ŞİİR,KISKANÇLIK:

 

 

Bu Dünya Kalmaz Hiç Kimseye

öyle bir devirde
öyle bir durumdayız ki
sorma gitsin

ne güven var
ne itimat
kötülükler kol geziyor
etrafımızda boy boy

eski saygı sevgiler
hani nerde
kalmadı hiçbirinden eser

unuttu kardeş kardeşi
dost dosta düşman sanki

neden biz böyle olduk
yok mu bunun bir çaresi

gelin can dostlar
bir olalım

bitsin artık
bu husumet bu kıskançlık

paylaşalım bu yaşamı
insan gibi
insanca

yeter artık
bitsin kavgamız
nedir paylaşamadığımız

yarın nasıl olsa
göçüp gideceğiz

henüz son bir fırsat
varken elimizde

gelin bir olalım

bu dünya
kalmaz hiç kimseye
 
 
 
 
 

Ali Taşkıran




















KISKANÇLIK AŞKA ZaRAR

Kıskançlık

Kıskançlık varsa bünyede
Hele birde sevdana ise
Katlanmak zordur be gülüm
Hani var ya o şarkı var ya
Saçın yüzüne değse, tenini kıskanırım
Birine söz söylesen, dilini kıskanırım
Kıskanırım seni ben, kıskanırım kalbimden
Bu nasıl aşk Allahım.. Diye devam eden
Anla işte
Kıskançlık bir kez damarlarında dans etmeye görsün
Kıskanırsın senden başkasına bakan gülüşleri
Kıskanırsın senden başkasına çiçek veren elleri
Kıskanırsın sen dışında başkasına yönelen bakışları
Nasıl bir sancıdır yürekteki
Ah bir bilsen!

Nasıl kıvrandırır
Ne ilacı vardır, ne de şurubu
Kıskançlık var ya kıskançlık içindeki şeytan
Nasıl da alay eder, yüreğin bünyesiyle
Nasılda hiç olamayacak senoryalar yazdırır,
Ele geçirmişse seni
Hele bir de sevdana canına ise bu kıskançlık halleri
Vay anam vay!
Normal zamanda akla hayale gelmeyen
Flim şeridi gibi bir bir dizilir
İşte o anlar deli eder
Seni senlikten çıkarır
Sen bile,sana sahip çıkamazsın
Ah br bilsen
Zordur gülüm, zordur kıskanç sevgili
İçindeki kurt kemirir benliğini
Hiç birşey dinlemez
Ne sakin ol,ne kıskançlık zarar
Ne de kıskançlık bir hastalıkdır sözlerini
Hele ki sevdiğinse kıskandığın
Yer bitirir yok eder be gülüm senin tüm güzelliklerini

Elde değildir.. Sardıysa benliğini
Sardıysa en deli hali ile en tehlikeli
Senle oyununu sürdürür
Biriktirdiğin tüm güzelliklere gri bir bulut örttürür
Boğar sıkar yüreğini başarırısa eğer
En iştahlı haliyle başarısını kutlar
Kıskançlık;
Tüm duygularını o yönde harekete geçirir
Ne dur ikazını dinler,ne de yapma etmeleri
Çünkü kulakları sağır olur senden yana
Bir o kelimenin bünyene yaptıkları ile kıvranır
Acı çeker yer bitirsin kendini
Masum gibi görünse de bu hastalık
Bir kalemde tüketir tüm biriktirdiği güzellikleri
Nedir Yarabbi bu sevenlerin kıskançlıkla tükettikleri
DOĞA DENİZ

23.03.2009
 

Doğa Deniz


 

Kıskançlık krizindeyim

Bu gün kıskançlık krizindeyim
Rüyada görürüm umuduyla
Akşam uykuya yattım
Sevdalılar görüyorum sarmaş dolaş
Sevgililer el ele kol kola
Sevdalıları kıskandım

Uyandım balkona çıktım
Çöp taşıyorlar yuva yapıyorlardı
Arada bir gagalarını uzatıyorlardı
Sevgiyi veriyorlardı bir birlerine
Kumrular yem taşıyordu yavrularına
Mutluluk imzası atıyorlardı yuvalarına
Kumruları kıskandım

Giyindim sokağa çıktım
Gezinen çiftleri gördüm sokakta
Mutlulukları belliydi alış veriş anlarında
İkide çocukları vardı yanlarında
Birde dünyaya gelecek yolcu
Hamile bayanın karnında
O çocuklu aileyi
O mutlu manzarayı
kıskandım

Sensiz yaşayamayacağımı anladım sonunda
Sevgiden söz edenlere sinirlendim
Öfke doldurmuştu yüreğimi
Kızdım öfkelendim
Kimseler bilmiyordu nedenini
Ben çok iyi biliyordum
Sen yanımda olmadığın için
Öfkemi frenleyemiyordum
Bende yok olmuştum yokluğunda
Kıskançlık krizindeydim
 

Şair Yusuf Değirmenci


 

Kiskançlik

Kiskançlik,
Sevgi demektir.
Ben kiskaniyorum,
Seni sevdigim için.
Belki asiri çok kiskaniyorum,
Çünkü seni çok seviyorum.
Ama kiskançlik bazende,
Yalniz kalmaktir,
Terk edilip,
Yasayan ölü olmaktir.


Tarih Ve Saati: 28/05/2005 19:42
 
 
 

Mustafa Aslan (Dertli Şair)


 

 

Engele takılır şansız kalırsın

İyi bak geçide yolu kaçırma
Engele takılır şansız kalırsın
Aklına sahip ol yolu şaşırma
Kanarsa yüreğin cansız kalırsın

Kıskançlık edende beni bitirir
El âleme seni rezil ettirir
Yaptığın doğruysa bile sektirir
Tutmaz elin kolun yansız kalırsın

İnanma görmeden tut sen dilini
Gördün mü ihanet verme elini
Açılır şapkalar görür kelini
Nefesin kesilir cansız kalırsın

Hep seni övene sakın güvenme
Sahte gülüşlere kanma dövünme
Kendini beğenip boşla övünme
Översen kendini kansız kalırsın

Önüne gelene için dökersin
Tamiri yapılmaz neden sökersin
Saplanıp yanlışa hepten çökersin
Yolunu bulamaz ansız kalırsın
 
 
 
 
 

Alirıza Aslan

 

Kıskançlık Büyür...

Sığmaz içime, içime
Yokluğunda sevdan büyür.
Girer bin türlü biçime,
Hasretin, hasretim büyür.

Sensizlik çaresiz sancı,
Sensizlik yolcusuz hancı,
Sensiz ben bana yabancı,
Issızlık yol alır büyür.

Mikrop kapmış yara gibi,
Her an baygın sara gibi,
Sade kastım sana gibi,
Büyüdükçe şüphem büyür.

Sokak çekip süzme dolu.
Birgün düşse sana yolu,
Erişmezse eli kolu,
Şükrü'de kıskançlık büyür.


(21 mart 2008)
 
 
 

Şükrü Aktaş



 

Benim Sevdiğim Sensin

Yine seyrana çıkmış
bayram ediyor yerler
Salınarak yürüyen ince bellere kurban
Elvan elvan kokuyor sineye düşen terler
Sabahın seherinde esen yellere kurban

Daha ilk gördüğümde içime düştü közler
Onu tarif etmeye naçar kalıyor sözler
O kaşlar,o kirpikler, hele o kara gözler
O pembe yanaklarda açan güllere kurban

Seninle aynı aşkın hamurunda yoğrulup
Çöllerde mecnun gibi susuzluktan kavrulup
Rüzgarların elinde büklüm büklüm savrulup
Omuzlara dökülen sırma tellere kurban

Ne zaman yüreğimi sarsa kara dumanlar
Dilimden düşmez olur benim ahlar amanlar
Kıskançlık krizine kapıldığım zamanlar
“Benim sevdiğim sensin” diyen dillere kurban
 

İbrahim Yavuz




 

Günaydın Demek İstedim

Bu sabah parlayan güllerle karşılaşın istedim...
Sevgilerimi doldurdum güllerin yapraklarına...
Kin, nefret, kıskançlık duygularını aşın istedim...
Dostluk,
arkadaşlık , kardeşlik ve...
Sevgi duygularıyla yaşayın istedim...

(09.02.2007)
 

Kadir Tozlu


 

Ayrılık Nikahımızı Kıydık

Canım derken yabancı olduk
Çizdiğimiz hayaller üzerinde
Kaydırak oynadık
Yaktığımız aşk ateşini kül ettik
Hıdrelleze dilek diye sakladık
Hayatı satranç sandık
Başkaları şah olurken biz mat olduk
Fidan olmayı beklerken
Umut tohumlarını çürüttük
Kıskançlık terazisinde doğruyu aradık
Güneşi bulamadık gölgelerle avunduk
Vefasızlığı gurur sayıp
Ayrılık nikahımızı kıydık
 
 

 

Nurten Tarım




 

Seven affeder biliyorsun(Aç bana kollarını)

Bir anlık bir öfke ile
Söylenmiş bir sözdü bu
Kırmak istemezdim seni
Üzüleceğini düşünemedim

Beni affet beni bağışla
Haydi allah aşkına
Kıskançlık krizim tuttu
O an döndüm şaşkına

Suç bende biliyorum
Senden af diliyorum
Sana karşı kendimi ben
Ne yapsamda affettirsem

Beni affet beni bağışla
Seven affeder biliyorsun
Aç bana kollarını
Daha ne bekliyorsun
 
 
 

Elvan Sarım



 

Terkedip Gittin

 

Methiyeler dizip övmüştün beni
Ne değişti bu gün terkedip gittin
Seviyorum derdin ezelden seni
Ne değişti bu gün terkedip gittin


Ne güzel günlerdi yaşadığımız
Eski pilaklarda çalar şarkımız
Hiddetin revamı söyle aşkımız
Ne değişti bu gün terkedip gittin


Bestesi güftesi çalarmı sazın
Aşkın silahıyla vursan da sözün
Önemi kalmadı kör olsun gözün
Ne değişti bu gün terkedip gittin


Bilyordum aşkın sahteydi yalan
Bin bir türlü hile geriye kalan
Burnun havada zehirli yılan
Ne değişti bu gün terkedip gittin



Kıskançlık mı yoksa nedir bu eza
Bir gün güldürmedin hep ettin cefa
Benden gidersen sürme sen sefa
Ne değişti bu gün terkedip gittin


İnsan okumakla olmuyor adam
Haddini bilecen yaşından utan
Seni görlenler de sanıyor adam
Ne değişti bu gün terkedip gittin
 
 
 
 
 

Saniye Uzun


 

A ğ a r s ı n

Beni dinlemezsin ayarın kaçık,
Kıskançlık yüzünden aramız açık,
Kendini toparla bunalımdan çık,
Yalana inanır elden ağarsın.

İnsanlar onurlu ağır olmalı,
Saygılı davranıp sevgi dolmalı,
Yaptığı hatadan çok ders almalı,
Fırtına çok gelir yelden ağarsın.

Zamanlı, zamansız arasalar da,
Bazen de işine yarasalar da,
Seni makaraya sararlarsa da,
Şakayı kaldırmaz yelden ağarsın.

Dedikodu seni, beni de üzer,
Nefsimiz kudurur şeytanlar gezer,
Ruhi bunalımdan her insan bezer,
Üstüne alınır dilden ağarsın.

Sevdamı katlayıp hediye sunsam,
Makyajımı yapsam parlasam,yunsam,
Zeki'yim diyerek gönlüne konsam,
Yine kuşkulanır gülden ağarsın.

11-5-2009
 
 
 

Zeki Çelik


 

Beyhude Yarış

Bir ödül olmayacak sonunda bu yarışın,
Sanma ki alkışlanacak hedefe varışın
Ağlayacak
ailen ve bir kaç arkadaşın
Takdir edilmeyecek, bitmek bilmez uğraşın

Göreceksin kimseyi geçmemiş olduğunu,
Tek başına, rakipsiz, beyhude koştuğunu
Hırs, kıskançlık, çabanın boşuna olduğunu
Bitişe yaklaşınca anlayacaksın bunu

Omuzlarda taşınman sevindirmesin seni;
Bu koşunun sonunda, ''omuzlarlar'' herkesi
Mermerden bir levhada yazar ''bitiş çizgisi''
Vardığın yer topraktır, yoktur daha ötesi...

Attila Şanbay

''
oyun ne kadar güzel olursa olsun, son
sahne finaldir'' -Pascal-

''oyun bitince şah da, piyon da aynı kutuya konur.''
 

Attila Şanbay


 

İhanet

İhanettir yıpratan
Sevgiyi hiçe saymak,kapıyı kapatıp gitmek
Kapanan kapının arkasından ağlamak
Yerlere atılmak,saçları yolmak
İhanetin bedelini ağır ödemek
Ne kadar ağır ödenir yaralar
İçinde yalnızlıklar,ürperişler
Sevgiyi paylaşamamak
İçinde büyültüp,küçültüp nefrete dönüştürmek

Kabullenmez hiç kimse sevgiyi
Paylaşamaz sevdiceğini
Gözlerini,ellerini,hissedişlerini
Kıskançlık öldürür,bitirir yavaş yavaş
Kene gibi kalbimizi emer
Öldürür mahveder geceleri
Paylaşmak zordur eşini
Geceleri kabul edemez insan
Yalnız kalır soğuk yatakta
Saracak dost arar yanına
Kavuşmak ister gerçekten sevene
Sıcacık gecede hayal kurar şöminenin önünde.
 
 
 

Gülçin Şahin

 

Adına sevda derler


Adına sevda derler
Ama içerisinde
Neler vardır neler
____Sanki bütün duygular
____Sevdanın içerisinde
____Birbirleriyle kıyasıya yarış eder
Bazen özveri, hoşgörü
Bazen bencillik, kıskançlık
Öne geçer
____Bazen şefkat, merhamet
____Bazen öfke, hiddet
____İleri gider
Bazen coşku, mutluluk
Bezen hüsran, huzursuzluk
Alt eder
____Bazen sevinç, saadet
____Bazen hüzün, dert
____Diğerini yener
Adına sevda derler
Ama içerisinde
Daha nice duygular besler
____Sevda bitmediği sürece
____Duyguların yarışı da bitmez
____Kıyasıya sürer gider




 
 
 

Necdet Yağan

 
dodurgabeyi.tr.gg
 
Facebook beğen
 
DODURGA BELDESİ
 
İlçe [değiştir]
Dodurga - Çorum ilinin ilçesi,

Diğer (kasba, köy, mahalleler) [değiştir]
Dodurga - Ankara ili Yenimahalle ilçesinin köyü/mahallesi (2008),
Dodurga - Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesinin köyü,
Dodurga (Hacıömerler) - Balıkesir ili Dursunbey ilçesinin köyü,
Dodurga - Bartın ili Ulus ilçesinin köyü
Yeni Dodurga - Bilecik ili Bozüyük ilçesinin köyü,
Dodurga - Bilecik ili Bozüyük ilçesinin Kasabası/Nahiye Merkezi
Dodurga - Bolu ilinin merkez köyü/mahallesi (2008),
Dodurga - Bolu ili Mudurnu ilçesinin köyü
Dodurga - Çankırı ili Çerkeş ilçesinin köyü
Dodurga - Çankırı ili Orta ilçesinin Kasabası,
Dodurgalar - Denizli ili Acıpayam ilçesinin Kasabası,
Dodurga - Muğla ili Fethiye ilçesinin köyü
Dodurga - Sinop ili Boyabat ilçesinin köyü Dodurga Barajı

Tödürge - Sivas ili Zara ilçesinin köyü, Tödürge Gölü

Dodurga - Tokat ilinin köyü
0507 8179799_ Ali Beylerbeyi
 
DODURGA TARİHİ:



Dodurganın Tarihi
Orta Asyadan gelen Türk kavimlerin Oğuz Boyunu teşkil eden oymakları arasında yine Büyük Türk Hakanı olan Oğuz Kağan’ın Nizam-ül Mülk yani dünya nizamının mülki idaresini ele geçirmek için altı oğlunu görevlendirdiği hüküm yer alır. Bunları iki kola ayırmıştır. Bunlar Üçoklar ve Bozoklardır, ayrıca bu iki kolun mensup olduğu ve aynı zamanda Oğuz Kağan’ın evlatları olarak varsayılan kişilerde ikiye ayrılır bunlar Denizhan, Dağhan ve Gökhan Üçoklar koluna, Yıldızhan, Ayhan ve Günhan ise Bozoklar koluna mensupturlar. Beldemiz kısaca Oğuzların Bozoklar kolunun Ayhan sancağına teşekkül eden Dodurga oymağına mensuptur. Tarihi Osmanlı ve Selçuklu yazıtlarında hatta Moğolların Anadoluyu istilasını kaleme alan Çin’in tarihi kaynaklarında da yer alan hatta Türk tarihçilerinde desteklediği bu teoridir. Beldemizin ismi Toturga, Totruga isimlerinin gelişmesiyle mükerrer olmuş sonuç itibariyle bugünkü halini almıştır. Dodurga kelimesinin menşei ise Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-ü Lügat-it Türk” isimli eserinde Dudriaga olduğu görülmektedir. Kaşgarlıya göre bugünkü Çankırı yöresinin bulunduğu coğrafyada Dodurga beldesine verilen isim Osmanlı Padişahı II.Murad’ın hüküm sürdüğü 1451,1452 yıllarında kadı vekilliği yapmakta olan ve ulema adledilen Dudri ağa yada Bedri ağa isimli kişinin adından gelmiş olabileceği bahsedilmektedir. Yine bununla ilgili olarak ünlü Florensalı seyyah Pegalotti “La Pratica Della Mercatura” isimli eserinde Anadolu beyliklerinde olan iştiraklerinde bir Dudri Ağa’dan bahsetmektedir. Fakat Pegalotti’nin bahsettiği kişinin meskun bulunduğu coğrafi konum Kaşgarlı’nınkiyle bağdaşmamaktadır. Pegalotti’nin iki teorisi bulunmaktadır bunlardan ilki Dudri ağa’nın bugünkü Çankırı bölgesinde 1400’lü yıllarda yaşamış bir bilgin olması, ikinci teorisi ise Dudriağa olarak bilinen bir bölgenin bugünkü Sivas il sınırları içinde yer alan bir yöre adı olduğudur. Fakat tüm bu teorilere rağmen tarihçi ve birçok araştırmacının Çankırı ilinin Dodurga beldesinin ismi teşekkülünü Oğuzlardan aldığını varsaymaktadır. Bu olgu daha kuvvetlidir, çünkü büyük tarihi kaynak olarak bilinen Oğuzların Oğuzname isimli resmi belgesine göre Oğuz boy ve kolların ismi Oymakların ismi Selçukluların Anadolu’ya yerleşmesinden sonra yurt edindikleri bölgeler her oymak kendi adını vermiştir. Dolayısıyla tarihi süreçte göçebe olarak hayatlarını idame ettiren bu oymaklar çadır hayatından yerleşik hayata geçtiklerinde dolayısıyla Dodurga imside burada meskun bulunan oymağın ismi olması sebebiyle yerleşik düzende bölgenin ismi haline gelmiştir. Bunun yanı sıra Dodurga ismini taşıyan bugün çeşitli illerde 24 belde bulunmaktadır. Ayrıca 1520 ve 1566 yılları arasında hüküm sürmüş olan Kanuni Sultan Süleyman devrinde Dodurga Beldemiz Ankara’da bulunan Haymana sancağına bağlıydı fakat o devirde belde değil oymak olarak adlandırılmaktaydı. Yine bunlara ek olarak Türkolog olan İsveçli A.Vamberyan Anadolu oymaklarıyla ilgili bir liste hazırlamış bu listeye göre Dodurga beldemizin ismi Dodoung olarak yer almış yine o dönemlerde konsolosluk görevini yürüten General Petruseviç’in arşivlerinde de beldemizin ismi Doudougah olarak yer almıştır. Petruseviç’e göre Ankara’da meskun bulunan Gökmene sancağının en büyük nüfusa sahip Doudougah oymağıydı. (Dodurga hem Ankara’ya bağlı hem Haymana hem Gökmene sancaklarında bulunmaktaydı.) Petruseviç’e göre bu oymak 1880 yıllarında 4000 vergi nüfusuna sahipti. Ancak 4000 kişiyle adledilen Dodurga oymağının sadece beldemizle sınırlı olmadığı Ankara çevresinde bağlı diğer oymaklarında mensup olduğu bir teşekkül olduğu sanılmaktadır.
Dodurganın Damgası
Oğuz soyuna mensup 24 Oğuz boyunun ayrı ayrı damgaları bulunmaktaydı. Bugün nasıl ki her devlet dairesinin bir resmi mührü var ise Oğuzlarda da her boyun bir resmi mührü vardır. Dodurga beldemizin de Oğuzun yirmi dört boyundan birini teşkil etmesi sebebiyle bir mührü bulunmaktadır. (Bu mühür yukarıda verilmiştir.) Dodurganın mührü bir çok tarihçi tarafından değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bugün tarihçilerce geçerli ve doğru kabul edilen aşağıda belirttiğimiz Kartal resmini andıran kafa ve kanat kısmının ima edildiği figürdür. Zaten Dodurga oymağının işaretide Kartal olarak adlandırılan kuş simgesidir.

Bu damgalar Selçuklu ve Osmanlı hanedanlıklarında resmi idarelerde kullanılır, kadı ve oymak beylerinin halkı yönlendirmeleri ve resmi yazıt tespitlerinde bu mühürler kullanıldığı söylenmektedir. Hatta bu mühürlerin benzerlerini Osmanlı padişahları ve devlet erkanına mensup kişilerde kullanmaktaydı.

Dodurganın İşareti
Dodurga oymağı aslında Türkî coğrafyanın bir çok yerine dağılmıştır. Bu oymaklar günümüz itibariyle siyasi, iktisadi ve kültürel anlamda birbirlerinden kopmuştur. Ancak tarihinde tarihinde değişmez bir parçası olan amblemini yani işaretini kaybetmemiştir. Buna en yakın örnek olarak bizde Dodurga oymanğının işareti olan Kartal figürünü Dodurganın Sesi isimli dergimizin amblemi olarak kullanmaktayız. Bunun yanı sıra Sivasın Dodurga mezrasındaki halk, Tokat’ın Turhal ilçesine bağlı Dodurga yaylasındaki köylüler, Amasya’nın Sarı Kurşun köyündeki Dodurga oymağına mensup birkaç aileden teşekkül olan halk, Tarsus bölgesinde yaşayan ve bugün Varsak Türkmenleri olarak adlandırılan Türkmen beylerinin mensup olduğu Dodurga oymağına dahil bütün beyliklerin hemen hemen hepsi Kartal figürünü kendi işaretleri kabul etmektedirler.
Değerli hemşehrilerimiz ; Dodurga beldemizle ilgili her şeyi güzümüzün yettiğince sizlere aktaracağız lakin bu çalışmalarda büyük çabalar sarf edilmektedir. Sizlerin desteğiyle birlikte bu güçlüklerin üstesinden geleceğimize inanmaktayız. Bu nedenle destek, öneri, özeleştirilerinizi bekliyoruz.

Dodurga Kelimesinin Anlamı
Dodurga kelimesini bugün kime sorsanız beldemizin adından ibaret olduğunu ifade edecektir. Fakat Dodurga kelimesi şayet Oğuz’un 24 boyunun Dodurga oymağının mensubiyetindeyse bir çoğumuzun bildiği gibi belde ismini oluşturmaktadır. Ancak Oğuznameye göre her oymağın bir adı ve bu adın bir anlamı ayrıca her oymağın bir işareti, damgası ve sayısı bulunmaktadır. Dodurga kelimesinin anlamıda bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı kayıtları, Selçuklu arşivleri ve Türk Tarihi araştırıldığında ortak sonuç olarak Oğuz kaynaklarının nitelendirdiği anlam ortaya çıkmaktadır. Bu anlam şudur ki Dodurga demek; Ülke alan, zapt eden, Yurt tutan anlamını taşımaktadır. Tarihi kaynaklar irdelendiğinde 1040 yılında başlayan Selçuklu hanedanlığının kurulma aşamasındaki yıllarda büyük bir payeye sahip olmuşlardır. Bunun yanı sıra yine Anadolu Selçuklularının hüküm sürdüğü 1077-1308 yılları arasında Dodurga oymağı bugünün tabiriyle süvari öncü birlik olmuştur. Bu nedenle Dodurga’nın anlamı Ülke alan, Yurt edinen olarak tarihteki yerini almıştır.


 

 
Bugün 35 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol