki,
Ama bende senden çok şey öğrendim,
Durmadan yılmadan,
Hep korkularımı boşa çıkardın.
İşte yine aynı şeyi yaptın,
Korkularımla seni üzerken,
Sen korkularımı yine yendin.
Korku dağları deler diyorlar,
Ama sen korkularımı deldin.
Artık Korkmuyorum,
Çünkü sen korkularımı yendin,
Ne yaptıysam korku belasına,
Üzdüysem korku belasına,
Artık korkmuyorum,
Çünkü sen korkularımı yendin.
 
 
 
 
 

Mehmet Ali Yenidünya

 

 

Cehennem korku ve dehşet yeridir

Cehenneme gitmemek için çalış,
Cehennem korku ve dehşet yeridir.
Gideceksen ateşe şimdi alış,
Cehennem korku ve dehşet yeridir.

Yakandan
tutar hor görme hakiri,
Cehennem tutmaz orda fakiri.
Kafirin yeri cehennem çukuru,
Cehennem korku ve dehşet yeridir.

Cehennem odunu insanla kordur,
Cehennemde ızdırap çekmek zordur.
Cehennem ateşinde azap vardır,
Cehennem korku ve dehşet yeridir.

Sıratın üstünde Burağa bindir,
Sevdiğin kulları oradan döndür.
İçinde ateşi imanla söndür,
Cehennem korku ve dehşet yeridir.

Yusuf biz cennete gidip varalım,
Cennet bağının gülünü derelim.
Gelin cehennemden uzak duralım,
Cehennem korku ve dehşet yeridir.
 
 
 

Yusuf Tuna


 

Mümine korku yok kabirde

Mümin kul veda ederken dünyaya,
Güneş gibi melek gelir yanına,
Cennetten gelen kefenle,kokuyla,
Mümine korku yok, inan kabirde.
* * *
Otururlar yanında tam karşısında,
Azrail a.s. oturur baş ucuna,
Ey nefis çık o bedenden der ona,
Mümine korku yok, inan kabirde.
* * *
Ruh çıkar bedenden,damlar su gibi,
Melekler süsler,bir anda nur gibi,
Saçılır güzel kokuların tümü,
Mümine korku yok, inan kabirde.
* * *
Getirirler son dünya semasına,
Melekler teşyi eder kat,kat sema,
Giydirirler ruhu geri bedene,
Mümine korku yok, inan kabirde.
* * *
Kabirde gelir iki melek ona,
Kolayca cevap verir suallere,
Bir ses gelir:Kulum doğrudur diye,
Mümine korku yok,inan kabirde.
* * *
Bir yatak serin cennetten ona,
Cennet libasını da giydirin ona,
Bir kapı açılsın cennetten kabre,
Mümine korku yok,inan kabirde.
* * *
Genişler kabri gözü gördüğünce,
Salihler gelir,amelinim diye,
Duası artık,kıyamet kopsun diye,
Mümine korku yok,inan kabirde.

15.02.2012-Kırıkkale
 

Hidayet Doğan


 

Korkularım

Sabah doğan güneşte,akşam batan umutta,
İyilik yaptığımda ruhumu saran mutlulukta,
İşlediğim her günahta duyduğum pişmanlıkta,
İçimde bir korku var,ALLAH KORKUSU.

Sabah doğan güneşte,akşam batan umutta,
Aklımı kemiren yaşam denen soruda,
Issız yolda yürürken,düşünürken yağmur altında,
İçimi kemiren korku,AHRET KORKUSU.

Malıyla,mülküyle yalan olan şu dünyada,
Hep gerçekmiş sanıp,umutla yaşadığımız rüyada,
Yağmurda kokan toprak kokusunda,
İçimi saran korku,ÖLÜM KORKUSU.....
 

Güven Kırma



 

 

**Korku Bulutlarından Kurtulda Gel

Yaşanmaz bir hal almış hayatın
Gelen vurmuş giden vurmuş kara bahtın
Elinden tutan kimse yok hep yalnızsın
Korku bulutlarından sıyrıl da gel

Umudu kesecekken bulutların arasından
Bir ışık süzüldü arın artık korkularından
Seninde elinden bir tutanın var candan
Korku bulutlarından sıyrıl da gel

İşte tattın en sonunda coşku dolu huzuru
Yüzünde güller hatırladın
kadın olduğunu
Derin bir oh çek artık yakaladın mutluluğu
Korku bulutlarından sıyrıl da gel
 

Bayram Erol

 

Benim Günahlarım..

Issız karanlık yoldan geçerken,
Bir korku duyar ya insan bazen,
Şarkı söylersin yatışsın dersin,
Resme bakarsın eski bir fotoğrafa.

Aniden bir
ses duyarsın o sanırsın,
Özledim dersin sesin geldiği yerden,
Heyecan sarar, korku titrersin,
Ona koşarsın biz neden ayrıldık.

Düşürsün bizi ayıran neydi ihanetimi,
Abuk sabuk laflar karalarsın ona,
Aslında hiçbir şeyin önemi yoktur,
O orda değildir serapta dahi.

Kuşku sensin korku senin içinde,
Neden ne için sorguları uğultuların,
Dudaklarını ısırırsın, içine boşalan gözyaşların,
Sen ondan korkarsın kendi günahlarından.
 

Sami Arlan


 

Sen aklıma gelince

Bizim dağlarımızda
Ovalarınızda
Yaylalarımızda
Mart aylarında
Bölük bölük karlar oluşur.
Çıkarız oralara
Kardelenler toplarız
Demet demet.
Nevroz ararız
Buluruz bitane
Çok nazik bir çiçektir
İncitmeden çıkartırız topraktan
Bir ikincisini ararız
Biliriz ki nevroz mutlaka
Yan yana iki tane olur
Bir eşi vardır mutlaka
Yanı başında
Yakınında.
İşte sen bir nevrozsun
Benim dağlarımda kırlarımda
Eşi ben olan.
Özenle incitilmeden
Topraktan çıkartılan.
Korkuyorum toplarken nevrozları
İncitmekten korkuyorum
Sen aklıma gelince.
Çok uzaklardayım.
Kendimi iyi his etmiyorum
Bir korku var içimde
Benim nevroz çiçeğim.
Bu korku ölmekten değil
Birdaha seni görememek
Sana dokunamamaktan
Seni sevememekten korkuyorum.
Ölmekten ölümden değil bu korkum
Benim nevroz çiçeği sevgilim.
Bir gün gelir ölürüm
Ölümden korkmuyorum
Benim korkum
Senden uzak
Senden ayrı kalmak
Seni birdaha görememek korkusu.
Birdaha o çeşmede
Avuç avuç su içememe
Yazı yabanda kenger toplayamama
Bahçede oturup
Yemlik yiyememe korkusu.
Lanet olsun
İşte böyle acı
Böyle kahredici bir korku.
Patlıyor bir volkan gibi
Kör bir kurşun gibi
Deliyor bağrımı
Korku sarıyor her yanımı.
Seni bidaha görememe
Seninle yaşıyamama korkusu.
Paslı bir hamçer gibi
Saplanıyor sineme
Acı veriyor bana
Kahrolası bu korku
Anlıyormusun küçüğüm
Benim kardelenim
Nevroz çiçeğim benim.
Çok uzun zamandır
Böyle bir korku yaşıyorum
Binkez ölmeye bedel
Ağır ve boğucu bir korku.
Ben ölmekten korkmuyorum
Ben birdaha seni görememekten
Bir daha
Sana dokunamamaktan
Seni sevememekten korkuyorum.
Bu korkuyla
Her gün ölüyorum.
Sana hasretin
Sana özlemin
Sendan ayrı kalmanın
Getirdiği bir korkaklık
Bir ürkeklik
Bir tetirginlik üzerimdeki korku
Sen aklıma gelince
Hep böyle oluyorum.
 
 
 

Fikri Küçükukur

 

 

Korku Başlar Şimdiden

Belli olmaz ki ölüm, bir gün gelir göçerim.
Tövbe eder ağlarım, korku başlar şimdiden.
Saltanatı istemem, Hakk yolunu seçerim;
Tövbe eder ağlarım, korku başlar şimdiden.
2
Ürpertisi gitmiyor cehennemin korkusu;
Hep içimi kemirir, azap veren duygusu.
Kıyamette yapılır bütün ömrün sorgusu,
Tövbe eder ağlarım korku başlar şimdiden.
3
Ah görseydim gerçeği o gençliğin başında;
Yazık şimdi anladım, bu ihtiyar yaşımda.
Hatırlarım günahı, duruyorlar karşımda,
Tövbe eder ağlarım, korku başlar şimdiden.
4
Bir zevk alamıyorum, geçmişim de çok acı;
Günahlarım peş peşe hesap günü davacı.
Rabbim bende giyseydim, mümin olanın tacı,
Tövbe eder ağlarım, korku başlar şimdiden.
5
Geçmişime baktıkça her an artar kederim;
Amelimle zayıfım boş sözlerde liderim.
Bu günahkâr halimle, nerelere giderim?
Tövbe eder ağlarım, korku başlar şimdiden.
6
Muhammed’in ümmeti, Yüce Allah kuluyum;
Sarsılmaz imanımla, affa namzet oluyum.
Rabbim beni bağışla, çokça günah doluyum,
Tövbe eder ağlarım, korku başlar şimdiden.
7
Allahım göster bana, Nuru Tevhit yolumu;
Cennet bahçesi eyle sağımı hem solumu;
Mevla’m affın dilerim, çok kolay kıl ölümü,
Tövbe eder ağlarım, korku başlar şimdiden.
8
Hoca beni yıkarken, kara toprak kazılır;
Mezarımın taşına, Kazım Özgür yazılır.
Yıllar geçer aradan o da bir gün bozulur,
Tövbe eder ağlarım, korku başlar şimdiden.

{ Kâzım Özgür 14-NİSAN-1994 }
 

Kâzım Özgür




 

İçimdeki Korku

Nedensiz bir korku var içimde
açıklayamadığım ve çözemediğim
Sana söylesem bir anlamı olmayacak
Bu korkunun
Belki söylesem rahatlarım
Ama bu sefer korkuyorum

Gece çökmüş şehrin üstüne
Ben yine uykusuz bir firari

Nedensiz bir korku var içimde
Sana defalarca söylemişimdir belki
Ama bu sefer korkuyorum söylemeye

Dedim ya.?
Belki sana söylesem rahatlarım
Ama korkuyorum işte

Ayak izlerini iz sürüyorum sokaklarda
Sokaklar karanlık

İsmini haykıra bilsem gökyüzüne
Yinede anlamazsın
İçimde ki korkunun ne olduğunu

İçimde ki korkuyu sana söylesem
Belki seni kaybederim diye de
Söylemek istemiyorum

Gözlerini çekme bu sefer
Gözlerimden
Daha fazla korkmak istemiyorum
Bu puslu gecelerde
Ellerinin sıcaklığını arıyorum

Korkumu yenmeye çalışıyorum (SENSİZ)
Zaman akıp gidiyor
Ve nedensiz bir korku daha sarıyor içimi

Seni sevdiğimi, söylemek istiyorum
Ama seni kaybederim diye
Bu sefer söylemeye korkuyorum

Nedensiz bir korku var içimde
Belki sana defalarca söylemişimdir
Ama bu sefer korkuyorum işte
Seni sevdiğimi söylemeye
 
 
 
 
 

Atilla Kızılkaya


 

Cesaretim yok

Cesaretim yok sana bir alo demeye
Eskiden böylemiydim ya; uydururdum binbir bahane
Duramazdık birbirimizi görmeden bir gün bile
O güzel yüzünü görünce, sesini duyunca; sanki güneş doğardı içime

Şimdi cesaretim yok, sana bir alo demeye
İçimde bir korku var hep, ahizeyi yüzüme kapatırsın diye
Ne oldu bize, neler oldu sevgili yar; neden girdi aramıza durup dururken ayrılıklar

Eskiden kavuşmamıza ne dağlar mani olurdu ne uzaklıklar
Utansın! utansın bizi birbirimizden ayıran düşmanlar
Şimdi cesaretim yok, sana bir alo demeye
İçimde bir korku var hep, ahizeyi yüzüme kapatırsın diye

Seni kırdıysam eğer, ne olur beni affet
Dargınlığa tahammülüm yok, ya barış yada terket
Sevda dediğin ateşten bir gömlek,elimde olmadan giydim,neolur gel merhamet et

Şimdi cesaretim yok, sana bir alo demeye
İçimde bir korku var hep, ahizeyi yüzüme kapatırsın diye
Bu kadar naz yeter; gel ne olur barışalım
Biliyorum sende pişmansın; gel kavuşalım

O eski güzel günlere tekrar kavuştur bizi allahım
Biliyorum suçluyum seni elimde olmadan kırdım
Şimdi cesaretim yok sana bir alo demeye
İçimde bir korku var hep, ahizeyi yüzüme kapatırsın diye
 

Hasan Tonga



 

 

Korku.

KORKU!

Korku’yu yenmek için, korku sen olmalısın,
En büyük korkun neyse, onla tanışmalısın,
Kör’dür gece’nin gözü, kör tanıklık yapamaz,
Baykuş; Yarasa gibi, gece avlanmalısın.

Cesareti, öfke’n den, kin’in den almalısın,
Hayıf’ını almak için, tutuşup yanmalısın,
Gaflete dalma sakın, düşman asla uyumaz,
Genlerin de var senin; Kurt gibi olmalısın.

Ne açlık, ne de kırbaç; Kurt’u korkutamadı,
Hiçbir; Kurt sirk’e çıkıp, şaklabanlık yapmadı,
Aslan; Kaplan ve Çakal, hepsi sirk sermayesi,
Korku; Kurt’un kendisi; Kurt hiç teslim olmadı.

Sisli, puslu havayı; Kurt çok sever bilesin,
Ölüm sonuç verse de, zinhar, bükülmeyesin,
Allah-ın emaneti, can, gövdeye mülk değil,
Kâbus sensin korku’ya, hiç aman vermeyesin.

Öfken cesaret olup, bedenini sarmalı,
Karşın da söz de; Boğa, korkup; Düve olmalı.
En büyük korkusunu, tanımaktan korkanlar,
Korkuya teslim olup; Rakkase’lik yapmalı.

Ben derim; Dünya bilsin, sen bir; Türk yiğidisin,
Börteçine; Asena, rehberin; Cihan bilsin,
Asil; Türk’sün! Seceren; Oğuz’lara dayanır,
Kâbus sensin; Gelsin de, korku seni de yensin.

Korku, korku olalı; Türk’ü hiç tanımadı,
Alp Eren otağın da, korku barınamadı,
Yedi düvel bir olup, haince saldırdılar,
Ezilen; Engerek’ler, zehrini saçamadı.

Arz ederim.
Yazan: Ali Rıza Saygan
Şiir No: 100
Tarih: 15-06-2008
 

Ali Rıza Sayğan




 

Sevenler mi Unutulur? ..

Rüzgâr çılgın eser dalları kırar
Savurur etrafa toprağı tozar
Verir zarar ziyan düzeni bozar
Bu öfke günlerce hiç unutulmaz...

Deniz dalgalanır hiddet köpürür
Dalgalar can alır korku büyüktür
Karşı koymak güçtür hatta gülünçtür
Sular korku olur ve unutulmaz...

Söz bilmez konuşur geveze biri
Âdaba hiç uymaz, huyundan belli
Yaralar kalpleri akreptir dili
Sözü zehir olur, o unutulmaz...

Yağmur yağar sular sellere döner
Seller köprüleri yerlere serer
Ağaçları bile kökünden söker
Bu felâket, afet ve unutulmaz...

Ben sever dururum unutulurum...

 

İbrahim Ethem Bingül



 

Korku (Raymond Carver)

Bir polis aracının caddede durduğunu görme korkusu.
Gece uykuya dalma korkusu.
Uykuya dalamama korkusu.
Geçmişin ayaklanması korkusu.
Şimdinin kaçacak olması korkusu.
Gecenin ölüsünde telefonun çalma korkusu.
Elektrikli fırtınalar korkusu.
Yanağı benekli temizlikçi kadından korku.
Beni ısırmayacakları söylenmiş köpeklerden korku.
Yersiz kaygıdan korku!
Ölmüş bir arkadaşın bedenini teşhis etmekten korku.
Parasız kalma korkusu.
İnsanlar buna inanmasa da, aşırı sahip olma korkusu,
Psikolojik profillerden korku.
Geç kalma korkusu ve herkeslerden önce varma korkusu.
Çocuklarımın zarfların üstündeki el yazısından korku.
Benden önce ölecekleri ve kendimi suçlu hissedeceğim korkusu.
Yaşlandığında ve yaşlandığımda annemle birlikte yaşayacağım korkusu.
Kafa karışıklığı korkusu.
Bahtsız bir belirtiyle bugünün bitmesinden korku.
Uyanınca gittiğini görme korkusu.
Sevmeme korkusu ve yeterince sevmeme korkusu.
Sevdiğim şeylerin sevdiklerimi öldürecek olması korkusu.
Ölüm korkusu.
Aşırı uzun yaşama korkusu.
Ölüm korkusu.

Bunu söylemiştim.

Raymond Carver (1938-1988)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
 

İsmail Aksoy

 

 

İNSANLAR

İnsandan insana insanca duygu
İnsandan insana saygı kalmamış
İnsandan insana korku ve kaygı
İnsanda insancıl olgu kalmamış.

İnsanın insana saygısı para
İnsan var insanlık içinde yara.
İnsandan insana sürülen kara
İnsan vicdanında sorgu kalmamış.

İnsan var insanca
yaşamak
 
ister
İnsanca bir yaşanacak yer göster
İnsanım der insanlardan bin beter
İnsanda ilahi korku kalmamış

İnsandır Etemi seninde özün
İnsanlarda varmı insanca yüzün
İnsan anlar insan düşünür sözün
İnsanda irade algı kalmamış.

İbrahim Etem EKİNCİ 26.05.1994 İnkaya / Sarıkamış
 

İbrahim Etem Ekinci


 

 

 

Bekleyiş

 

İçimde kocaman bir coşku var, sevinç ve umut
Yerimde bile duramıyorum
Kocaman da bir korku var, hüzün ve merak
Sessizce bekliyorum

Garip bir heyecan var içimde
Hani güzel şeyler olacakmış gibi
Biran önce, sona yaklaşıp da
Sonsuzluğu yakalamış gibi

Bir o kadar da korku var içimde
Sanki kötü bir şeyler olacakmış gibi
Karanlık bir kuyu içinde bekleyip de
Sonu hüsran olacakmış gibi

Bir taraf soğuk ve karanlık
Diğer taraf sıcak ve güneşli
Acaba sevinç mi! keder mi!
Merakla bekliyorum geleceğimi

Karanlığa keşke biri ışık tutsa
Işığı takip edip yolumu bulsam
Hasret kaldığım sevinçlerimi
Sonunda yakalasam
 

Tanju Göçmen



ASALET İ ERİTİR GURBET

Gurbeteller kaybetirir asalet
Gözden ırak olan! Olur gönülden
Tanınmıyor ne baba nede evlat
Korku ile herkes bakar yeniden

Değişiyor huylar asalet kalmaz
Gurbeteller zalim vefakar olmaz
Hiçkimseler kimseleri anlamaz
Tanınamaz kimseler gözlerinden

Güven diye birşey kalmaz Garipte
Neler çekmiş o Sılaya varıpta
Darbe yemiş korku ile bakıpta
En yakını olsa da, sevdiğinden

Hayat ona acı bir hayal kalır
Yaşamayı korkar öyle hal alır
Zaman ile korkuları çoğalır
O unutur Asalet bildiğinden

Göz görmese unutulursun dostum
Asalet mi o da artık kayıpta
Kim uğraşır günah vede ayıpta
O dediğin anı kalır eskiden

Şimdi
zaman
 
sanal olmuş san sende
Vaadler çok neler vardır ki elde
Giden gelmez giden o büyük selde
Samimiyet hatıradır maziden
 

Tahsin Emek


 

 

 

 

O Da Seni Sevmişti

 
 
Senin de onu sevdiğini
Anlamadığını mı sandın
Bildiğin gibi senin de
Kuşkulu bir korku içinde

Bakmamış mıydı gözlerine
Görmedi mi çakmak çakmak yandığını
Kirpiklerinin ucundaki karayı
Bir tutam yosunu dibindeki
Tatmadı mı bal rengini

Anlamadı mı sanırsın kaçamak utancını
İstemedi mi sanki kirazlardan bir demet
Çünkü o da seni sevmişti
Senin onu sevdiğin gibi

Bırakıp kaçtın birden
Anlamsız bir korku içinde
Ama nereye kadar
Sevgiden kaçılmaz ki

Sığınacak bir limandı
Taneleri eşeleyecek eş
Ruhunu ışıtacak
güneşti
aradığı
Çok mu gördün?
 
 
 

 

 

Ahmet Emer

 

 

 

 

 

 

Umudum Sen Olacaksın

 
 
 
Yine beni seveceksin
Umudum sen olacaksın
Bende sevgiyi bulacaksın
Kalbimin acılarına
Sen ilaç olacaksın

Korku bekler beni
Sevgiden dönmem geri
Duyarım tatlı sözlerini
Acıtma sevdiysen beni


 
 
 

 
 
Ersen Binicier

 

Umut

umut yaşamdır
umut sevgidir
umut düşünmektir
umut yürektir
umut görmektir
umut dediğin gelecektir
umut var olmaktır
umut dediğin
her zaman bir yol bulmaktır
 
 
 
 
 

Güven Aşık

 

 

 

 

Umut Her Yerde

İlkbahar sabahındaki çiy damlasında
Uçuşan rengarenk kelebeğin sevincinde
Çoşkun akan nehirde
Kuş cıvıltılarında umut
Umut sevgilinin
yıldız gözlerinde
Ona duyduğun sevgide

Sıcacık bir somun ekmeği verir gibi
Sevgisini sana sunuşunda umut

Umut köşe başında bazen
Bir ağacın dalında asılı kiraz
Bir kuşun yuvasındaki yavru umut
Denizin hırçın dalgalarında
Balıkçının çektiği ağlarda biraz
Kurumuş toprağa düşen ilk yağmur damlasında
Yürekte tomurcuklanan kıvılcımda bir de

Bir gündüz güneşte
Bir gece dolunayda umut
Seni seviyorum cankuşum diyen
Sevgilinin yüreğinden esen ılık meltemde
Umut yarınlarımızda
Kışta ve yazda
Baktığımız her yerde umut
Umut sevgi filizlenen tüm yüreklerde

Her gün yeni doğmuş bebeklerin
Attığı ilk çığlıkta umut
Ceplerimizde, yüreğimizde
Evet umut her yerde
Umut her yerde
 

Serap Yeşil


 

Umut ektim

Bir dilim ekmek uğruna
Katlanıyoruz yarına
Her gecenin sabahına
Umut ektim umut ektim

Gündüz güneş gecede ay
Hayatı oyalar zaman
Uyuyup uyandığım an
Umut ektim umut ektim

Bildiğim kelimelerle
Okuduğum hecelerle
Ay karanlık gecelerle
Umut ektim umut ektim

Hizmet etmeli insana
Bir damla su denen cana
Toprağa suya havaya
Umut ektim umut ektim

Yürek tarlamı ekeli
Bereketli nasır eli
Dost Şeref geldi geleli
Umut ektim umut ektim

28/12/2011
Dost Şeref
 

Şerafettin Muş



 

Gelecek Umut Diye

kapımı penceremi açık uyurum
gelecek umut diye, gelecek umut
sofram serili beklerim, şimdi gelir
gelecek umut diye, gelecek umut

yaylalardan topladım mis kokar kekik
kurtlarla dostluk kurdum, ölmesin keklik
güneş etrafında dokudum yüz bin mekik
gelecek umut diye, gelecek umut

kurlardan aldım kuzuyu verdim koyuna
yetmiş yıl yattım da gelmedim
oyuna
açtım kollarmı sarılır boylu boyuma
gelecek umut diye, gelecek umut

deryalar boğamadı, dere dar geçit mi olur
yılan kaptı akrebi, çifte dili hançer mi olur
beklerim yıllar yılı gelmez ise gençlik nicolur
Mutlaka beklerim gelecek umut gelecek umut
 

Kamber Bal

 

 

 

Umut

Umut dedik
Umutlandık
Umut içinde

Umut geldi
Umudu bulamadık
Umut içinde

Ama asla umudu kaybetmedik
Çünkü umut
Hepimizin içinde
 
 
 
 
 

Kağızmanlı Mehmet Kesen

 

Umut Asıl Olandır....

Kendime kurduğum bir dünya var
İçinde yaşayanların
Damarlarında kan yerine
Umut aktığı bir dünya.
Belki inanın hiç kimse bilmez umudun yaşar olduğunu
Umut bazen bir köşe başındadır
Bazen bir sokak arasında
Bazen çöp bidonlarına uzanan ellerde
Bazen yüzümdeki sıcaklıkta
Bazen yıldızlardadır
Selam veririm mesela gördüğüm her yerde
Bazen ben giderken bir başka uzaklardan
Koluma uzanan bir eldir
Umut her biryandadır
Umut asla kaybolmayandır
Umut her zaman başucumuzda uyuyandır
Umut yarındır
Umut dünde kalmış gibi gözükse de
Umut aslında bugündedir
Umut hiç yok olmayandır
Umut bugünümde ve yarınımda
Umut kalbimin attığı her bir alanda
Umut benimle
Umut emekle
Ve emekle yeşerecek umut
Umut umudun umudu
Umut aşk duyduğumuz her şey değil
Umut var olmaktır…
                                

 
 

 
 

Atila Kılıçaslan


 

 

Umutla

Tutuşmuşuz biz el ele,
Coşuyorum umut ile,
Mutluluğa güle güle,
Koşuyorum umut ile

Umutla savar darlığı,
Arar bulurum varlığı,
Önümdeki her zorluğu,
Aşıyorum umut ile.

Benzer temelin taşına,
Beni durdurmaz boşuna,
Yararlı işler peşine,
Koşuyorum umut ile.

Çıkmaza düştüğüm yerde,
Soruyorum umut nerde?
Kapkaranlık gecelerde,
Işıyorum umut ile.

İlle de baktırır öne,
Onunla dönülmez düne,
Yarınların ötesine,
Taşıyorum umut ile.

Bu günden güzeldi bıldır,
Umut gel gönlümü doldur,
ELEMİ der, elli yıldır,
Yaşıyorum umut ile.
12/03/2006 Adana
 
 
 
 
 

İbrahim Pataz

 

Kurtlar Dönse Arslana

Kurtlar dönse arslana
Başlarda umut vardır,
Ferman yazsa her yana,
Tuşlarda umut vardır.

Doğru iş akla yatar,
Yoğurtlar maya tutar,
Bülbüller güle öter,
Kuşlarda umut vardır.

Vaat verse dostuna,
Destin verse destine,
Vursa gavur postuna,
Dişlerde umut vardır.

Şaşkınlıklar geçiyor,
Umut çiçek açıyor,
Damla sele uçuyor,
Yaşlarda umut vardır.

Solaklar solda kalsa,
Umudu salda kalsa,
Meyveler dalda kalsa,
İşlerde umut vardır,

Umduğumuz olacak,
Hak yerini bulacak,
Haklı hakta kalacak,
Başlarda umut vardır.

Halkımız intibahta
Gece gündüz sabahta,
Gün doğuyor dergahta,
Hoşlarda umut vardır.

Gün doğdu al yazmaya,
Hileleri bozmaya,
Problemi çözmeye,
Hoşlarda umut vardır,

Yeşillikler ekilse,
Üstüne su dökülse,
Siyah sürme çekilse,
Kaşlarda umut vardır.

Gönül verilse halka,
Teslim olunsa hakka,
Artık konulmaz faka,
Taşlarda umut vardır.

Fırtınalar kardakta,
Kasırgalar mardukta,
Pişse bizim ocakta,
Aşlarda umut vardır.

Herkes dönse özüne,
Sahip olup sözüne,
Batsa batıl gözüne,
Şişlerde umut vardır.

Erise dağlar karı,
Suya doysa pınarı,
Doğuracak baharı,
Kışlarda umut vardır
 
 
 
 
 

Ömer Liman


 

Karanlık gecelerde şafaklardır umut.

Hayaller bir umuttur rüyalar umut.
Sevdalar umuttur kavuşmak umut.
Ekmek umuttur biçmek bir umut.
Güneşin altında bulutlardır umut

Bahar umut, onda yaşamak umut
Sevende bir umut, sevilende umut.
Meyve için ağaçlarda çiçekler umut.
Yaz
mevsiminde hasatlardır umut.

Kavrulmuş toprağa yağmurlar umut.
Ağlamaklar yerine gülmelerde umut.
Dertlilere derman olarak ilaçlar umut.
Karanlık gecelerde şafaklardır umut.

Halil ÇOLAK 21.07.2009
ANKARA
 

Halil Çolak

 

Yeniden doğar her güzel umut

Yeniden doğar her güzel umut
Evren kuruldu kurulalı
Darlığın arkasından gelir umut
Dara düşmeyince insanoğlu
Bunalsa da an ve an
Her sıkıntının sonunda bil ki,
Yeniden doğar her güzel umut
Dilerim ki sen de bu
hayat yolunda
Her emelini bulabilesin ama
Darlığa düşersen bir an bile
Yeniden doğar her güzel umut
Günleri peş peşe eklesende
Ömür boyu birini beklesende
Unutuldum, bunaldım desende
Yeniden doğar her güzel umut
Bakarsın yolun sonu dersin
Yok artık bu kadar yeter dersin
Kaçıp gitmek istersin
Yeniden doğar her güzel umut
Her yokuşun inişinde
Başa gelen her iyi, kötü işte
Yaradana her an sabret,şükret
Yeniden doğar her güzel umut...
26.07.2009 İlhan Koruyucu
 

İlhan Koruyucu



 

Umut olsun

Ahmet mehmet veli değil
Oğlum adın umut olsun
Osman ömer ali değil
Oğlum adın umut olsun

Okuduğun mekteplerde
Kalemlerde defterlerde
Hecelerde cümlelerde
Oğlum adın umut olsun

Gazozlardan sefayı seç
Dostlarından vefayı seç
Geç elemi cefayı geç
Oğlum adın umut olsun

Çiçek senle açsın solsun
Arı sende sarhoş olsun
Şeyda sana aşık olsun
Oğlum adın umut olsun

İki sesli iki sessiz
Uzun isim çok gereksiz
A sız B siz C siz D siz
Oğlum adın umut olsun

Çaresizlik durağına
Binme çile burağına
Dedik nufus memuruna
Oğlum adın umut olsun

Yaşam sana beyaz sütun
Rızkın olsun süt ile un
Gümanlara sıkı tutun
Oğlum adın umut olsun
 
 
 
 
 

Yılmaz Canalan



BİR UMUT VARDIR

Hayattan umudu kesme sevdiğim
Hayat umut dolu susma sevdiğim
Bana da kahredip küsme sevdiğim
Çıkmadık candanda bir umut vardır

Hastalık ayrılık ölüm biz için
Allahtan geliyor benim ne suçum
Tek,tek dökülmeye başladı saçım
Bitmedik günden de bir umut vardır

Sen akciğerinden bense karadan
Elbette gözetir bizi yaradan
Doğuşumuz elbet değil sıradan
Yetmedik sondanda bir umut vardır

Canımsın ben sana bende can derken
İyiydik ya sağlık sıhhat variken
Ayakta durması kalmak zor iken
O dünden de bile bir umut vardır

Gidiş gözü ile baktım dünyaya
Doğrulttum kafamı uzaya aya
Salı verdim kendi kendim semaya
Bana senden de bir umut vardır

Gün günü tutmuyor dengem bozuldu
Geleceğim bu alnıma yazıldı
Bir gün de derler ki kabri kazıldı
Sana bendende bir umut vardır

İrfanım Allahtan kesilmez umut
Ancak ben ölürsem sahsımı unut
Gelde cenazeme kendini tanıt
Gelsen bundan da bir umut vardır

Korkmazım artık hey kalmadı korkum
Tersine dönmeye başladı çarkım
Gözümde kalmadı ne yuvam barkım
Umutsuzlukdan da bir umut vardır
Umutsuzluktan da bir umut vardır

İrfan KORKMAZ
06/08/2009
 
 
 
 
 

İrfan Korkmaz

 

 

Umut nedir?

Kadere imanı olan, boş yere yaş boşıyamaz
Umuttan meyus olanlar, kalpte iman taşıyamaz
Umut nedir bilir misin, onsuz insan yaşıyamaz

Umut ölümden sonra da, devam eder sonsuzdur o
Sadece şeytanda olmaz, lanetlenmiş onsuzdur o

Umut demek rahmet demek, rahmetten umut kesilmez
Şartlar ne olursa olsun, umut büyür hiç eksilmez
Bir çok gizemli şeyler var, hikmetini insan bilmez

Umut inanmak demektir, diğer manası imandır
Allahın rahmeti sonsuz, O hem Rahim hem Rahmandır

Umutunu kim keserse, karanlığa adım atmış
Her şeyi bitmiş tükenmiş, inançsızlığını tatmış
Elem kederi çok iken, elemine elem katmış

Geçici azaptan bıkmış, ebedi alemi yıkmış
Canına kıymış kahrolmuş, demek ki buna layıkmış
 
 
 
 
 

Mikdat Bal


 

 

Umut

Sırtımda falezler bir akşam üstü
Gömerken dağlara yine bir günü
Kapandı gözlerim dalmışım rüya’ya
Çözmek isterken umut denen düğümü

Yaklaştı yanıma iki sevimli çocuk
“Nedir amca”? dediler.” Umut denen
yolculuk
Tuttum ellerini başladım anlatmaya
Sizi bekleyen gelecek yavrum
İstikbal denilen ebruli tomurcuk

Solmasın diye
üstüne titrediğimiz
Yüreğimizde ki nazlı gelinciktir umut
Tohumun toprağa tutunması
Dalların çiçeği bekleyişidir umut

Makilerin falezlerde çırpınışı
Dalgaların kayalara çarpılışıdır
Kaptanın dudaklarında dua
Tayfanın karaya ayak basma hayalidir umut
Balıkçının ağ’ı çekmesi
Yosunların taşa tutunabilmesidir

Çölde yaralı ceylanların suyu araması
Serçenin şahin sürüsünde yolculuğu
Tutunacak bir dal bulma arzusudur umut
Karıncanın baharı bekleyişi
Baykuşun gece sevdasıdır


Askerin mektup hasretidir umut
Gurbetteki sevgiliyi özlemek
Bir elin kapıyı çalma düşüdür
Telofonun zil sesini dinlemek
Ahizeyi gözlemektir umut
Geleceğe dair kurulan düşler
Şafakta
güneşi beklemektir umut

Mahkumun kelepçelerinde özgürlük
Sürgünün yüreğindeki sıladır umut
Yasaklı türküdür sazı bekleyen
Sessiz bir sesleniş
Dağlara okyanuslara sürükleniştir umut
 

Bolat Ünsal


dodurgabeyi.tr.gg
 
Facebook beğen
 
DODURGA BELDESİ
 
İlçe [değiştir]
Dodurga - Çorum ilinin ilçesi,

Diğer (kasba, köy, mahalleler) [değiştir]
Dodurga - Ankara ili Yenimahalle ilçesinin köyü/mahallesi (2008),
Dodurga - Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesinin köyü,
Dodurga (Hacıömerler) - Balıkesir ili Dursunbey ilçesinin köyü,
Dodurga - Bartın ili Ulus ilçesinin köyü
Yeni Dodurga - Bilecik ili Bozüyük ilçesinin köyü,
Dodurga - Bilecik ili Bozüyük ilçesinin Kasabası/Nahiye Merkezi
Dodurga - Bolu ilinin merkez köyü/mahallesi (2008),
Dodurga - Bolu ili Mudurnu ilçesinin köyü
Dodurga - Çankırı ili Çerkeş ilçesinin köyü
Dodurga - Çankırı ili Orta ilçesinin Kasabası,
Dodurgalar - Denizli ili Acıpayam ilçesinin Kasabası,
Dodurga - Muğla ili Fethiye ilçesinin köyü
Dodurga - Sinop ili Boyabat ilçesinin köyü Dodurga Barajı

Tödürge - Sivas ili Zara ilçesinin köyü, Tödürge Gölü

Dodurga - Tokat ilinin köyü
0507 8179799_ Ali Beylerbeyi
 
DODURGA TARİHİ:



Dodurganın Tarihi
Orta Asyadan gelen Türk kavimlerin Oğuz Boyunu teşkil eden oymakları arasında yine Büyük Türk Hakanı olan Oğuz Kağan’ın Nizam-ül Mülk yani dünya nizamının mülki idaresini ele geçirmek için altı oğlunu görevlendirdiği hüküm yer alır. Bunları iki kola ayırmıştır. Bunlar Üçoklar ve Bozoklardır, ayrıca bu iki kolun mensup olduğu ve aynı zamanda Oğuz Kağan’ın evlatları olarak varsayılan kişilerde ikiye ayrılır bunlar Denizhan, Dağhan ve Gökhan Üçoklar koluna, Yıldızhan, Ayhan ve Günhan ise Bozoklar koluna mensupturlar. Beldemiz kısaca Oğuzların Bozoklar kolunun Ayhan sancağına teşekkül eden Dodurga oymağına mensuptur. Tarihi Osmanlı ve Selçuklu yazıtlarında hatta Moğolların Anadoluyu istilasını kaleme alan Çin’in tarihi kaynaklarında da yer alan hatta Türk tarihçilerinde desteklediği bu teoridir. Beldemizin ismi Toturga, Totruga isimlerinin gelişmesiyle mükerrer olmuş sonuç itibariyle bugünkü halini almıştır. Dodurga kelimesinin menşei ise Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-ü Lügat-it Türk” isimli eserinde Dudriaga olduğu görülmektedir. Kaşgarlıya göre bugünkü Çankırı yöresinin bulunduğu coğrafyada Dodurga beldesine verilen isim Osmanlı Padişahı II.Murad’ın hüküm sürdüğü 1451,1452 yıllarında kadı vekilliği yapmakta olan ve ulema adledilen Dudri ağa yada Bedri ağa isimli kişinin adından gelmiş olabileceği bahsedilmektedir. Yine bununla ilgili olarak ünlü Florensalı seyyah Pegalotti “La Pratica Della Mercatura” isimli eserinde Anadolu beyliklerinde olan iştiraklerinde bir Dudri Ağa’dan bahsetmektedir. Fakat Pegalotti’nin bahsettiği kişinin meskun bulunduğu coğrafi konum Kaşgarlı’nınkiyle bağdaşmamaktadır. Pegalotti’nin iki teorisi bulunmaktadır bunlardan ilki Dudri ağa’nın bugünkü Çankırı bölgesinde 1400’lü yıllarda yaşamış bir bilgin olması, ikinci teorisi ise Dudriağa olarak bilinen bir bölgenin bugünkü Sivas il sınırları içinde yer alan bir yöre adı olduğudur. Fakat tüm bu teorilere rağmen tarihçi ve birçok araştırmacının Çankırı ilinin Dodurga beldesinin ismi teşekkülünü Oğuzlardan aldığını varsaymaktadır. Bu olgu daha kuvvetlidir, çünkü büyük tarihi kaynak olarak bilinen Oğuzların Oğuzname isimli resmi belgesine göre Oğuz boy ve kolların ismi Oymakların ismi Selçukluların Anadolu’ya yerleşmesinden sonra yurt edindikleri bölgeler her oymak kendi adını vermiştir. Dolayısıyla tarihi süreçte göçebe olarak hayatlarını idame ettiren bu oymaklar çadır hayatından yerleşik hayata geçtiklerinde dolayısıyla Dodurga imside burada meskun bulunan oymağın ismi olması sebebiyle yerleşik düzende bölgenin ismi haline gelmiştir. Bunun yanı sıra Dodurga ismini taşıyan bugün çeşitli illerde 24 belde bulunmaktadır. Ayrıca 1520 ve 1566 yılları arasında hüküm sürmüş olan Kanuni Sultan Süleyman devrinde Dodurga Beldemiz Ankara’da bulunan Haymana sancağına bağlıydı fakat o devirde belde değil oymak olarak adlandırılmaktaydı. Yine bunlara ek olarak Türkolog olan İsveçli A.Vamberyan Anadolu oymaklarıyla ilgili bir liste hazırlamış bu listeye göre Dodurga beldemizin ismi Dodoung olarak yer almış yine o dönemlerde konsolosluk görevini yürüten General Petruseviç’in arşivlerinde de beldemizin ismi Doudougah olarak yer almıştır. Petruseviç’e göre Ankara’da meskun bulunan Gökmene sancağının en büyük nüfusa sahip Doudougah oymağıydı. (Dodurga hem Ankara’ya bağlı hem Haymana hem Gökmene sancaklarında bulunmaktaydı.) Petruseviç’e göre bu oymak 1880 yıllarında 4000 vergi nüfusuna sahipti. Ancak 4000 kişiyle adledilen Dodurga oymağının sadece beldemizle sınırlı olmadığı Ankara çevresinde bağlı diğer oymaklarında mensup olduğu bir teşekkül olduğu sanılmaktadır.
Dodurganın Damgası
Oğuz soyuna mensup 24 Oğuz boyunun ayrı ayrı damgaları bulunmaktaydı. Bugün nasıl ki her devlet dairesinin bir resmi mührü var ise Oğuzlarda da her boyun bir resmi mührü vardır. Dodurga beldemizin de Oğuzun yirmi dört boyundan birini teşkil etmesi sebebiyle bir mührü bulunmaktadır. (Bu mühür yukarıda verilmiştir.) Dodurganın mührü bir çok tarihçi tarafından değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bugün tarihçilerce geçerli ve doğru kabul edilen aşağıda belirttiğimiz Kartal resmini andıran kafa ve kanat kısmının ima edildiği figürdür. Zaten Dodurga oymağının işaretide Kartal olarak adlandırılan kuş simgesidir.

Bu damgalar Selçuklu ve Osmanlı hanedanlıklarında resmi idarelerde kullanılır, kadı ve oymak beylerinin halkı yönlendirmeleri ve resmi yazıt tespitlerinde bu mühürler kullanıldığı söylenmektedir. Hatta bu mühürlerin benzerlerini Osmanlı padişahları ve devlet erkanına mensup kişilerde kullanmaktaydı.

Dodurganın İşareti
Dodurga oymağı aslında Türkî coğrafyanın bir çok yerine dağılmıştır. Bu oymaklar günümüz itibariyle siyasi, iktisadi ve kültürel anlamda birbirlerinden kopmuştur. Ancak tarihinde tarihinde değişmez bir parçası olan amblemini yani işaretini kaybetmemiştir. Buna en yakın örnek olarak bizde Dodurga oymanğının işareti olan Kartal figürünü Dodurganın Sesi isimli dergimizin amblemi olarak kullanmaktayız. Bunun yanı sıra Sivasın Dodurga mezrasındaki halk, Tokat’ın Turhal ilçesine bağlı Dodurga yaylasındaki köylüler, Amasya’nın Sarı Kurşun köyündeki Dodurga oymağına mensup birkaç aileden teşekkül olan halk, Tarsus bölgesinde yaşayan ve bugün Varsak Türkmenleri olarak adlandırılan Türkmen beylerinin mensup olduğu Dodurga oymağına dahil bütün beyliklerin hemen hemen hepsi Kartal figürünü kendi işaretleri kabul etmektedirler.
Değerli hemşehrilerimiz ; Dodurga beldemizle ilgili her şeyi güzümüzün yettiğince sizlere aktaracağız lakin bu çalışmalarda büyük çabalar sarf edilmektedir. Sizlerin desteğiyle birlikte bu güçlüklerin üstesinden geleceğimize inanmaktayız. Bu nedenle destek, öneri, özeleştirilerinizi bekliyoruz.

Dodurga Kelimesinin Anlamı
Dodurga kelimesini bugün kime sorsanız beldemizin adından ibaret olduğunu ifade edecektir. Fakat Dodurga kelimesi şayet Oğuz’un 24 boyunun Dodurga oymağının mensubiyetindeyse bir çoğumuzun bildiği gibi belde ismini oluşturmaktadır. Ancak Oğuznameye göre her oymağın bir adı ve bu adın bir anlamı ayrıca her oymağın bir işareti, damgası ve sayısı bulunmaktadır. Dodurga kelimesinin anlamıda bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı kayıtları, Selçuklu arşivleri ve Türk Tarihi araştırıldığında ortak sonuç olarak Oğuz kaynaklarının nitelendirdiği anlam ortaya çıkmaktadır. Bu anlam şudur ki Dodurga demek; Ülke alan, zapt eden, Yurt tutan anlamını taşımaktadır. Tarihi kaynaklar irdelendiğinde 1040 yılında başlayan Selçuklu hanedanlığının kurulma aşamasındaki yıllarda büyük bir payeye sahip olmuşlardır. Bunun yanı sıra yine Anadolu Selçuklularının hüküm sürdüğü 1077-1308 yılları arasında Dodurga oymağı bugünün tabiriyle süvari öncü birlik olmuştur. Bu nedenle Dodurga’nın anlamı Ülke alan, Yurt edinen olarak tarihteki yerini almıştır.


 

 
Bugün 46 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol