ŞİİR,BABA:

 

Hastahane içinde

Hastahane içinde
Cadı kazanı.
Kaynar ha baba
Kaynar ha baba
Kaynar ha baba.

Hastahane içinde
Hasret ocağı
Tüter ha baba,
Tüter ha baba,
Tüter ha baba.

Hastahane içinde
Acı çomağı,
Batar ha baba,
Batar ha baba,
Batar ha baba.

Hastahane içinde
Bir günah yumağı,
Allah de baba
Allah de baba
Allah de baba.

Hastahane içinde
Sabır duası, şükür duası
Dile ha baba,
Dile ha baba,
Dile ha baba.

Hastahane içinde
Sen benden dertli, ben senden dertli
Dert çok ha baba,
Dert çok ha baba
Dert çok ha baba.

Hastahane içinde
Bir kimsesizlik, bir yokluk
Tövbe de baba,
Tövbe de baba
Tövbe de baba.

Hastahane içinde
Gözyaşları acı bir çeşme,
Akar ha baba,
Akar ha baba,
Akar ha baba.

Hastahane içinde
Çok deli dumrul eli sopalı.
Sallar ha baba
Sallar ha baba
Sallar ha baba.

Hastahane içinde
Kutlu Ozan'da kalem
Yazar ha baba
Yazar ha baba
Yazar ha baba.
 
 
 
 
 

Orhan Kutlu

 

 

Oy Baba

Gezerim yalın ayak
Oy baba fakir baba
Yoksulluk biz ne yapak
Vay baba garip baba

Çorap, lastik parası yok
Oy baba işsiz baba
Metelikle arası yok
Ağzında dişsiz baba

Köyünün en fukarası
Oy baba yoksul baba
Ne bağı var ne tarlası
Vay baba yurtsuz baba

Bağırsan kimse duymaz
Oy baba sessiz baba
Dert derde derman olmaz
Mekânsız yersiz baba

Kara kara düşünmekle
Yılların geçti baba
Ecel dediğin sonunda
Seni de seçti baba
 
 
 
 
 

Murat Demir


 

 

**Baba

Baba gibi can bulunmaz
Ağzımızda dildir baba
Temelsiz yuva kurulmaz
Sağlam temel beldir baba

Annem her gün ismin söyler
Gölgesinde gönül eyler
Başsız olmaz şehir köyler
Baş kentimiz ildir baba

Gönlümüzde baş tacımız
Derde derman ilacımız
Meyveli bağ ağacımız
Bahçemizde güldür baba

Mutlu günde bayramımız
Onsuz olmaz ayranımız
Bereketli hep soframız
Çiçek arı baldır baba

Kördüğümü elsiz çözer
Gönlümüzde gizli gezer
Kalem gibi yazı yazar
Sevdamıza çöldür baba

Deryamıza gemi olur
Her limana uğrar durur
Önde gider yolu bulur
Kaptanımız mildir baba

Dertler üst üstte dizilir
Gam keder ile ezilir
Tuncay’a bakar üzülür
Açan kanat koldur baba
****************************
Dostlar kaleminden Dörtlükler
*******************************
KARDEŞ KILAN BACIMIZI
GİYMİŞİZ BİZ TACIMIZI
SERİNLETİR ACIMIZI
SEHERDEKİ YELDİR BABA...OSMAN ÖCAL
(a) Teşekkür ederim.

Baba...

Derdimize derman o'dur
Halimizi soran o'dur
Yaramızı saran o'dur
Bize müşfik el'dir baba.

Bizim için üzülen o
Derdimizle dertlenen o,
Bize kanat, kol geren o,
Tutunacak daldır baba.

Evimizin direğidir
Akan şefkat ırmağıdır
Bir insanlık örneğidir
Bize bir okuldur baba.

Ramazan'da çıktı yola
'ALLAH' sözü geldi dile
Yüce Rabbin rahmetiyle
Cennetmekan kuldur baba.

O herkese örnek olan
Numûne bir güzel insan
Garip oğlu Mehmed İhsan
Der; 'Ne güzel kuldur baba'...
__________________Mehmed İhsan Uslu
(ya) Teşekkür ederim.

Sevdalardan gülmez isek
Gurbet elden gelmez isek
Ağlamayı bilmez isek
Gözümüzde seldir baba.......Burhanettin AKDAĞ
(a) Teşekkür ederim

Evimizde orta direk.
Bizim için çarpar yürek.
Elden düşmez kazma kürek.
Hakikate yoldur BABA.........Aşık Korhani'ye
-Teşekkür ederim

Özümüze rehber olan,
Derdimize çare bulan,
Gönlümüze akıp dolan,
Saadetten haldir BABA.........Aydın SEVGİ
(ye) Teşekkür ederim.

Uzak değil kuş uçumu
Yine sızlatır içimi
Okşar ağarmış saçımı
Bir şifalı eldir baba................Ümran TOKMAK
(a) Teşekkür ederim

Seller boğar, ateş yakar
Nem çürütür, deprem yıkar
Bıçak keser kanlar akar
İlk basılan küldür baba.......Aşık Cinasi (Ekrem YALBUZ)
(a) Teşekkür ederim

Fırtına eserde yel derler.
Yükü çeken bel derler
Kabirden çıkta gel derler
Başımızda nurdur baba.....Orhan semiz
(e) Teşekkür ederim

Adın dilden düşmez hece,
İster gündüz ister gece
Ne emrin var sen sadece
Bana onu bildir baba...........Dr.İrfan Yılmaz.
(a) Teşekkür ederim

Emek onda ekmek onda
Doğru onda gerçek onda
Meyve onda çiçek onda
Ulu çınar daldır baba............Aşık Kevseri
(ye) Teşekkür ederim

Eve yetecek mi diye
Düşünür her ne alırsa
Çocukları aç kalırsa
Gözü çağlar seldir baba......İbrahim Akın
(a) Teşekkür ederim

Arkamızda dağımızdır
İçimizde yağımızdır
Gözümüzde ağımızdır
Merhamati göldür baba..............Ataman Ertuğrul
(a) Teşekkür ederim
 

Tuncay Akdeniz

 

 

Babam'a

 

 
 
 
Ellerinden öpüyorum
Başımada koyuyorum
Helal ile doyuyorum
Bil bunu sen bil baba

Allah uzun ömür versin
Tüm muradına erersin
Daha çok şeyler dersin
Bil bunu sen bil baba

Sabah erken kalkıyorum
Resmine bir bakıyorum
Öğüdünü takıyorum
Bil bunu sen bil baba

Oku dedin okudum
Hep iyilikleri dokudum
Sayende ben hep tokudum
Bil bunu sen bil baba

Harmana gittik sapa
Verdin elime yaba
Giydirdin sırtıma aba
Bil bunu sen bil baba

Hayırlımıyım ki bilmem
Adını ben asla silmem
Gelme dediğin yere gelmem
Bil bunu sen bil baba

Kumarı bilip oynamam
Sinirlenip ben kaynamam
Suclu isem sığınamam
Bil bunu sen bil baba

Darda zorda asla kalma
Ben varım burda unutma
İyiyim diye bizi uyutma
Bil bunu sen bil baba

Çağır hemen geleyim
Canımı sana vereyim
Herşeyi önüne sereyim
Bil bunu sen bil baba

Baba hakkı hiç ödenmez
Babaya sırt da dönülmez
Helali alınmadan ölünmez
Bil bunu sen bil baba

Baltaya sapmıyım bilmem
Sen yemeden bende yemem
Kötü birşeyde diyemem
Bil bunu sen bil baba

Şimdi temiz geziyoruz
lokantalarda yiyoruz
Allah razı olsun diyoruz
Bil bunu sen bil baba

Babam benim babam benim
Elim ayağım ve de tenim
Malım mülküm hepsi senin
Bil bunu sen bil baba

Baba, baba diyorum
Koşarak sana geliyorum
İçimden severek öpüyorum
Bil bunu sen bil baba

Adnanım ben Adnan işte
Aklım fikrim doğru işte
Hayır vardır bu gidişte
Bil bunu sen bil baba

Hakkın öyle çok ki bende
Nur var yüzündeki tende
Birgün
 
siz gidende
Bil bunu sen bil baba
 
 
 
 
 
 

Adnan Şahin



 

Baba

Siğaran elinde kaşların çatık,
Nasılda sevgini gizlerdin baba,
Bir dilim ekmeğe soğanı katık,
Çayıda çok fazla severdin baba,

Hastane yolları kaderin oldu,
Yanında biz varız üzülme baba,
O kanser illeti ecelin oldu,
Mevladan ümitler kesilmez baba,

Bu kadar acıya nasıl dayandın,
Sabırlı olmaya öğrettin baba,
Bu koca aleme neden sığmadın,
Geride bıraktın bizleri baba,

Sığmazsın bilirim bir kaç mısraya,
Anlatmak isterim seni dünyaya,
Acelen neydiki uçtun semaya,
Mezarının başında ağlarım baba,

Gururu sevgiyi senden öğrendim,
Mis gibi kokunu özledim baba,
Bu kadar genç yaşta ölmemeliydin,
Hasretin ciğerimi deliyor baba,

Ağlarım gizlice sensiz günlerde,
Faydasız bilirim ağlamak baba,
Yaşamak isterdin sende bizlerle,
Sensizken mutsuzuz inanki baba,

Sen gittin kimsemiz kalmadı şimdi,
Bizi terketmeye hakkın yok baba,
Dostum dediklerin düşmandır şimdi,
İyiki namerdi görmedin baba..
12/04/1998
 

Şenol Mersin



 

Baba

Merhaba baba,
Nasılsın
Sesini duymak istedim
Aradım ama ulaşamadım
Oysa sana bugün ilk defa
Telefonda da olsa
‘’Seni seviyorum baba’’
Diyecektim
Yılarca sakladım içimde
Söylerim birgün nasıl olsa
Diye
Sanki çok ayıp bir şey
Sanki yasakmışçasına
Kaçtım korktum hep senden
Çünkü sen beni hiç kucaklayıp
Seni seviyorum oğlum demedin
Biz seninle aynı evde iki yabancıydık
Ve ikimiz de yalancıydık
Oysa birbirimizi çok seviyorduk
Ne sen söyledin ne de ben
Korktuk hep o cümleyi söylemekten
Duyan olur diye bekli de
Belki de eskiden kalma bir adet
Baba oğluna hiç öyle şeyler dememeli
Görgüsü bizimkisi
Neticede yılları tükettik baba
Ne zaman göçüp gideriz belli değil
Adımız yazılmadan ölüm listesine
Yan yana gelsek de sarılsak birbirimize
Ve yıllarca söyleyememenin hasretiyle
Haykırsak gökyüzüne
Seni seviyorum baba
Seni seviyorum oğlum
Diye
Yoksa
Hep içimde kalacak
Sol yanım dolu ama
Sağ yanım kanayacak
Hele sen gidince baba
Sen gidince gözüme perde inecek
Gökyüzü kararacak
Ve ben artık hiç kimseye
Seni seviyorum demeyeceğim baba
Diyemeyeceğim
Hadi gel baba
Gel de şöyle 35 yılın hasretine
Bir tokat atalım
Omzuna yaslayıp başımı
Sessizce kimselere duyurmadan
Ama senin yüreğine işleyen
Bir çift laf edeyim
Ve sana
Seni seviyorum baba
Diyebileyim
Seni seviyorum baba
Seni
Seviyorum
Baba
Tıpkı annemi sevdiğim gibi
Kardeşimi
Sevgili sevdiğimden öte
Yüreğimde
Çoook derinde
Usulca ama haykırış dolu
Bir sevda bu
Özleyiş dolu
Yüreğimin hem sağı hem solu
Senin baba
Bunu söyleyecektim sana
Aradım ama ulaşamadım
Oysa cevap verseydin telefona
Sana
Seni seviyorum baba
Diyecektim
Seni seviyorum
Seviyorum
Baba
 

Hasan Basri Kılıç



 

Fırıncı Baba

Fırıncı Baba

Elleri hünerli yüzü kederli
Gözleri buğulu uyku hederli
Aydınlık ümitli kara kaderli
Gecenin sırdaşı fırıncı baba
Çilenin gardaşı fırıncı baba

Mekanı garibin durağı gibi
Ekmeği sıcacık yüreği gibi
Hammış yanmış pişmiş küreği gibi
Gecenin sırdaşı fırıncı baba
Çilenin gardaşı fırıncı baba

Bir hayal ziyaret bayram
gezisi
Düşledikçe artar yürek sızısı
Hasret yumak yumak alın yazısı
Gecenin sırdaşı fırıncı baba
Çilenin gardaşı fırıncı baba

Alın teri göz nurudur sermaye
Alışmıştır yüreğinden vermeye
O layıktır gönüllere girmeye
Gecenin sırdaşı fırıncı baba
Çilenin gardaşı fırıncı baba

27/11/2002-Ulaş
Güven TAHTAKIRAN
 

Güven Tahtakıran

 

 

Keşke Baba Olmasaydım

Sıkıntım çok gönlüm darda
Gözlerim hep uzaklarda
Bu ortamda bu şartlarda
Keşke baba olmasaydım

Geçti ömrüm yürümekle
Çamur batak kürümekle
Masum,mağdur bu yürekle
Keşke baba olmasaydım

Et olsaydım sucuklara
Yem olsaydım cucuklara
Boynu bükük çocuklara
Keşke baba olmasaydım

Olsa bile amaçlarım
İlk adımda yamaçlarım
İşte delil ak saçlarım
Keşke baba olmasaydım

Ne kasaba ne de köyde
Yaşadığım herbir yerde
Kısacası bu devirde
Keşke baba olmasaydım

Her tarafta pas ile kir
Kul kulları görür hakir
Ama zengin ama fakir
Keşke baba olmasaydım

Kar altında kalsaydımda
Eriyip su olsaydımda
Her belayı bulsaydımda
Keşke baba olmasaydım

Arzularım değildi çok
Kısmetime düştü hep yok
Daha kendim olmadan tok
Keşke baba olmasaydım

 
 
 
 
 

Murat Demir



 

Baba Sen Gidersen

Baba sen gidersen; ne olur halimiz
Bir daha doğrulurmu belimiz
Artık açmaz olur; o solan gülümüz
Baba sen gidersen ne olur halimiz

Hani baba güzel bir yuvamız varidi
Başında dedem ninem durur idi
Annem çalışır davarları sağar idi
Baba sen gidersen ne olur halimiz

İhsan, Emrah abim, ben oynardık
Menderes, Önder şakalaşır gülerdik
Kardeşim ülkü oldu diye sevinirdik
Baba söyle o günler ne güzeldi

Hani dedem gitti ama gelmedi
O pamuk elli ninem gitti gelmedi
Amcaların gitti o yere gelmedi
Baba sen gidersen ne olur halimiz

Baba bunca gidenler nereye gider
İnsan gittiği yerden bari
dar eder
Hiç olmasa bir kaçı geriye döner
Baba sen gidersen ne olacak halimiz

Gidenlere bakıyorum var mezar taşları
Çürümüş saçları dökülmüş kaşları
Bazen ihtiyar bazen genç’dır yaşları
Baba sen gidersen ne olur halimiz

Baba bir şeyler söyle bir şeyler anlat
İnsanlığın gönlü karardı oldu mat
Gidenlerin sayısı artıyor kat kat
Baba sen gidersen ne olur halimiz

Bakıyorum cesede çürümüş değeri yok
Hâlbuki bunların kimisi aç yaşardı kimisi tok
Bedenleri çok yakışıklı idi, bir hatırla bir bak
Baba söyle sen gidersen ne olur halimiz

Baba; bu gidişler ne zaman duracak
Derler ki, toprak kaynayıp coşacak
Ondan sonra da kıyamet kopacak
Baba söyle ne olur bizim halımız

Tahsin derki toprak açmış kollarını ağız’ını
Hiç ayırt etmez güzelini çirkinini yağız’ını
Hepsini yutmuş doldurmuş boğaz’ını
Baba söyle sen gidersen ne olur halimiz


Ankara-16.07.2010
 

Tahsin Koç



 

Bizlerden Bıktın Mı Baba

İhtiyar olmadan göçtün de gittin
Sen yaşlılıktan ürktün mü baba
Bi-
haber ansızın terk edip gittin
Yoksa bizlerden bıktın mı baba

Sen gideli boynum bükülü kaldı
Ellerim böğrümde sokulu kaldı
Esvapların yadigar ütülü kaldı
Yoksa erken yola çıktın mı baba

Herkes babasıyla bizde tek idik
Sadece bayramlık isteriz dedik
Toprağını öpmeye başına geldik
Yoksa pencereyi örttün mü baba

Yalnız olduğumda hayal ederim
Geçmiş o günlere dalıp giderim
Yaşarır gözlerim komaz silerim
Yoksa mendilini yırttın mı baba

En zor düğümleri elsiz çözerdin
Kırmayın kalpleri bir olun derdin
İlçe de göğsünü gerer gezerdin
Yoksa kahredip sustun mu baba

Bilirim anacığım önceden göçtü
Akabinde evimiz barkımız çöktü
Can ciğer dostların birçoğu kaçtı
Yoksa kaçanlara küstün mü baba

Annemsiz sende mutlu olmadın
Baştaki huzuru sonra bulmadın
Hep sana söylendi evet demedin
Annemin yanına koştun mu baba

Merak etmeyin bizde anarız sizi
Sözleriniz aşımızın biberi tuzu
Annemin kurumayan o iki gözü
Bu kez sevgiden coştu mu baba

Anam darda iken ismin söylerdi
Beş vakit namazında dua eylerdi
Hiçbir kıymet baba olamaz derdi
Duyunca bunları şaştın mı baba
 

Hasan Öz

 

Somuncu Baba

Kardeşliğe çağırarak
Gel etti Somuncu Baba
Yunus, Mevlana misali
El etti Somuncu Baba

Erdebilden ilim aldı
Bursa’da Ekmekçi oldu
Aksaray’da biraz kaldı
Yol etti Somuncu Baba

Sultan Yıldırım çağında
Yaktı fırın sıcağında
Gönlü aşkın ocağında
Kül etti Somuncu Baba

Devam eyledi soyunu
Resulullahın huyunu
Hacı Bayram’ın suyunu
Bal etti Somuncu Baba

Hac dönüşü Darende’ye
Yerleşti güzel beldeye
Mekanına hoş hediye
Gül etti Somuncu Baba

Kayadan çıkar bir göze
İbret olur size bize
Balıklar doldu havuza
Göl etti Somuncu Baba

Evlatları hizmetini
Yaptı bildi kıymetini
Bu Tektaş’a himmetini
Bol etti Somuncu Baba

07.01.2003, Darende
 
 
 
 
 

Musa Tektaş


 

 

Baba

Daha fidan yetişmeden toprakta
Köklerim kurudu yakıcı sıcakta
Baba nasıl dururum sensiz ayakta
Bırakıp gittin küskünüm baba

Köklerimi söktüler hemen kurudum
Sana bişey olsaydı kendimi vururdum
Dizlerine yatıp senle uyurdum
Bırakıp gittin küskünüm sana baba

Seninle dağdan odun getirirdik
Soğuk sularda soğan ekmek yerdik
Beraber ağlar beraber gülerdik
Beni bırakıp gittin ya baba

Şimdi gözlerim seni arıyor
Açılan yaram herdem kanıyor.
Görende beni vuruldu sanıyor
En büyük yaram sensizlik baba

Beyaz yatımlı pala bıyıkların
Şeker gibi tatlıydı yaşlı yanakların
Şimdi sensiz başlıyor her yarınım
Keşke yanımda olsaydın baba

Aklıma geldikçe ağlıyorum beir köşede
Bir tat yok sensiz neşede
Ne olur kız bağır bir şey de
Hasretim sana hasretim baba

Keşke şimdi yanımda olsaydın
Beni sensiz hiç bırakmasaydın
Yada senle mezarda olsaydım
Kavuşur dertleşirdik be baba

Oğlun askere geldi fidan boyunda
Babası yetiştirdi onun huyunda
Var mıydı sen gibi iyi baba soyunda
Kalkta yerinden konuşalım baba

Şimdi yatıyorsun kara toprakta
Sensiz bende duruyorum ayakta
Göz yaşlarımın izi kaldı yastık yatakta
Aklıma geldiğinda ağlıyorum baba

Mezarın başına geldiğimde
Feryatlar isyanlar kopuyor içimde
Gir rüyalarıma konuş düüşümde
Seni bir an görmek istiyorum baba

Beyaz kefeni kıymadan sardılar sana
Hayat hançerinide vurdular bana
Yıkayıp koydular seni mezara
Kalk baba kalk ne olur ayağa

Hakkını helal ettinmi bilmiyorum
Gözümden dökülen yaşları silmiyorum
Allaha isyan etmek de istemiyorum
Hakkınıda helal et ne olur baba
 
 
 
 
 

Selahattin Kanşav Polat

Baba

Baba

Annem Sofrayi Ne zaman Kurayim Diye Soruyor,
Cok Geç Kalirmisin Biz Baslayalimmi Yemege,
Nemi Pisirmis; Tereyagli Kuru Fasulye
Corba,pilav vs. iste
Salatayi Ben Hazirladim Senin istedigin gibi
Gerçi Doktor Tereyagindan Uzak Dur Demisti Sana
Aman Bosver Doktor Ne Biliyormus Sanki
Can Bogazdan Gelir Hem Doktor Nerden Bilecekki Yedigini
Anneme Yakalanmadan
Yemekten Sonra Bir Tanede Sigara
Ne Dersin Kulaga Hos Geliyor Degilmi
Gerçi Doktor Onuda Yasaklamisti Ya
Bosver Bizbizeyiz...

Baba

Bugun ise Gitmek istemiyorum
Hani Bana Gecenlerde Diyordun Ya
Bahceye Domates Biber Ekelim Diye
Haklisin Baba Kizmistim Sana
Ne Huysuz Adam Benim Babam Demistim
Hep Bir is Cikartiyor Bana
Sende Kizdiriyordun Be Baba
Pazardan 2 kilo Domates Almasi Varken
Beni Niye Ugrastiriyordunki
Hadi Baba Ben Topragi Kabartayim
Sende Sula Diktiklerimizi
Yada Sen Otur Onuda Ben Yapayim

Baba

Gecenlerde Atölyedeki Kaynak Makinan Bozulmustu
Seyy! Onu Ben Bozmustum
Ben Nerden Bileyim Kaynak Nasil Yapilir
Hiç Ögretmedinki Bana...
Sende Yenisini Al Olan Oldu
Kizarsin Diye Söylemedim Sana
Artik Biliyorsun Gel kiz Bana Baba
Cünkü Bana Hiç Kizmadin
Bu Seferlik Affetme Beni
istersende Döv Beni

Baba

Kis Gelmeden Su Evin Catisini Yenilesekmi Diyorum
Yagmur Bindirmeden Onarmak Gerekiyor
Geçen
Sonbaharda Masallah Rahmet Evin icine Yagdi Resmen
Dur Ben Merdiveni Getireyim
Bizim Merdivenimiz Nerde Duruyordu Baba
Bende Biliyorum Orda Oldugunu Unutmusum Napayim
Hadi Baba Sen Bana Tarif Et Nasil Yapacagimi
Önümüzdeki Kisi Rahat Gecirelim
Bana Nemi Oldu; Birsey Olmadi Bana Baba
Ne Yani Ben Eskiden Böyle Degilmiydim?
Her isten Kacarmiydim?
Sahi Öylemiydim Baba?

Baba

Ben Yarin Gene ise Gitmeyecegim
Annemin Tansiyon ilaci Bitmis Onu Yazdiracagim
Daha Gecen Gün Doktor Bir
Aylik ilac Vermisti Gerci Ama
Yahu Bu Annemde Ücer Besermi Yutuyor Bu ilaclari
Günde Bir Tane Oldugunuda Biliyor Bu Kadin
Gerçekten Geçen Aymiydi ilaci Aldigimizda
ALLAH ALLAH Zaman Bu Kadarmi Hizli ilerliyor
Ne Bileyim iste Ben Yeni Aldik Saniyorum
Bugünde Tutturmus Dizlerim Agriyor Diye
Ne Cadi Kadin Bu Annem
Yok Be Baba Durduk Yere Niye Yalan Söylesin Kadincagiz
Demekki Var Bir Sikayetiki Sizlaniyor

Baba

Ne Geldi Aklima Biliyormusun
ilk Sigara icmeye Basliyordum Hani
Senin Sigaralarindan Caliyordum
Sonra Korka Korka Telasla Sen Yokken iciyordum
Gözlerim Sagi Solu Dikizliyor Ya Babam Gelir Görürse Diye
ictikten Sonrada Dumani Yelpazeliyordum Ellerimle
Aptallik iste Ulan Bahcedesin Havada Sigara Dumani Asili Kalacak Degil Ya
Ama Sana Yakalanma Korkusuyla Sigara icmek Nasil
Keyifli Anlatamam
Biliyormusun Baba
Sen Yokken ictigim Sigaranin Eski Tadini Alamaz Oldum
Sensiz Alinan Her Nefesin Tadi Yok Be Baba
Birakicam Zaten Mereti

Baba

Bir Uhde Var icimde
Sana Söyle Sarilip Babacigim Diyememenin Pismanligi
Hadi Baba Sarilayim Sana Müsade Ette
Sarilayim Degilmi Kizmazsin Degilmi bana
Kendimi Bildim Bileli Sarilamadim Sana
Hep Büyük Biri Oldugumu Hissettirdin
Esek Kadar Adamiz Kücük Cocuk Gibi insan Babasina Sarilirmi
Yok Be Baba Adam Oldugumuzu Sandik Yanildik
Hadi Baba Kirma Beni Birkerecik Sarilayim Sana Babacigim Diyeyim
izin Ver Ne Olursun
Merak Etme Baba Sarilinca Aglamam
Aglasamda Adam Gibi Aglamam
Cünkü Herseyin En Delikanlisini Ögrettin Bana
Ama Delikanlica Aglamak Diye Birsey Yok Baba
O Yüzden Korkma Aglamam Sana Sarilinca

Baba

Niye Susuyorsun Neden Konusmuyorsun Benimle
Tamam Kabul Ediyorum Sana Layik Bir Evlat Olamadim Belki
Baba Degeri Nedir Onuda Bilemedim
Asiydim Toydum Genctim Cocuktum Cahildim
Peki Soruyorum Sana
Diger Cocuklar Gibi Misket Yuvarlamak Benimde Hakkim Degilmiydi Baba
Fahri Amcanin Torununun Bisikleti Vardi
Onun Bisikletiyle Bir Tur Atabilmek icin
Kac Para Harac Verdigimden Haberin Varmi Baba
Çocuklugumun Ödülü Tahta Kasiklarmiydi Baba
Hayır; Sesimi Filan Yükselttigim Yok Benim
Neyse Bugun Tartismak istemiyorum
Biliyormusun
Artik Biliyorum Baba Demenin Baba Degerinin Ne Oldugunu
Cok Gec Kaldigiminda Farkindayim
Ama Babalar Affeder Onuda Biliyorum
Sana Layik Bir Evlat Olamadigim icin
Affet Beni Baba
Nolur Affet Ve Hakkini Helal Et Baba
 

Aydın Göl


 

Yetimdir Öteki Adım

Bu bayram da yoksun nerdesin hani
Asırlardır sanki görmedim seni
Eski sevmelerle avuttun beni
Zamanım doldu bak gelmedin baba

Nasırlı elinden öpmek isterdim
Senden yana murad almak isterdim
Doya doya seni sarmak isterdim
Bahtiyarım deyip gülmedim baba

Öldü bahçelerim çiçekler soldu
Aydınlık günlerim katıran oldu
Aşiyanım viran baykuşlar kondu
Bir bülbül bağımda ötmedi baba

Burkutuyor tadı her mutlu günün
Anlamı yok sensiz toyun düğünün
Kurudu pınarı artık gözümün
Mutluluk bacamda tütmedi baba

Yetim oldu şimdi öteki adım
Kırıldı kanadım hep yaya kaldım
Şefkat denizinden bir katre aldım
Dipsiz okyanusu görmedim baba

Yetimin halinden biliyor millet
El verip yarayı sarıyor devlet
Doğruluk yolunda ölünür elbet
Nasihatın yele vermedim baba

Aydın’ım bu hali iyi biliriz
Yetimlere biz de koşar gideriz
Lokmayı ikiye böler veririz
Namertlere muhtaç etmeyiz baba
 

Aydın Yılmaz



 

 

*Dedilerki Baban Hasta Yatıyor*

Dedilerki baban hasta yatıyor
Çaresizlik benim belim büküyor
Her gün saçlarıma aklar düşüyor
Gurbet ellerinde kalmışım baba

Gurbetin acısı içimde yara
Çaresiz kaldım ben şimdi burada
Fani beden burda,aklım orada
Gurbet ellerinde kalmışım baba

Seslensem sesimi duyan olmuyor
Hastalansak halden bilen olmuyor
Ağlasam yaşımı silen olmuyor
Gurbet ellerinde kalmışım baba

Birtanem sen canım söyle neyleyim
Söylede ömrümü sana vereyim
Emrette yoluna kurban olayım
Gurbet ellerinde kalmışım baba

Hasta oluyorsun gelemiyorum
Gözlerimden yaşı silemiyorum
Derdine bir derman olamıyorum
Gurbet ellerinde kalmışım baba

Söylediğin her söz emirdir bana
Söylede ömrümü vereyim sana
Sağlıklı,sıhhatli ol sen yuvanda
Ozaman gurbete razıyım baba
 
 
 
 
 

Mahperi Koç


 

Üşüyorum Baba

Dün, dedemle parka gitmiştik baba
Kızlı erkekli, İrili ufaklı çocuklar vardı
Sanki bir bayram yeriydi orası
Dedemin bakışları üstümdeydi yine
Oysa gözlerim hep seni, seni aradı baba
Yaşıtlarım” baba baba” dedikçe
İnan ki bir şeyler koptu içimden
Görünürde hiçbir eksiğim yok, yok ama
Düşlerim yarım yırtık, umutlarım kırık,
Ölü müsün, diri misin? be baba
Herkes eğlenirken
Minnacık kalbim ağrıyor, çok çok ağrıyor baba

Az sonra, küçücük bir kız çocuğu geldi yanıma
“Senin baban var mı, hadi göster bakalım” dedi
Seni sordu tanırcasına, şaşırdım, donakaldım baba
En hassas yerimden vurulmuştum,
Var mısın yok musun? Ben de bilmiyorum ya
İlk suçumu, ilk günahımı işledim
İlk yalanımı söyledim
Sen beni istemesen de
Babam var, beni seviyor dedim

Sen babasızlığı bilemezsin baba
Dört duvarın yüzüme akseden sessizliğini
Yüreğime gömdüğüm hıçkırıklarımı bilemezsin
Ki, yarısında sen, yarısında annem
Hayatım koskoca bir yalnızlık

İçimde uçurumlar, tarifsiz bir boşluk, babasızlık,
Ağız dolusu baba diyemeden
Yaşamaksa bu,
İşte hem sürünüyor, hem yaşıyorum baba

Geçen hafta anneler günüydü baba
Seninle el ele olmayı öylesine çok istedim ki baba
Küçücük kalbim çırpındı durdu
Dedemin getirdiği solgun gülü verdim anneme
Olmadı baba olmadı, yüz dede bir tek baba etmiyor
İçim burkuldu, yüreğim kanadı baba

Üç hafta sonra babalar günü
Herkes sarılacak babasına
Öldüyse çiçek koyacak mezarına
Yaşıyorsa sımsıkı sokulacak babasına
Öpücükler konduracak yanaklarına
Sen ölü müsün, yoksa sahiden yaşıyor musun baba
Minnacık yüreğim sancıyor, çok sancıyor baba

Düşünüyorum da günün birinde,
İlkokul öğretmenim bir ödev verir de,
Derse ki, baba sevgisini içeren
İçli bir kompozisyon yazınız
Ne düşünecek, ne söyleyecek, ne yazacağım baba
Senin için yaşıyor mu, öldü mü diyeceğim
Yoksa yine koskocaman bir yalan mı söyleyeceğim
Kanıyor minnacık yüreğim, vallahi kanıyor baba
Üşüyorum, dün gibi sevgisizlikten üşüyorum baba
 

Fikret Kuşçuoğlu




 

İşte Bıraktığın Servet Bu Baba

Bir muhtar çakmağı birkaç nasihat
İşte bıraktığın servet bu baba
Dürüstlüğün oldu sana kabahat
İşte bıraktığın servet bu baba


Çakal olup leş peşinde koşmadın
Rüşvet yiyip fil misali şişmedin
Doğru bildiğinden asla şaşmadın
İşte bıraktığın servet bu baba


Kışları üşüdün yazları yandın
Kendine bir palto ceket almadın
Bizi adam etmek idi muradın
İşte bıraktığın servet bu baba


Bilirim yoklukla büyüttün bizi
Kahrolsun feleğin bu çirkin yüzü
Bir ömür kalbimden çıkmaz bu sızı
İşte bıraktığın servet bu baba


Aç kaldık harama hiç el sürmedik
Namussuzluklara boyun eğmedik
Biz bu doğruluğu senden öğrendik
İşte bıraktığın servet bu baba
2004 Bornova İZMİR
Tüm emekçi babalara saygılarımla
 
 
 
 
 

Cebbar Korkmaz


 

Baba

Yollara düştük,yetmiş yedi güzüydü
Yüreklerin,bir yarısı hüzündü
Umudumuz,sımsıcacık yüzündü
Gidiyorduk gurbete, gurbete baba

Sırtına almıştın iki kat döşek
Yürüyorduk arkanda,dört ürkek yürek
İstiyordun
rahat bir, hayat sürek
Canlar kurban senin,yoluna baba

Uzaklarda kaldı doğduğun yurdun
Çalıştın,çırpındın,didindin durdun
Bizlere sıcacık bir yuva kurdun
Hakkın ödenmez ki,ödenmez baba

Terli terli yorgunluktan hamlayan
Geceleri defterime damlayan
Bedenimde oluk oluk kanayan
Emeklerindi, emeklerin baba

Yüreğinle taşırdın,ekmek bize
Yokluğu getirdin emekle dize
Aklımız ermedi,bu sırlı gize
Helal olsun sana,helal be baba

Sevginle serpilip,çağlayıp durdum
Hasta olduğunda,sararıp soldum
Okurken senin,iftiharın oldum
Emeğini zayi,etmedim baba

Gece gündüz demeden,bir başına
Üstelik bereketli,tek maaşınla
Okuyup adam ol,demiştin bana
Sözümü tuttum öğretmenim,baba

En ufak bir fiske vurmadın bana
Ettiğim dualar az bile sana
Öperim elinden ben kana kana
Ayakların taşa değmesin baba

Baharımsın,yazımsın sen baba
Darlığımda,varlığımsın can
baba
Sırtım sana yaslı,dağımsın baba
Öpüyorum ayaklarından baba

Hayat mücadelesinde cengâver
Zor günlerimizde,oldun yaver
Adam gibi adam,adı DİLAVER
Hakkını helal et,helal et baba
 

Alptekin Topal

 

Kolay mıdır Baba Olmak

Sanki dünyanın yükünü
Sarmışlar benim sırtıma
Kimse bilmez yüküm nedir
Kolay mıdır baba olmak

Felek türlü hilesini
Allar pullar cilvesini
Sakın sorma sillesini
Kolay mıdır baba olmak

Çakal ve kurt edasında
Bazen tilki sofrasında
Oysa insan havasında
Kolay mıdır baba olmak

Çoluk çocuk ister doymak
Anne yorgun dişin tırnak
Bize düşer rızık bulmak
Kolay mıdır baba olmak

Bazen ister çocuk olmak
Mümkün değil geri dömek
Çok ister kendini dövmek
Kolay mıdır baba olmak

Baba derken olur baba
Başa düşer koşu çaba
Bu gün bitti yarın tasa
Kolay mıdır baba olmak

Düzen bozuk zemin oynak
Kolay değil düzen kurmak
Öyle zor ki artık doymak
Kolay mıdır baba olmak

Evin bitmez istekleri
Kabarır makbuz fişleri
Bir de yoksa destekleri
Kolay değil baba olmak

Koşta yetiş teknoloji
Yeyip bitiriyor bizi
Hele gelde kal bir geri
Kolay mıdır baba olmak

Akşam evde sorar hanım
Tüp yok dolap takır canım
Eh, müh, hele dur bakalım
Kolay değil baba olmak

Dönmez ise evin çarkı
Gör o zaman sevgi aşkı
Ne ilk bu ne de son baskı
Kolay mıdır baba olmak

Yoksa adam içki kumar
Zaten helâl bir eşin var
Adam gibi bir adamsan
Çok yakışır baba olmak

Bana baba deme sakın
Bir ağırlık çöktü bakın
Her yanıma bandaj takın
Kolay değil baba olmak

Bakma sakın bu sözlere
Sevgi saçın tüm gözlere
Ne mutludur ki bizlere
Çok güzeldir baba olmak

Aman kızın büyüdüyse
Çiçek gondol gelindiyse
ALLAH Emri anıldıysa
Kolay değil baba olmak
 
 
 
 
 

Kemal Güneş

 

 

Baba Olmak

Herkes görür çınar gibi
akıp giden pınar gibi
Kaf dağında bir yar gibi
Baba olmak zor iş dostlar

Yükler binmiş omuzuma
dert doluyor havuzuma
hem yazıma hem kışıma
Baba olmak zor iş dostlar

Ağlarsın sen ağlatmadan
Gülmessin hiç güldürmeden
Dertlerini bildirmeden
Baba olmak zor iş dostlar

yemeden sen yedirecen
içmeden sen içirecen
Böyle yıllar geçirecen
Baba olmak zor iş dostlar

Elde bebek büyütürsün
Gece demez uyutursun
Sen kendini unutursun
Baba olmak zor iş dostlar

Saçlarında tel tel beyaz
Geceleri kuru ayaz
Ey hayatım bunları yaz
Baba olmak zor iş dostlar

Şu dünyada bir tek ka-rım
Candan candır evlatlarım
Beyazladı sakallarım
Baba olmak zor iş dostlar

Ağacın meyvesi evlat
Budur sana bil nasihat
Yetiştiren bulur sıhhat
Baba olmak zor iş dostlar

Baba derler sular durur
Muhabbetden pınar kurur
Bilki nesil onda yürür
Baba olmak zor iş dostlar

Sıkıntın var diyemessin
O giymeden giyemessin
Evlat açken yiyemessin
Baba olmak zor iş dostlar

Evlat ömrün meyvesidir
Hayatının gayesidir
Kalp telinin namesidir
Baba olmak zor iş dostlar

Geçti ömrüm çalışırım
Çilelere alışırım
Onlar için hep koşarım
Baba olmak zor iş dostlar

Yüküm ağır gönlüm darda
Çile dursun uzaklarda
Bu devirde bu şartlarda
Baba olmak zor iş dostlar

Bir gülüşde güller açar
Hayatına neşe saçar
Yuva kurar elden uçar
Baba olmak zor iş dostlar

Elbet vardır amaçlarım
Yordu beni yamaçlarım
Size delil ak saçlarım
Baba olmak zor iş dostlar

Ne şehirde nede köyde
Hayat olan her bir yerde
Hele hele bu devirde
Baba olmak zor iş dostlar

Ortam bozuk her yerde kir
Can cananı görür hakir
İster zengin ister fakir
Baba olmak zor iş dostlar

Yıllar yılı hayal kurdum
Babam varken baba oldum
Buzullarda yanan kordum
Baba olmak zor iş dostlar

Meme emzik zamanlardı
Seninde bir baban vardı
Üzülünce o ağlardı
Baba olmak zor iş dostlar

Babalar çınardır çınar
Evlat için kafa yorar
Gece gündüz arar sorar
Baba olmak zor iş dostlar

Bir devrandır döner durur
Dede baba evlat yürür
İnsan olan bunu görür
Baba olmak zor iş dostlar

Ona sorsan bir çınarsın
Deprem olsa yıkılmassın
İsterki hep beni sarsın
Baba olmak zor iş dostlar

Didinecen çalışacan
Helalinden kazanacan
Gözün gibi hep bakacan
Baba olmak zor iş dostlar

Zaman bozuk çoktur iti
Kimi kene vardır biti
Bilemessin sen niyeti
Baba olmak zor iş dostlar

İlimi var irfanı var
Kitabı var islamı var
Birde bunun iflası var
Baba olmak zor iş dostlar

Bayrak Vatan milletini
Tanımalı devletini
Ezmelidir zilletini
Baba olmak zor iş dostlar

Ahlak ile hamurunu
İlim ile kat suyunu
Senden alır bil huyunu
Baba olmak zor iş dotlar

Fatih gibi istanbulda
Yavuz gibi niğboluda
Süleyman olsun dünyada
Baba olmak zor iş dostlar

Öğret bilsin türkleriz biz
Osmanlı şanlı ceddimiz
Huzur olsun niyetimiz
Baba olmak zor iş dostlar


Davut bunu yazan sensin
Pınar olup taşan sensin
Unutmaki çoban sensin
Baba olmak zor iş dostlar
 
 
 
 
 

Davut Arkan



 

Yokluğuna Alışamadık Baba

Ne annem ne ben, ne de çocuklarım
Ne kardeşim Hatice, Nevin bacım
Unutmadık hiç unutmayacağım
Yokluğuna alışamadık baba

Dağ gibi arkamızdaydın sen dim dik
Hiç çalışma, köşede otur derdik
Sensiz tüm sülale el ele verdik
Yokluğuna alışamadık baba

Sen hep örnek insandın benim için
Kırıldın ama asla eğilmedin
Doğru bildiğinden ödün vermedin
Yokluğuna alışamadık baba

İçimi yakıyor senin özlemin
Unuttum zevkini içten gülmenin
Ölümünün açtığı yara derin
Yokluğuna alışamadık baba

Şerefe namusa dil uzattırmam
Sülaleme asla çamur attırmam
Eşimi, dostumu asla sattırmam
Yokluğuna alışamadık baba

Diyorlar babana benziyorsun sen
Mutluyum inan sana benzemekten
Armut dibine düşer imiş zaten
Yokluğuna alışamadık baba

Annem arabanı sattırmam diyor
Varsın Satılmasın baba, hep kalsın
Hala astığın gibi duruyor sazın
Yokluğuna alışamadık baba

Sen benim gözümde tam bir yiğittin
Bizi adam gibi terbiye ettin
Yaradan emriyle vakitsiz gittin
Yokluğuna alışamadık baba

Sığmazsın bilirim birkaç mısraya
Anlatmak isterim seni dünyaya
Erkenden bırakıp, uçtun semaya
Yokluğuna alışamadık baba

Hastane yolları kaderin oldu
O benli yüzün hastalıktan soldu
Şu Kanser illeti ecelin oldu
Yokluğuna alışamadık baba

Sazınla hem çalar hem söyler idin
Dinleyenleri mesut eder idin
Gidişinle bizi ateşe verdin
Yokluğuna alışamadık baba

Sen benim için inan ki her şeydin
Kalbimin en güzide yerindeydin
Dosttan arkadaştan bile yüceydin
Yokluğuna alışamadık baba

Öptüğünde huzur dolardı bize
O mis kokun işlerdi içimize
Sen bağlardın bizi birbirimize
Yokluğuna alışamadık baba

Bendeki resmine bakar dururum
Senin o benlerine kurban olurum
Duaları senin için okurum
Yokluğuna alışamadık baba

İnan çok zor baba senin özlemin
Resmini öptüm, sevdim daha demin
İçimi ferahlatırdı sözlerin
Yokluğuna alışamadık baba

Bir ışık yanardı nurlu yüzünde
Hiç kötülük yoktu senin sözünde
Sen baba adamdın sözün özünde
Yokluğuna alışamadık baba

Gelmezsin buralara artık birdaha
Uçtun gittin yaradana, Allah’a
Bilmem Kır Atın kalkarmı hiç şaha
Yokluğuna alışamadık baba

Giderken ne hiç ah, ne de vah dedin
Melek gibi gülerek huzura erdin
Kimseyi incitmedin, eyvah demedin
Yokluğuna alışamadık baba

Öldüğün gün gökten karlar döküldü
Fırtınadan ağaçlar hep söküldü
Bamyaların artık boynu büküldü
Yokluğuna alışamadık baba

Artık görmeyeceğiz biliyorum
Her gece rüyama gel diliyorum
Cennetin için dua ediyorum
Yokluğuna alışamadık baba

Artık bayramlarımız sensiz olacak
Hiç kimse seni asla unutmayacak
Duaya kalkan eller seni anacak
Yokluğuna alışamadık baba

Ölürken tüm ailen seninleydi
Yüzün gülüyor, tenin buz gibiydi
Sen misin toprağın altında şimdi
Yokluğuna alışamadık baba

Yaptıkların senin kalkanın olsun
Kabrin kalbin gibi nur ile dolsun
Dilerim hep cennet mekanın olsun
Yokluğuna alışamadık baba…
 

Nevrez Kabaca


 

Duy sesi anne baba Boşa gitmesin çaba

Bizleri bitirecek
Canlar uyuşturucu
Bizlere dokunuyor
Hem sıkıntı hem ucu
Duy sesi anne baba
Boşa gitmesin çaba
İçki esrar sömürü
Toplanan paralardan
Hayır gelmez kimseye
Kalpteki yaralardan
Duy sesi anne baba
Boşa gitmesin çaba
Silâh hep geri teper
Bir gün olunur rezil
Devran hep böyle gitmez
Hesabı sorulur bil
Duy sesi anne baba
Boşa gitmesin çaba
Yoldan çıkan gençlikten
Evet hiç fayda gelmez
Tehlike esnasında
Ağlayan yaşı silmez
Duy sesi anne baba
Boşa gitmesin çaba
Kurtaralım onları
Elleri uzatalım
Bencillik tutkusunu
Kalbimizden atalım
Duy sesi anne baba
Boşa gitmesin çaba
Oynanıyor yıllarca
Nice nice oyunlar
Çocuk ve gençlerimiz
Kaybolur düşen canlar
Duy sesi anne baba
Boşa gitmesin çaba
İçki kumar bira dans
Değil masum eğlence
Batılılık uğruna
Ortadadır netice
Duy sesi anne baba
Boşa gitmesin çaba
Barlarda pavyonlarda
Rakı ile şaraplar
İçen baba ve oğul
Onun için haraplar
Duy sesi anne baba
Boşa gitmesin çaba
Hanım matinesinde
Kafaları çekenler
Bir dört beş altı yedi
Bir atışta dikenler
Duy sesi anne baba
Boşa gitmesin çaba
Çin çin tokuşturması
Sıhhate ve şerefe
Küçülen insanımız
Ne hanım var ne efe
Duy sesi anne baba
Boşa gitmesin çaba
Çeşit çeşit rezillik
Böğürtücü
ler
Sürünüyor yerlerde
Parası olan erler
Duy sesi anne baba
Boşa gitmesin çaba
Ruhunu benliğini
Satanlara yuh olsun
Öğretmen Hasan söyler
İçi ateşle dolsun
Duy sesi anne baba
Boşa gitmesin çaba
 
 

Hasan Sancak



 

Baba

Ne vardı genç yaşta göçüp gidecek
Ahiri zamandan ürktünmü baba
Sanma ki dünyada toprak bitecek
Yer bulamam diye korktunmu baba

Baba şefkatini hiç tadamadım
Elinden tutup da yol gidemedim
Ömrümde bir defa baba demedim
Yer bulamam diye korktunmu baba

Ben küçükken seni hayal ederdim
Gözümü kapatıp dalar giderdim
Şu anda yanımda olsaydı derdim
Yer bulamam diye korktunmu baba

Bayramlarda boynum bükülü kalır
Herkesin babası yanında olur
Giderde oğluna bayramlık alır
Yer bulamam diye korktunmu baba

Keşke sağ olupta öğüt verseydin
Yaşam savaşımı bizzat görseydin
Şöyle bir köşemde yatıp dursaydın
Yer bulamam diye korktunmu baba

Bütün kararları hep yalnız aldım
Acep nasıl diye tedirgin oldum
Yorgun yüreğımde bir boşluk buldum
Yer bulamam diye korktunmu baba

Durmazoğlun seni rahmetle anar
Baba hasretiyle ciğeri yanar
Gönlünde yarası gizlice kanar
Yer bulamam diye korktunmu baba
 

Nebi Durmazoğlu



 

 

Babama mektup

Şiir yazamamak nasıl bir şeymiş anladım
sana birkaç satır karalayamadım baba
ne çetin çile imiş böyle ayrılık
gözyaşımla toprağını sulayamadım baba
ben sana nasıl evlat olaydım
sana gökyüzünden yıldız çalaydım
varsın olsun bir başıma kalaydım
yeter ki seni bir kerecik daha sarabileydim baba
uzun denilecek bir ömürdü seninki
göz açıp kapayıncaya kadardı belki
sırça sarayım tuzla buz oldu içimdeki
elini alnıma sürebileydim baba
sana hissettiğim sevgiyi nasıl anlatayım
içine hangi çiçeğin kokusundan katayım
boyuma kadar günahların içine batayım
tutaydın da çekip çıkaraydın
içine düştüğüm dibi görünmeyen çukurdan
sen beni baba
herkes babasını sever ki elbet
ezelim sendin benim kayboldu ebed
diyemem ki artık bana bir hayır dua et
duaları sen benden beklersin baba
işte yalnızlığın koynuna düştün
dünya cehenneminden kuş olup uçtun
ecel şerbetini sen bile içtin
hayatı seven sevdirendin sen bize baba
ah diyecek bir anlamlı sözüm olaydı
göz pınarlarımdan çağlayanlar dolaydı
gözlerim kötü bir rüyadan uyanaydı
kapıda gölgeni göreydim baba
baba için şiir yazmak ne zormuş
bir masal oldun bir varmış bir yokmuş
gün geçtikçe yüreğime biriken acın pek çokmuş
acılara bile sen hep gülerdin baba

bazen ağlayamadığım oluyor
birdenbire şimşek çakıyor
gözlerim oluk oluk yaş döküyor
bazen gönlüm gülmek istiyor
hastalanan canım seni özlüyor

sanki dünya dar geçit
yediğim içtiğim haram
baba baba baba baba
baba baba baba babam...

(24.07.2012-İstanbul)
 

Gülhan Çeliktaş



 

Yanına alsana baba

Kimlere yaslansam beni vurdular
Yüreğim dururken para sordular
Kimseler bakmadı benim dünyama
Beni de dünyana alsana baba

Al da kurtar beni bu yalnızlıktan
Yoruldum tükendim bu bahtsızlıktan
Kapına dayandım açsana baba
Beni de yanına alsana baba

Her şey yalan oldu nefesim bile
Ne yapsam ne etsem hepsi nafile
Beyaz boya vursam çıkıyor kara
Karalara beni sorsana baba

İnsanlar hep koştu benim peşimden
Benim koştuklarım koptu etimden
İki yüzlü dünya gülüyor bana
Bu sahtekarlıktan al kurtar baba

Hep aşkı aradım gezdiğim yolda
Ne karşımda buldum, ne sağda solda
Kayboldum seninim diyen yollarda
Beni doğrularla sarsana baba

Katı taşlar vardı tüm duvarlarda
Ne zaman bir ayna çıksa karşıma
Gördüklerimi ben sandım o anda
Beni saatine kursana baba

Taş bile istemem soğuk mezarda
Kim gelir sanırsın benim başıma
Umudum olmasın bir fatihada
Beni de sağına alsana baba

Gözde yaş kalmadı kurudu gitti
Yarınlara umut kalmadı bitti
Kime kucak açsam oluyor yara
Yanına yerimi açsana baba

Beni de yanına alsana baba
Beni de toprağa koysana baba
Artık çekilmiyor
dünyanın kahrı
Beni de mezara soksana baba
 

Yusuf Ziya Leblebici


 

Ali Baba'nın Çiftliği

Ali Baba'nın
Çiftliğini
Vergiciler basar.
Çiftlik olur dar.
Ali Baba
'Aman' diye bağırır.

Çiftlikte
Akmıyor sular,
Belediye gelmiş
Cezalar yazar,
Ali Baba
'Olmaz' diye bağırır.

Ali Baba çiftliğinde
Kesilmiş elektrikler,
Faturaları ödeyememişler,
Ali Baba
'İnsaf' diye bağırır.

Ali Baba çiftliğinde
Kamulaştırmalar.
Çaresiz ortamda
Bütün hayvanlar,
Ali Baba
'Yeter' diye bağırır.
 
 
 
 
 

Süheyl Türkoğlu

 

Ben geldim baba

Imanin amelin sana yar olsun
Selamün aleyküm ben geldim baba
Makamin cennet kabrin pür nur olsun
Selamün aleyküm ben geldim baba

Günler gecti baba ömrü bitirdim
Yaptigin baglarda güller yetirdim
O güllerden sana selam getirdim
Selamün aleyküm ben geldim baba

Sensiz bu cihanda nasil güleyim
Hasretin zor imis nerden bileyim
Beyaz sakalina kurban olayim
Selamün aleyküm ben geldim baba

Cismin ölü ama hayalin diri
Bana rizik oldu eliyin kiri
Uzaktan almisim bir mezar yeri
Selamün aleyküm ben geldim baba

Ne yaman uzagim ben ne yapayim
Söyle bir güzel söz hisse kapayim
Bu gün bayram uzat elin öpeyim
Selamün aleyküm ben geldim baba

Ömeri'yim su cileyi atayim
Yolum uzak kac devletten öteyim
Iznin olursa yaninda yatayim
Selamün aleyküm ben geldim baba
 

Ömer Yerli

 

 

Baba

Babalar gününde koydum toprağa
Bizimkisi böyle kadermiş baba
Mevsimde kuru dal döner yaprağa
Rüzğarda savrulup gidermiş
baba

Hayat gailesi bir gün gülmedik
Belki yaşıyorken kıymet bilmedik
Seviyorum diye yüze demedik
Sevgin sevgilerde lidermiş baba

Hep gurbete ağlayarak yollardın
Geç kalırsam yollarıma bakardın
Arkamdan da türlü dua yakardın
Çektiğin hep acı kedermiş baba

Sırtımı dayardım kale gibiydin
Ailene sadık köle gibiydin
Doğru dürüst dimdik kule gibiydin
Varlığın cihanı edermiş baba

Her sene uzuyor hasretin yönü
Özlemle anarım seninle dünü
Mehmet de anladı...! Ah babam bunu
Evlâda canını adarmış baba

(19-Haziran-2011-Ankara)
 

Mehmet Kındap

Babama
Dünya çok değişti yaşam zorlaştı
Kötünün menzili iyiyi aştı
Eskiden dost arkadaş hepsi gardaştı
Şimdi tek dostumuz para be
baba

Lüks yaşam uğruna namus satanlar
Devlet parasıyla caka atanlar
Kocayı bırakıp elle yatanlar
Namus bezirganı oldu be baba


Yol yordam kalmadı sevgi kayboldu
Açılıp saçıldık iffet kayboldu
Beleşe alıştık külfet kayboldu
Avrupa sevdasında kaybolduk baba

Ar namus kalmadı hep zillet olduk
Sevgisiz saygısız bir millet olduk
Paraya tapınan bir illet olduk
Ölmek daha iyi değilmi baba

Mekanınız cennet olur inşallah
Bize de bir himmet olur inşallah
Bedava bir mezar kalır inşallah
Musalla taşına gelince baba

Gün bitiyor yol yakın güneş batıyor
Yakında yanında olurum baba
Elini uzatıp himmet edersen
inanki cennetlik olurum baba



.
 
 
Şeyhmus Sait Aydın

 

Ruhsatı Baba

Deliktaş köyünün gönül otağı
Şiirler ustasıydı ruhsatı baba
Sivas ilimizin yüzü tutağı
Gönüller ustasıydı ruhsatı baba


Kıymeti sağ iken bilinmez olmuş
Hayatı çile dertlerle dolmuş
Onu görenlerde alaylı gülmüş
Gönüller ihtasıydı ruhsatı baba


Aşıklar önünde eğlenir oldu
Seni dinleyenler huzuru buldu
Mevla sına bağlı ihlaslı kuldu
Gönül kıstasıydı ruhsatı baba


Keçi çobanıydı dağlar başında
Haram bulunmazdı ekmek aşanda
Gülüydü kangalın delik taşında
Gönüller hastasıydı ruhsatı baba


Ozanlara usta güzele hasta
Badeler içmişti rüyada tasta
Bir oğul vermişti yüreği yasta
Gönüllere postasıydı ruhsatı baba

Kul refikim ruhsatı diyeyim
Hangi gülün goncasına sarayım
Mısrasında beytinden sorayım
Gönüllere mütasıydı ruhsatı baba


12-06-2009
 
 
 
 
 

Refik Kutlu


 

 

Baba Günün Kutlu Olsun

Eve gelir yorgun argın
Surat asar karı dargın
Kaşlar çatık sinir gergin
Baba günün kutlu olsun

Bir o yana bir bu yana
Uyku gelmez olur cana
Yılda bir kez derler ona
Baba günün kutlu olsun

Sabah kalkar işe gider
İşler kötü dünden beter
Cılız çocuk seslenir der
Baba günün kutlu olsun

Baba sırtta taşır taşı
Gelir çatar Ustabaşı
Eksik olmaz gözün yaşı
Baba günün kutlu olsun

Ne olacak, sonu bilmez
Bir kez olsun yüzü gülmez
Kışı bitmez yazı gelmez
Baba günün kutlu olsun

Hep söz verir yalan olur
Bu yalanı çocuk bilir
Babasıdır yinede der
Baba günün kutlu olsun

Taşlı yolu yürür durur
Felek O’nu her gün vurur
Kutlu olmaz O’da bilir
Baba günün kutlu olsun

20.06.2011 Erol ÇELİK (ERCİŞLİ) İZMİR
 
 
 
 
 

Erol Çelik


 

Baba

BABA
Hele gidem baba yurduna ne olmuş
Harap olmuş viran olmuş çöl olmuş
Güzeller durağı çeşmesi
kurumuş kalmış
Sensiz bize su vermedi baba

Bağın bahçen boz olmuş
Yabani hayvanlara yurt olmuş
Yıkılmış konağın belirsiz pey kalmış
Köşe taşları bile yok olmuş baba

Hani sallanır fidan gibi gezerdin
Yaşam için taşı kayayı ezerdin
Karasabanınan eker herk ederdin
O tarlaların da bozulmuş baba

O köyde doğdun ama doymadın
Tarlalarda orak tırpan sesi duymadın
Sensizde hiç bir zevk almadın
Sen tadı tuzuymuşsun baba

Anılar beynimde canlandı
Karşı tarlayı orakla biçen anamdı
Damarlarımdaki kan uyandı
Öfkemi yenip bakamadım baba

Soylu yokluk savurdu çöle çevirdi
Gözyaşların dinmedi sele çavirdi
Aslı belirsizler asırlık kavakları devirdi
Sensiz sahipsiz sanmışlar baba

CUMA SOYLU 12/7/2000
SİVAS İMRANLI BARDAKLI KÖYÜ
 

Cuma Soylu

 


 

Niye geldik

Köyde vardı ekmeğimiz aşımız
Avrupaya niye geldik biz baba
Anlımız ak dik gezerdi başımız
Avrupaya niye geldik biz baba

Köyde iken her engeli aşardık
Cıvıl, cıvıl neşe ile taşardık
Parasızdık ama mutlu yaşardık
Avrupaya niye geldik biz baba

Koca pınar şırıl, şırıl akardı
Bütün köylüm bu akışa bakardı
Ağustos da güneş bizi yakardı
Avrupaya niye geldik biz baba

Bahçemizde ayva ile nar vardı
Bacamızda lapa lapa kar vardı
Köyümüzde haya vardı ar vardı
Avrupaya niye geldik biz baba

Sevgi ve saygıyı kenara attık
Remzi der acıyı burada tatdık
Para için esrar, eroin sattık
Avrupaya niye geldik biz baba
 
 
 
 
 

Remzi Timar


 

 

 

 

Baba

Bizlere yazılmış, ayrılık ölüm
Ölüm, kaderimiz, olmuştur baba
Sen gittin gideli gülmedi yüzüm
Ne özüm ne yüzüm, gülmüştür baba

Doyamadım senin o gül yüzüne
Hep hayalin düştü yaşlı gözüme
Öyle bir hüzün ki, çöker özüme
Ayrılık bizi de, bulmuştur baba

Sen benim içimde bulunmaz yardın
Az başım ağrısa, hemen sorardın
Dünyada güvencem bir tek sen vardın
Oğlun öksüz yetim, kalmıştır baba

Sen çare olurdun her bir derdime
Muhtaç etmezdin hiç bir namerdine
Senin gibi bir yar yok ki kendime
Gözlerime yaşlar, dolmuştur baba

Sen gideli ağır yükler belimde
Seni sayıklarım her gün dilimde
Eskimiş bir resmin kaldı elimde
Gözlerim resmine, dalmıştır baba

Birazcık silmeden yaşlı gözümü
Gün geldi, anamda yumdu gözünü
Sizlerin görmeden soğuk yüzünü
Ölüm sizi benden almıştır baba

Yıllar geldi geçti unuttum ayı
Nüfusumuz artı, çoğaldı sayı
Artık sormuyor ne amca ne dayı
Sensiz akrabalık, solmuştur baba

Sensiz her günümde içim karardı
Dertlerim büyüdü benzim sarardı
Özlem, hasretinle, saçım ağardı
Oğlun saçlarını, yolmuştur baba

Derler ki her zaman olacak olur
Tanrının rahmeti, yerini bulur
Sen değil ama her dert unutulur
Oğlunda seninle, ölmüştür baba


Necati KEÇELİ
ADANA
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Necati Keçeli


 

Gitme baba

 

 

 

İçimde hasret kıvılcımları koparken,
Beni bırakıp gitme baba,
En koyu karanlığa bırakıp beni,
Ardına bakmadan gitme baba..
Bir yanımı hep eksik bırakıp
Beni yalnızlığa itme baba
Başucundayken bile araya duvarlar örüp
Beni karanlığa gömme baba...
sevgini içine gömmeni değil
Beni sevdiğini sözcüklere dökmeni beklerim baba
Uçurumlardan düşüyorum her gece..
Elimi tut,ne olur bırakma baba...

 

 

 
 
 

 

 

 

 

Zeynep Kartal


 

 

Bizim bakkal hacı baba

Dinleyin de anlatayım sizlere,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun,
Senelerdir
hizmet verir bizlere,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Cüppeli sarıklı başı takkalı,
Düzgün endazeli sağlam okkalı,
Yedi köyün yetmiş yıllık bakkalı,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Muhabbeti sever sıkılmaz canı,
Çal kapıyı bekle, bak iyi tanı,
Yedi kapı içerdedir dükkanı,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Her kapı açışta besmele çeker,
Besmele çektikçe boynunu büker,
Birini indirir, beşini döker,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Hem alır hem satar,hem kuru hem yaş,
Ne istersen vardır eyleme telaş,
Süper marketlere taş çıkarır taş,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Giyim,gıda,nalbur,cam züccaciye,
Bot alana kara lastik hediye,
İmamlık'da yapar bazen köylüye,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Torun toprak, oğul besler kız besler,
Para eden cinsten, biraz az besler,
Eşek,katır ördek besler kaz besler,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Her yanı telaşe usanmaz bıkmaz,
Günde iki saat ahırdan çıkmaz,
İrezillik yakasını bırakmaz,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Bazen hayvanlara gübre yükletir,
Çek oğlum abdullah götür ve getir,
Sakız alsan, iki saat bekletir,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Hesabı yaparken parmakla sayar,
İşine gelmezse biraz az duyar,
Gırıpin istersin, panalgin koyar,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Allah razı olsun ondan bin kere,
Paran pulun yoksa bulur bir çare,
İki üç katını yazar deftere,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Yazar,yazar amma almak mesele,
Borçluyu yerinde bulmak mesele,
O borcu defterden silmek mesele,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Parçalar takside böler çoğunu,
Şöyle bir elekten eler çoğunu,
Zaman aşımından siler çoğunu,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

O kendisi seçer yolu yordamı,
Kafasına göre uygular zam ı,
Kimse bilmez zararda mı kardamı,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Ne holdinkler battı kaç yıldan beri,
Hacı baba üç ileri beş geri,
Gık demeden geçti tüm kırizleri,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.

Aşık özhaniyim bu bizim hacı,
Kimisine tatlı kimine acı,
Bütün köylü sağlığına duacı,
Bizim bakkal hacı baba sağ olsun.


Aşık özhani
 

Zekeriya Özhan

 

 

Baba

Ne vardı böyle gurbetellere gidecek
Cenazene bile zor yetiştim baba
Helalleşemedim seninle, rızanı alamadım
Ellerini öpemedim örneğin, sarılamadım
Çok zoruma gitti be baba, zoruma gitti

Doya doya baba diyemedim sana
Baba sevgisine hasret kaldım her zaman
Dönüşü olmayan gurbettesin artık
Artık bana evlat demen imkansız
Bende baba deyip ellerini öpemem

Demli çay içiyorum senin için
Ne çok severdin bilirim
İçtiğin sigarayı içiyorum duman duman
Üflediğim dumanın içinde senin hayalin
Dumanla birlikte kayboluyorsun baba
İçime sindiremiyorum gidisini
Bana çok koydu baba, anlatamıyorum

Torununu bile göremeden gitin, acelen neydi
Kucağına alıp saçlarını okşayamadın, sevemedin
Bayramlarda ellerini öpecekti kızım
Dedem nerde, hangi dedem diye soruyor bana
Ben şimdi ona ne diyeceğim baba

Emekliliği hayal ederek çalıştın yıllarca
İki göz ev alıp oturacaktın, rahat edecektin
Çiçekleri, gülleri ne çok severdin biliyorum
Yağ tenekelerine diktiğin çiçeklerin boynu büküldü
Emekli olmanı bende çok istiyordumda
Böylesini değil be baba, böylesini değil

Seni soran dostlarına ne derim ben şimdi
Arkadaşların, ahbapların sorarsa ne derim
Nasıl derim babam artık yok diye
Nasıl söylerim babam öldü diye, diyebilirmiyim
Sen yoksun artık baba, söylemesi bile zor
Ben şimdi öksüzmü kaldım baba
Ben şimdi öksüzmü kaldım
 
 
 
 
 
 

Hamit Durmaz

 

Baba

Aileler dağıldık.megapollerde
Bir bir telef olduk, yaban ellerde
Kazanlar, tencere, oldu evlerde
Bizi yoksulluğa, saldılar baba

Uzakta tutarak, olanaklardan
Mahrum bırakarak, çoğu haklardan
Ata yadigari, o topraklardan
Teker, teker bizi, sürdüler baba

Şimdi kapımızın, kilidi paslı
Her şey fotokopi, bozulmuş aslı
Senden bize kalan, azim ve hırsı
İçimizden söküp, aldılar baba

Tarla yok, çayır yok, her taraf beton
Sokakları dolmuş, teneke, karton
Hakaret lafına, yetiyor pardon
Bizide pardoncu, yaptılar baba

Gelecek nesiller, gelmeden borçlu
Bir ay değil, her ay, herkes oruçlu
Ahlaklı sanılan, adamın puştu
Hırsızla; meydanı, kaptılar baba

Murat der, bir işi, beceremedik
Ne kaldı’ki, garip başa gelmedik
Hala yine yaşıyoruz, ölmedik
Öldürmekten beter, ettiler baba

 
 
 
 
 

Murat Demir



 

Baba

Eğer ki bir babaysam gözlerimi kırpmadan
Ailemin huzuru olacaksa hayattan
Vazgeçmem gerekirse mecbur olup utançtan
Tercihi mecburumdan kullanmam gerekiyor

Deli dolu bir hayat istiyorsan bir dayın
Vurup kırmak istersen serseri ahbapların
Çalıp çırpmak istersen adliyede dostların
Baba olmak istersen yuvan yetecek sana

İlk üçünü es geçtim bana göre değildi
Son mısrada gözlerim baba lafına değdi
Ben baba olmalıydım içimdeki evlada
Kol kanat germeliydim yalan olan dünyada

Ama huzur girmedi evimdeki odama
İnsan azmanları hep kuyu kazdılar bana
Ne dayım var ne dostum ne serseri ahbabım
Ben babayım ben baba, pabuçsuz olan dünya

Hiçbir seçeneğim yok kötü olmaktan başka
İçimdeki babaya müsade edin ona
Madalyonun ters yüzü bir cellat oluyorsa
Babaların babası meydan okur dünyaya

Bana cellat olana ben cellat olacağım
Kanımı emenlerin canını alacağım
Baba kötü değildi neden nasıl değişti
Değişen bir babanın baba özlemi gibi

Babalık görevimi yaptığıma emindim
Kim olsaydı yerimde keşke söylese derdim
Geri kalan ömrümün tamamını sererdim
Ki zaten kalmamıştı sofrasında yemeğim

Adliye makamında ne kadar hakim varsa
Ana avrat sövmüştüm nöbetçi savcılara
İçimdeki bir baba artık söz dinlemiyor
Zaptı mümkün olmuyor kelepçeyi kırıyor

Kelepçe kıran baba kırılıyor kalemin
Mecburiyet ilminden müebbet senin yerin
Sonrada düşünüldü otuzaltı senenin
Tamamı istikakın babaysan yatacaksın

Baba pişman değildir son sözlere hitaben
Pişman olmak adetim olamazdı babayken
Baba olan anlardı dünyaya getirirken
Ben babalık değilim baba demek yürekten

(Diyarbakır 14 09 2008)
 

Sadık Yahşi


 

BABAMA MEKTUP

beklentilerini boşa çıkardığımı biliyorum
ya sen çok şey istediğini biliyormusun? baba
çocuk yaşımda onca yük ağır gelmişti omzuma
beceremedim kalkamadım altından
dayanamadım baba
oysa şimdi düşünüyorum da
offf offf
kötülüğümü istememişsin be baba
sen kahramanımdın benim
kimse senin kadar zengin
senin kadar sevecen
senin kadar güçlü
senin kadar kahraman değildir derdim
aslında sen kahramanım değilmişsin baba
çünkü ben hep sana benzemek istedim
ama beceremedim
yapamadım baba
denedim
kuşak çatışması dedikleri bu olsa gerek
ne sen beni anladın
nede ben seni dinledim
ha unutmadan bişey daha var
ne insanlar senin devrindeki gibi
temiz ve ak
nede devir eski devir
artık iflas etmiş be baba
o laf varya
silah at avrat
devir değişti baba
atın yerini arabalar
ananın yerini aldı cananlar
silahımsa kalem
ben buyum baba
ben kan dökemem
kurşun sıkamam
ben buyum baba
ben başka türlü yapamam
sen benim kahramanımsın
nede ben sen....

NOT:ibrahim ÇELEBİ nin (doğduğum yer fatsa) adlı şiir kitabından alınmıştır.
 

İbrahim Çelebi

 

Baba

 

Geceler uykusuz, gündüz hastayım,
Gözlerim görmüyor sanki pustayım,
Sen gittin gideli kara yastayım.
Yokluğun içime sinmiyor baba,
Gözümün yaşları dinmiyor baba.

Istırap içinde göğüs kafesim,
Kesilir takatim çıkmaz nefesim,
Adını andıkça titriyor sesim.
Yokluğun içime sinmiyor baba,
Gözümün yaşları dinmiyor baba.

Divane diyorlar yollara çıksam,
Derdimi taşımaz göllere aksam,
Hayalin canlanır nereye baksam.
Yokluğun içime sinmiyor baba,
Gözümün yaşları dinmiyor baba.

Ruhumda dolaşır gizli bir elem,
Acılar çoğalır eksilmez çilem,
Verdiğini alır bu devr-i âlem.
Yokluğun içime sinmiyor baba,
Gözümün yaşları sinmiyor baba.

Rüzgârda ağaçlar eğer başını,
Bulutlar toprağa döker yaşını,
Nedimî yeniler mezar taşını.
Yokluğun içime sinmiyor baba,
Gözümün yaşları dinmiyor baba.
 
 
 
 
 

Nedim Uçar



 

BU bayramda sensiz geçti...BABA...

Ne bayramlar geçirdik
Çok mutlu bir aile idik
Yeri geldi aza kanaat ettik
Canım babam yoksa nazara mı geldik

Bu bayramda ezildik
Sen yoksun tükendik
Bir lokma ekmeği yiyemedik
Bu bayramda sensiz geçti baba

Herkesin evinde bayram neşesi
Bizim evde yokluğunun cenazesi
Ölümün sarstı bizi
Bu bayramda sensiz geçti baba

Gözlerim yaşlarla doluyor
Evin her köşesinde anılar canlanıyor
Hatıraların her an yaşıyor
Bu bayramda sensiz geçiyor baba

Bu bayramda geldim yanına
Başım dayadım musalla taşına
Nasılda uyuyordun toprak altında
Bu bayramda sensiz geçti baba

Toprağını avuçladım
Allaha yalvardım
Yokluğuna bir an dayanamadım
Bu bayramda sensiz geçti baba

Mezarlıkta tek başına
Ben alışmamışım suskun haline baba
Özledim konuşmalarını bağırmalarınıda
Bu bayram da sensiz geçti baba
 
 
 
 
 

Cemile Toprak


dodurgabeyi.tr.gg
 
Facebook beğen
 
DODURGA BELDESİ
 
İlçe [değiştir]
Dodurga - Çorum ilinin ilçesi,

Diğer (kasba, köy, mahalleler) [değiştir]
Dodurga - Ankara ili Yenimahalle ilçesinin köyü/mahallesi (2008),
Dodurga - Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesinin köyü,
Dodurga (Hacıömerler) - Balıkesir ili Dursunbey ilçesinin köyü,
Dodurga - Bartın ili Ulus ilçesinin köyü
Yeni Dodurga - Bilecik ili Bozüyük ilçesinin köyü,
Dodurga - Bilecik ili Bozüyük ilçesinin Kasabası/Nahiye Merkezi
Dodurga - Bolu ilinin merkez köyü/mahallesi (2008),
Dodurga - Bolu ili Mudurnu ilçesinin köyü
Dodurga - Çankırı ili Çerkeş ilçesinin köyü
Dodurga - Çankırı ili Orta ilçesinin Kasabası,
Dodurgalar - Denizli ili Acıpayam ilçesinin Kasabası,
Dodurga - Muğla ili Fethiye ilçesinin köyü
Dodurga - Sinop ili Boyabat ilçesinin köyü Dodurga Barajı

Tödürge - Sivas ili Zara ilçesinin köyü, Tödürge Gölü

Dodurga - Tokat ilinin köyü
0507 8179799_ Ali Beylerbeyi
 
DODURGA TARİHİ:



Dodurganın Tarihi
Orta Asyadan gelen Türk kavimlerin Oğuz Boyunu teşkil eden oymakları arasında yine Büyük Türk Hakanı olan Oğuz Kağan’ın Nizam-ül Mülk yani dünya nizamının mülki idaresini ele geçirmek için altı oğlunu görevlendirdiği hüküm yer alır. Bunları iki kola ayırmıştır. Bunlar Üçoklar ve Bozoklardır, ayrıca bu iki kolun mensup olduğu ve aynı zamanda Oğuz Kağan’ın evlatları olarak varsayılan kişilerde ikiye ayrılır bunlar Denizhan, Dağhan ve Gökhan Üçoklar koluna, Yıldızhan, Ayhan ve Günhan ise Bozoklar koluna mensupturlar. Beldemiz kısaca Oğuzların Bozoklar kolunun Ayhan sancağına teşekkül eden Dodurga oymağına mensuptur. Tarihi Osmanlı ve Selçuklu yazıtlarında hatta Moğolların Anadoluyu istilasını kaleme alan Çin’in tarihi kaynaklarında da yer alan hatta Türk tarihçilerinde desteklediği bu teoridir. Beldemizin ismi Toturga, Totruga isimlerinin gelişmesiyle mükerrer olmuş sonuç itibariyle bugünkü halini almıştır. Dodurga kelimesinin menşei ise Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-ü Lügat-it Türk” isimli eserinde Dudriaga olduğu görülmektedir. Kaşgarlıya göre bugünkü Çankırı yöresinin bulunduğu coğrafyada Dodurga beldesine verilen isim Osmanlı Padişahı II.Murad’ın hüküm sürdüğü 1451,1452 yıllarında kadı vekilliği yapmakta olan ve ulema adledilen Dudri ağa yada Bedri ağa isimli kişinin adından gelmiş olabileceği bahsedilmektedir. Yine bununla ilgili olarak ünlü Florensalı seyyah Pegalotti “La Pratica Della Mercatura” isimli eserinde Anadolu beyliklerinde olan iştiraklerinde bir Dudri Ağa’dan bahsetmektedir. Fakat Pegalotti’nin bahsettiği kişinin meskun bulunduğu coğrafi konum Kaşgarlı’nınkiyle bağdaşmamaktadır. Pegalotti’nin iki teorisi bulunmaktadır bunlardan ilki Dudri ağa’nın bugünkü Çankırı bölgesinde 1400’lü yıllarda yaşamış bir bilgin olması, ikinci teorisi ise Dudriağa olarak bilinen bir bölgenin bugünkü Sivas il sınırları içinde yer alan bir yöre adı olduğudur. Fakat tüm bu teorilere rağmen tarihçi ve birçok araştırmacının Çankırı ilinin Dodurga beldesinin ismi teşekkülünü Oğuzlardan aldığını varsaymaktadır. Bu olgu daha kuvvetlidir, çünkü büyük tarihi kaynak olarak bilinen Oğuzların Oğuzname isimli resmi belgesine göre Oğuz boy ve kolların ismi Oymakların ismi Selçukluların Anadolu’ya yerleşmesinden sonra yurt edindikleri bölgeler her oymak kendi adını vermiştir. Dolayısıyla tarihi süreçte göçebe olarak hayatlarını idame ettiren bu oymaklar çadır hayatından yerleşik hayata geçtiklerinde dolayısıyla Dodurga imside burada meskun bulunan oymağın ismi olması sebebiyle yerleşik düzende bölgenin ismi haline gelmiştir. Bunun yanı sıra Dodurga ismini taşıyan bugün çeşitli illerde 24 belde bulunmaktadır. Ayrıca 1520 ve 1566 yılları arasında hüküm sürmüş olan Kanuni Sultan Süleyman devrinde Dodurga Beldemiz Ankara’da bulunan Haymana sancağına bağlıydı fakat o devirde belde değil oymak olarak adlandırılmaktaydı. Yine bunlara ek olarak Türkolog olan İsveçli A.Vamberyan Anadolu oymaklarıyla ilgili bir liste hazırlamış bu listeye göre Dodurga beldemizin ismi Dodoung olarak yer almış yine o dönemlerde konsolosluk görevini yürüten General Petruseviç’in arşivlerinde de beldemizin ismi Doudougah olarak yer almıştır. Petruseviç’e göre Ankara’da meskun bulunan Gökmene sancağının en büyük nüfusa sahip Doudougah oymağıydı. (Dodurga hem Ankara’ya bağlı hem Haymana hem Gökmene sancaklarında bulunmaktaydı.) Petruseviç’e göre bu oymak 1880 yıllarında 4000 vergi nüfusuna sahipti. Ancak 4000 kişiyle adledilen Dodurga oymağının sadece beldemizle sınırlı olmadığı Ankara çevresinde bağlı diğer oymaklarında mensup olduğu bir teşekkül olduğu sanılmaktadır.
Dodurganın Damgası
Oğuz soyuna mensup 24 Oğuz boyunun ayrı ayrı damgaları bulunmaktaydı. Bugün nasıl ki her devlet dairesinin bir resmi mührü var ise Oğuzlarda da her boyun bir resmi mührü vardır. Dodurga beldemizin de Oğuzun yirmi dört boyundan birini teşkil etmesi sebebiyle bir mührü bulunmaktadır. (Bu mühür yukarıda verilmiştir.) Dodurganın mührü bir çok tarihçi tarafından değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bugün tarihçilerce geçerli ve doğru kabul edilen aşağıda belirttiğimiz Kartal resmini andıran kafa ve kanat kısmının ima edildiği figürdür. Zaten Dodurga oymağının işaretide Kartal olarak adlandırılan kuş simgesidir.

Bu damgalar Selçuklu ve Osmanlı hanedanlıklarında resmi idarelerde kullanılır, kadı ve oymak beylerinin halkı yönlendirmeleri ve resmi yazıt tespitlerinde bu mühürler kullanıldığı söylenmektedir. Hatta bu mühürlerin benzerlerini Osmanlı padişahları ve devlet erkanına mensup kişilerde kullanmaktaydı.

Dodurganın İşareti
Dodurga oymağı aslında Türkî coğrafyanın bir çok yerine dağılmıştır. Bu oymaklar günümüz itibariyle siyasi, iktisadi ve kültürel anlamda birbirlerinden kopmuştur. Ancak tarihinde tarihinde değişmez bir parçası olan amblemini yani işaretini kaybetmemiştir. Buna en yakın örnek olarak bizde Dodurga oymanğının işareti olan Kartal figürünü Dodurganın Sesi isimli dergimizin amblemi olarak kullanmaktayız. Bunun yanı sıra Sivasın Dodurga mezrasındaki halk, Tokat’ın Turhal ilçesine bağlı Dodurga yaylasındaki köylüler, Amasya’nın Sarı Kurşun köyündeki Dodurga oymağına mensup birkaç aileden teşekkül olan halk, Tarsus bölgesinde yaşayan ve bugün Varsak Türkmenleri olarak adlandırılan Türkmen beylerinin mensup olduğu Dodurga oymağına dahil bütün beyliklerin hemen hemen hepsi Kartal figürünü kendi işaretleri kabul etmektedirler.
Değerli hemşehrilerimiz ; Dodurga beldemizle ilgili her şeyi güzümüzün yettiğince sizlere aktaracağız lakin bu çalışmalarda büyük çabalar sarf edilmektedir. Sizlerin desteğiyle birlikte bu güçlüklerin üstesinden geleceğimize inanmaktayız. Bu nedenle destek, öneri, özeleştirilerinizi bekliyoruz.

Dodurga Kelimesinin Anlamı
Dodurga kelimesini bugün kime sorsanız beldemizin adından ibaret olduğunu ifade edecektir. Fakat Dodurga kelimesi şayet Oğuz’un 24 boyunun Dodurga oymağının mensubiyetindeyse bir çoğumuzun bildiği gibi belde ismini oluşturmaktadır. Ancak Oğuznameye göre her oymağın bir adı ve bu adın bir anlamı ayrıca her oymağın bir işareti, damgası ve sayısı bulunmaktadır. Dodurga kelimesinin anlamıda bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı kayıtları, Selçuklu arşivleri ve Türk Tarihi araştırıldığında ortak sonuç olarak Oğuz kaynaklarının nitelendirdiği anlam ortaya çıkmaktadır. Bu anlam şudur ki Dodurga demek; Ülke alan, zapt eden, Yurt tutan anlamını taşımaktadır. Tarihi kaynaklar irdelendiğinde 1040 yılında başlayan Selçuklu hanedanlığının kurulma aşamasındaki yıllarda büyük bir payeye sahip olmuşlardır. Bunun yanı sıra yine Anadolu Selçuklularının hüküm sürdüğü 1077-1308 yılları arasında Dodurga oymağı bugünün tabiriyle süvari öncü birlik olmuştur. Bu nedenle Dodurga’nın anlamı Ülke alan, Yurt edinen olarak tarihteki yerini almıştır.


 

 
Bugün 75 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol